Türkiye'nin Azerbaycan Cumhuriyeti'nde Askeri Üs Kurma Tartışmaları
Türkiye'nin Azerbaycan Cumhuriyetinde askeri üs kurma yönündeki haberler bölgesel medya organlarının gündeminde bulunmaktadır. Kimi Azeri siyasetçiler Türkiye'nin Nahçıvan Özerk Cumhuriyetinde askeri üs kurması yönünde seferber olup çabalar gösterseler de Türkiye medyası Türkiye'nin bu girişiminin Rusya ve Türkiye ilişkilerinin zayıflamasına yol açacağını düşünüyor.
Bu hususta Daily Sabah gazetesi Türkiye'nin Azerbaycan Cumhuriyetinde askeri üs kurma ihtimali ile ilgili yayımladığı yazısında böyle bir girişimin Ankara ve Moskova'nın ilişkileri ile doğrudan ters yönde ilişkili olduğunu yazdı.
Aslında Türkiye medyası özellikle de iktidar yandaşı medya Türkiye'nin diğer ülkelerdeki askeri varlığına yukarıdan bir bakış atmış ve Türkiye'yi bölgesel ve küresel süpergüçler ile karşılaştırmak istemiştir. Bu tür kıyaslamalar ancak Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki başarısızlığı ile örtüşmemektedir. Kuşkusuz Türkiye askeri güçleri ve aileleri bu siyasetlerden rahatsızdırlar.
Şüphesiz, Rusya da Türkiye'nin Azerbaycan Cumhuriyeti'ndeki askeri varlığına karşıdır. Türkiye'nin Azerbaycan Cumhuriyetinde askeri üs kurma hususu ciddileşirse Rusya'nın bu girişime tepki göstermesi muhtemeldir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nde de kimi Türkçü medya organlarının propagandalarına rağmen bu girişime karşı görüşler de bildirilmektedir.
Bakü medyasında bu girişime karşı farklı görüşler bildirilmektedir. Hükümet yapısında ve Azerbaycan Cumhuriyeti ulusal meclisindeki kimi Türkçü temsilcilerin Türkiye'nin askeri varlığını desteklemesine karşı kimi siyasi uzmanlar da buna ciddi şekilde karşıdırlar. Bu çerçevede Azerbaycan Cumhuriyeti seçimleri denetleme ve demokrasiyi yayma merkezi başkanı siyasi uzman Anar Mehemmedli bu hususta verdiği röportajda her ülkenin kendi ortaklarına sahip olabildiğini, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin de Karabağ hususunda Ukrayna, Belarus ve hatta Türkiye gibi ortaklarına sahip olabileceğini ancak Türkiye'nin de vereceği desteğin sınırlı olması gerektiğini, zira Azerbaycan Cumhuriyeti çıkarlarını bile tehlikeye düşürebileceğini düşünüyor.
Bu tanınmış Azeri uzman ve yetkili ayrıca Türkiye'nin Karabağ münakaşası hususundaki muhtemel müdahalesi hakkında da şöyle diyor:" Türkiye'nin Azerbaycan Cumhuriyeti ve Ermenistan arasındaki münakaşaya dahil olma fikri temelsizdir. Çünkü öncelikle Türkiye'nin böyle bir niyeti yoktur. Ayrıca Türkiye'nin bu müdahalesi Azerbaycan Cumhuriyeti çıkarlarını temin etmeyecektir. Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ulusal çıkarları Türkiye dahil olmak üzere hiçbir ülkenin Azerbaycan Cumhuriyeti'nde askeri olarak bulunmamasına bağlıdır. "
1992-93 yılları arasında devam eden Azerbaycan Cumhuriyeti ile Ermenistan arasındaki savaş deneyimleri de Ankara makamlarının destek verme sloganlarına rağmen Ermenistan ile çatışmaya meyilli olmadığını gösteriyor. Buna rağmen Ankara makamları Türkiye ulusal çıkarları doğrultusunda bölgede askeri hareketlenmelerde bulunmayı çok istiyorlar.
Tüm bunlara rağmen Türkiye'nin Azerbaycan Cumhuriyeti ile ortak tatbikatının ardından bu ülkede kalıcı olarak kalması ve üs kurması hususu iyice gündemde olduğu söylenebilir. Türkiye makamları 1990'lı yıllardan bu yana Güney Kafkasya'da Türkiye'nin askeri olarak bulunmasına yönelik çalışmışlardır. Halbuki Türkiye'nin Suriye, Irak ve Libya'daki askeri varlığı şimdiye kadar Ankara makamlarının istediklerini verememiştir. Tam tersi bu ülkeyi farklı sorunlar ile de karşı karşıya bırakmıştır.
Tüm bu başarısızlıklara rağmen Türkiye'de yandaş medya bu ülkenin Suriye ve Irak hatta Libya'daki başarılarından söz ediyorlar. Ancak CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bile bu askeri girişimleri eleştirmiş ve açıkça Türkiye askerlerinin Suriye topraklarında bile işgal bataklığına saplandığını belirtmiştir.
Türkiye medyasının propagandalarına ve Azerbaycan Cumhuriyetindeki Türkçü akımların reklamlarına rağmen Türkiye'nin böyle bir üs kurma niyetinde olmadığı söylenebilir. Bu girişim kuşkusuz Rusya'nın ve bağımsız ülkelerin tepkisini çekecektir. Özellikle de Türkiye'nin NATO üyesi olması itibarı ile Rusya'yı daha da kışkırtacağı açıkça ortadadır.