Türkiye cumhurbaşkanının son seçim yarışması ve karşılaştığı sorunlar
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yirmi yıl iktidardaki yönetiminin ardından şimdi de en büyük siyasi sınavlarından biri ile karşı karşıya kalmıştır.
Halkın kötü ekonomik koşullardan dolayı memnuniyetsizlik sesi sadece iktidarı değil muhalefeti de etkilemiştir. Muhalefet ise bu durumdan kendi lehine yararlanmaya ve tarihi bir dönemece imza atmaya çalışıyorlar.
Erdoğan bir son dönemde cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklarken "Son kez cumhurbaşkanlığına aday olacağını ve ülkenin bayrağını gençlere bırakmak niyetinde olduğunu" demişti. Ancak Erdoğan'ın bu yorumu, adaletin ve kalkınmanın geleceği veya siyasi konumu için stratejik bir yaklaşım değil; Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan'ın son katılımından başka seçeneği de zaten yok. 2023 seçimlerinin Erdoğan iktidarı için son durak sayılması anlamında olduğu söylenebilir. Bu seçimi kazansa da, iktidarı rakiplerine devretse de bu durum geçerlidir. Türk anayasasına göre, cumhurbaşkanlığı süresi beş yıldır ve cumhurbaşkanına art arda ikinci dönem için yeniden aday gösterilme olasılığı vardır. 70 yaşındaki Erdoğan bu dönemde kazanamasa bile, böyle bir yasa olmasa bile seçime aday olmak için yeni bir dönemi başlaması hem de bu ilerleyen yaşı ile nasıl Cumhurbaşkanlığı sarayının kapılarının ardında bekleyebilir? Bu yüzden, muhtemelen ondan siyaset öğrenmiş olan gençleri sahaya çıkarmaktan bahsetmek zorunda. Türkiye'de Haziran 2023'te yapılması gereken milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimleri, Erdoğan'ın isteğine göre daha erken bir zamanda, Mayıs ayında yapılacak.
Önem derecesi açısından bu seçim, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin müthiş zaferine yol açan 2002 seçimlerinden ya da yeni doğmuş olan Adnan Manderes Demokrat Partisi'nin büyük bir zafer kazandığı 1950 seçimlerinden önemi daha az olmayacak. Ya Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılında iktidar olma arzusunda Erdoğan'ı yüzüstü bırakan ya da tam tersine şiddetli bir rüzgarda muhalefet cephesinin mumunu söndüren iki yoldan bahsetmek gerekir. Bu seçimde Cumhur İttifakı, altılı masa olarak bilinen koalisyon ve Kürt akımına bağlı Halkların Demokratik Partisi olmak üzere üç ana akım var. "Cumhur İttifakı", parlamentonun mevcut yapısını ve Recep Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki zaferini korumaya çalışan iki ana partiden oluştu. Adalet ve Kalkınma partisi ile Milliyetçi Hareket partisi. Gözler cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlarına odaklanmış olsa da, bir sonraki Türk parlamentosunun yapısı ve durumu partilerin programlarının ilerlemesinde kilit rol oynuyor. Geçen yıl "Cumhur İttifakı"nın partilerin meclise girme yeter sayısını "yüzde yedi" sınırına indirme eylemi, Erdoğan'ın Milliyetçi Hareket Partisi için verdiği bir destek olarak görülüyor, ancak anketler Türk milliyetçilerinin oylarının İYİ Parti'nin lehinde olduğunu gösteriyor
Adalet ve kalkınma oylarının önceki dönemlere göre gerilemesini gözlemciler bile beklenenden uzak görmüyor. Çünkü kur krizi ve Türkiye'nin ekonomik sorunları seçimlere gölge düşürmüş durumda ve 2003'ten bu yana adalet ve kalkınmanın önündeki en büyük zorluklar git gide kötüleşmektedir. 2022'de Türkiye'de enflasyon oranı yaklaşık %86'ya yükseldi ve bunun ardından sandık yoklama ve oyları inceleme kurumları ve enstitüleri adalet ve kalkınmadan yana oyların yaklaşık %10'unun belirsiz durumda olduğunu açıkladı .
Erdoğan'ın kamuoyunu yanına alması ve muhalefet cephesini karşısında seçim stratejisini belirlemesi, kalan fırsatta ekonomik duruma ve ayrıca dış politikada yeni bir hamleye bağlıdır. Bu arada Türkiye'nin Fars Körfezi'ndeki Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirme süreci, Ankara'nın sermaye çekme ve mali kaynak elde etme planıyla ilişkilendirilebilir.
İsrail'e de dostluk eli uzatan Erdoğan, "siyasette kalıcı husumet yoktur" yorumuyla Suriye ile ilişkilerin normalleştirilmesi olasılığından da söz etti. Ama aynı zamanda Türkiye'nin, milliyetçi duygularla seçimleri etkilemek amacıyla Suriye'nin kuzeyini işgal etme ve bu ülke toprakları içinde 'güvenli bölge' oluşturma olasılığına yönelik tehditler söz konusu.
Buna rağmen mevcutta Erdoğan'ın durumu belirsizliğini koruyor. Muhalefet cephesi de Erdoğan'ın iktidar konsolidasyonu politikasına son vermek için bir araya gelmiş durumdalar. Başkanlık sistemini kaldırıp parlamenter sisteme dönmekte ısrar ediyorlar. Altı üyeli koalisyonun ciddi mücadelesi, Erdoğan'la uzlaşma imajına sahip güçlü bir aday çıkarmaktır.