Türkiye'nin Suriye politikalarındaki değişim
Türk hükûmet yetkililerinin Suriye ile ilişkilerin normalleşmesine ilişkin çelişkili açıklamalarının ardından Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ı bu ülkenin siyasi yapısından çıkarmaya çalışmıyor” iddiasında bulundu.
Bu doğrultuda Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye ve Suriye istihbarat teşkilatları arasında diyaloğun başladığını duyurarak, “Türkiye’nin, Suriye ile diyalog için herhangi bir ön koşulu yok ve Suriye hükûmeti ile diyalog hedefli olmalıdır” dedi.
Çavuşoğlı bu konuda daha fazla açıklama yapmadı. Ancak görünen o ki, Ankara üst düzey yetkilileri, çelişkili ve muğlak açıklamalar yaparak, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükûmetiyle yüksek bir konumdan görüşmeyi ve mümkünse Türkiye'nin Suriye'ye asker göndermesine yönelik mantıklı gerekçeleri olması için Şam hükûmetinden avantajlar almayı planlıyor. Aynı zamanda, Ankara hükûmet yetkilileri ile Şam hükûmeti arasındaki herhangi bir diyalog, Erdoğan hükûmetinin önceki pozisyonlarından geri çekileceği anlamına geliyor. Diğer yandan, Erdoğan hükûmetinin Suriye hükûmetiyle yüksek bir pozisyondan konuşacak durumda olmadığını da göz ardı etmemeliyiz.
Türk ordusu, sahip olduğu tüm güç ve imkânlarla iki komşu ülkesi olan Suriye ve Irak'a asker gönderdi. Ama amaçlarına ulaşamadılar. Önemli ve düşündürücü olan nokta, Türk makamlarının Suriye ile müzakereleri açıklarken aynı zamanda bu ülkenin topraklarında askerî operasyonlardan söz etmesidir. Aslında Suriye ile diyalog konusu, Türk ordusunun hâlâ Suriye hükûmetinin ve halkının malını yok etmeyi gündemine aldığı ve Beşar Esad hükûmetine daha fazla zayiat vermeye çalıştığı bir durumda gündeme geliyor. Bu nedenle, Türkiye ile Suriye arasındaki mevcut görüşmeler bağlamında iki genel görüş öne sürülebilir.
İlk görüş, Recep Tayyip Erdoğan hükûmetinin Suriye'nin meşru başkanı Beşar Esad hükûmetiyle müzakere etmek zorunda kaldığı yönünde.
İkincis de, Türkiye'nin ekonomik krizi ve iç sorunlarıyla ilgisiz değildir. Çünkü Türkiye bir yıldan az bir süre içinde cumhurbaşkanlığı seçimleri yapacak ve Erdoğan'ın yenilgisi durumunda bu ülkenin Suriye ve Irak'taki tüm politikaları normale dönecektir. Bu nedenle Türkiye cumhurbaşkanının önce siyasi iktidarı korumak ve muhalefet partilerini yenmek peşinde olduğu, ardından yeni bir dış politika hazırlıklarını düşünebileceği görülüyor.
Bu bağlamda Türk uzmanları bu alanda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Örneğin, uluslararası ilişkiler uzmanı ve Marmara üniversite akademisyeni ve önde gelen gazetecilerinden "Barış Doster"e göre “Erdoğan hükûmetinin Ankara-Şam ilişkilerini normalleştirme çabası çaresizlikten ve zorunluluktandır ve Cumhurbaşkanı yanlış politikalarının bedelini ödüyor”.
Doster şöyle devam ediyor:
"Erdoğan'ın ekibi Beşar Esad'ın gücünü ve popülaritesini anlamakta hata yaptı. Erdoğan Esad'ın Suriye'deki etkisini hafife almıştı ve her zaman onun halk desteğine sahip olmadığını varsayıyordu."
Barış Doster, Erdoğan hükûmetinin başta Suriye olmak üzere komşu ülkelere yönelik hatalarına da dikkat çekerek şunları söyledi:
"Türkiye bunu resmen yaşadı ve şimdi Türkiye'nin gelecek nesilleri yıllarca, Erdoğan hükûmetinin hatalarının ağır faturasını Suriye'ye ödemek zorunda."
Bu yüzden dış politikada Erdoğan hükûmetinin "neo-Osmanlıcılık" politikasını gündeme aldığından şüphe olmadığı, ancak buna rağmen büyük paralar harcayarak geliştirici isteklerini gerçekleştiremediği söylenebilir.
Bu nedenle Erdoğan hükûmeti, cumhurbaşkanlığı seçimine az bir süre kala halkına oluşturduğu sorunları çözmek zorundadır. Aksi takdirde, geçen yılki anketlerin sonuçları gerçekleşecektir. Ankara aynı zamanda, Türk ordusunu Irak'tan çekmek için bir bahane bulmalıdır. Çünkü bu ülkede varlığının devam etmesi de Bağdat ve halkının protestolarıyla karşı karşıya kalmakta ve Ankara hükûmetinin sorunlarını daha da arttırabilmektedir./