Türkiyeli Üst Düzey Heyetin Libya Ziyareti
Türkiye hükümeti Libya'da geniş çaplı varlığını sürdürmek için önceden bildirilmeyen üst düzey siyasi ve ekonomik bir heyeti Libya'ya gönderdi. Türkiye dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Savunma bakanı Hulusi Akar, Türkiye içişleri bakanı Süleyman Soylu'dan oluşan bu heyet, Türkiye cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan talimatı ile bildirilmeyen bir ziyaret gerçekleştirdi.
Türkiye İstihbarat Teşkilatı, cumhurbaşkanlığı halkla ilişkiler bürosu başkanı ve Türkiye cumhurbaşkanlığı sözcüsü de bu heyete eşlik etti. Türkiye savunma bakanı Hulusi Akar Libya ziyaretinden önce, İtalya'nın Sicilya adasında İtalyan ve İngiliz mevkidaşları ile görüşmüştü.
Türkiyeli üst düzey heyetin Libya'ya beklenmedik ziyareti, daha önce Amerikalı makamların Ankara'da Türkiye cumhurbaşkanı ile görüşmesinin ardından geldi. Bu bağlamda Türkiye savunma bakanı Hulusi Akar Amerikalı mevkidaşı ile telefonda görüşüp bölgesel ve güvenlik meseleleri hususunda istişarelerde bulunmuştu. Hulusi Akar Amerikalı mevkidaşı ile görüşmesinin ardından, Amerika ile güvenlik ve bölgesel meselelerde ortak bir görüşe sahip oldukları Tweet'ini attı.
Buna rağmen daha önce Türkiye dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Ankara ve Washington ilişkilerinde temel ihtilafların olduğunu ve bu görüş farklılıkların çözümünün kolay olmayacağını belirtmişti.
Son onyıllarda Amerika ve Türkiye ilişkilerine bakıldığında, iki tarafından geniş çaplı ihtilaflar ve görüş farklılıkları yaşadığı söylenebilir. Görünen o ki Türkiye cumhurbaşkanı, Amerika ve Avrupa'yı baskı altında bırakmak amacı ile Türk üst düzey heyetini beklenmedik bir şekilde Libya'ya göndermiştir. Türkiye ile Amerika arasındaki geniş ihtilaflara rağmen görünen o ki Ankara makamları muhabirler ile konuşmalarında, Washington ile ihtilafların az olduğunu göstermeye çalışıyorlar. Aslında Türkiye ile Amerika arasındaki ihtilafların büyük bir bölümü Türkiye'nin Batı'dan bağımsız hareket etme politikasından kaynaklanmaktadır. Bu hususta şöyle bir değerlendirme yapmak da mümkün: Batılı devletler, Türkiye'nin Suriye, Irak, Libya ve Kıbrıs adasındaki varlığından ve müdahalelerinden rahatsızlar ve buna ciddi şekide karşılar. Aynı zamanda Batılı devletler, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki askeri varlığına da karşı olup Türkiye'nin tutumlarından vaz geçmesini istiyorlar. Buna karşı ise Ankara makamları kendilerini bağımsız göstermeye çalışarak, Batı devletlerinin talepleri karşısında direnmeye çalışıyorlar. Bu karşı çıkmalara ve Türkiye ile Amerika arasındaki ihtilaflara rağmen, Ankara hükümeti bağımsız hareket etmeye çalışmasına paralel olarak Batılılar ile özellikle de NATO çerçevesindeki işbirliklerini devam ettirmek istiyor.
Gerçekte Türkiye bir yandan başta NATO çerçevesinde Batı ile işbirliği yapmasına rağmen ihtilaflar da yaşamaktadır. Buna rağmen Türkiye'nin askeri uzmanları, NATO ile işbirliğini milli çıkarlara aykırı olduğunu düşünüyorlar. Bu bağlamda Mavi Vatan kavramını 2006'da ortaya atan ve geliştiren Amiral Cem Gürdeniz ile yazdığı kitaplar ve çizdiği haritalarla kavramın doktrine dönüşmesinde önemli rol oynayan Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı Ankara hükümetinden Akdeniz, Marmara, Ege ve Karadeniz'deki deniz havzalarına daha fazla önem verilmesini istemişti. Bu teorisyen ve tanınmış uzman, NATO zirvesinin düzenlenmesi döneminde Türkiye'nin NATO'daki konumunu net bir şekilde ortaya koydu ve Türkiye hükümetinin NATO'dan ve zirvesinden özel bir beklenti içerisinde olmaması gerektiğini belirtti.
Genel olarak, Türkiye ile Batılı devletler ve NATO askeri örgütü arasındaki engebeli süreçten yola çıkarak, Ankara makamlarının sırf Türkiye'nin Akdeniz'deki ve Afrika Kuzeyindeki çıkarlarını korumak üzere Libya krizine dahil olduğunu ve Faiz Serac hükümetini Halife Hafter karşısında savunmaya başladığını söylemek mümkün.