Efes Tatbikatı ve bölgesel sonuçları
Efes-2022 tatbikatı 28 Mayıs'tan 9 Haziran'a kadar Türkiye'nin İzmir bölgesinde Doğanbey Seferihisar bölgesinde düzenlendi.
Doğu Akdeniz bölgesinde Yunanlara ait medeniyetin önemli kalıntılarından Efes bölgesinde düzenlenen yıllık tatbikata 37 ülke, 11 bin askeri güç ve 43 askeri ve savunma sanayi şirketleri katıldı.
Ahmet Necdet Sezer cumhurbaşkanlığı döneminden itibaren düzenlenen bu tatbikat, 2016'da diğer ülkelerin de katılımı ile uluslararası boyutlar kazanmıştır. Türkiye son yıllarda, Anadolu'nun merkez ve doğu bölgelerinde düzenlenen tatbikatlara ilaveten, Akdeniz, Ege, Hazar, Kafkasya bölgesi ve Irak ve Suriye'nin Kuzey bölgelerinde de farklı tatbikatlar düzenlendi.
Savaş taktiklerinin eğitimi ve denenmesi, etkili koordinasyonun sağlanması ve savaş güçlerinin organizasyonu ve mevcut tehditlere karşı kullanılması, bu askeri tatbikatın amaçlarındandır. tatbikatın operasyonel bölgeleri, katılan güçler ve denenen silahlar, tatbikatın genişliğini gösteriyor. Bu yüzden, tehditleri değerlendirme hususundaki katılımcıların düşüncelerinin belli olmasına ilaveten bu tatbikat, sorun yaşanan bölgelerde hassasiyetleri arttırarak, askeri ve siyasi gerilimleri de körüklemiştir.
Doğu Akdeniz, Ege denizi ve de Kafkasya bölgelerindeki benzeri askeri tatbikatlar, siyasi ve askeri gerilimleri arttırmıştır.
Efes-2022 tatbikatında konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan'ı uyararak bu ülkeden Ege denizindeki adaları silahlandırma sürecini durdurmasını isterken Türkiye'nin uluslararası anlaşmalardaki adaların silahsızlandırılması hususundaki yetkilerinden vaz geçmeyeceğini, bu duruma göz yummayacağını belirtti.
Görünen o ki Erdoğan'ın öne sürdüğü uluslararası anlaşmalardan biri de 1947 Paris Barış Anlaşmasıdır. Bu anlaşmaya göre İtalya tarafından Yunanistan'a devredilen Rodos adasındaki her türlü askeri faaliyet yasaklanmıştır.
Edirne Trakya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Profesör Sibel Turan, Yunanistan'ın saldırgan yaklaşımının uluslararası hukuku ve karasuları ve kıta sahanlığı yasalarını ihlal ettiğini ve adalarını silahlandırmasının Türkiye'nin Ege Denizi üzerindeki egemenliği, ulusal çıkarları ve güvenliği için bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
Bu arada Yunanistan, 1936 Montrö Antlaşması'na atıfta bulunarak 1960'tan beri Ege adalarının çoğunu silahlandırıyor. Ayrıca Türkiye'nin 1947 Paris Anlaşmalarını imzalamadığını ve buna göre her hangi bir iddia hakkı olmadığını öne sürüyor. Bu bağlamda Yunanistan, Türk tatbikatlarının Ege Denizi'nde düzenlenmesini uluslararası hukukun açık ihlali olarak görmektedir. Bu ilişkilerde yaşanan gerilimler geçen ay Türkiye'nin, Yunanistan'ı protesto etmek için bu ülkede düzenlenen NATO tatbikatına katılmamasına yol açtı.
Türkiye'nin ortak tatbikatından kaynaklanan bölgesel gerilimlerin yanı sıra, yabancı birliklerin varlığı hükümetin iç muhalefetinden eleştiri almasına yol açmıştır.
Bu konuda ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki ABD askeri üssünün kapatılmasının muhalefet tarafından desteklendiğini söyledi. Kılıçdaroğlu ABD'nin Yunanistan'ı askeri üslerle doldurduğu ve şimdi de aynısını Türkiye'de yapmak istediğini belirtti.
Efes -2022 tatbikatı, Türkiye ekonomisinin mevcut durumunu eleştirenlerin de tepkisini çekti. Zira, Türkiye ekonomisi yıllık yüzde 73 civarında enflasyon oranıyla karşı karşıya ve geniş askeri tatbikatların maddi yükü de enflasyonu ağırlaştırıyor.
Cumhuriyet gazetesi, TSK'nın harcamalarının son iki yılda önemli ölçüde arttığını ve bütçe kanunundaki başlangıç bütçenin üç katından fazla arttığını belirtti.
Artan bölgesel gerilimler ve askeri tatbikatların Türkiye üzerindeki iç mali ve ekonomik sonuçlarının yanı sıra Rusya, Türkiye'nin Ege Denizi'ndeki askeri hareketlerine ve diğer ülkelerle işbirliğine giderek daha fazla duyarlı hale geliyor.
Özellikle Efes-2022 tatbikatına katılan Kazakistan, Azerbaycan Cumhuriyeti, Kırgızistan, Gürcistan ve Moğolistan gibi bazı ülkelerin NATO güçlerinin yanında bulunması ve Türk merkezli bu askeri örgütle askeri ilişkilerinin derinleşmesi, Rusya'nın kaygılarını yoğunlaştırıyor. Bu endişeler, Ukrayna krizi ve Türkiye'nin Ukrayna'ya lojistik yardımı ile birlikte Türk-Rus ilişkilerinin karmaşıklığını artırıyor.
Dolayısıyla, Türkiye'nin askeri tatbikatlarını arttırmasının yaşanan zor ekonomik koşullarda halk üzerinde daha fazla baskıya neden olacağı ve bölgesel gerilimlere ve iç siyasi ve ekonomik sorunlara yol açtığı söylenebilir./