Mayıs 28, 2023 16:15 Europe/Istanbul
  • Türkiye seçimlerinde kaygılı gönüllerin çarpması 

Türkiye halkı bugün ikinci turda cumhurbaşkanlarını seçmek için sandık başına gitti. 

Bu turda Recep Tayyip Erdoğan iktidar temsilcisi olarak ve Kemal Kılıçdaroğlu da muhaliflerin lideri olarak bu yarışmada olacaktır. 

Cumhurbaşkanlığı seçimi Türkiye tarihinde ilk kez ikinci tura kaldı. 13. dönem Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, bu ülkenin tüm şehirlerinde Türk toplumuna hakim olan siyasi atmosferin gerginlik, anlaşmazlık, heyecan ve galeyanlarla dolu olduğu söylenebilir. Bu nedenle Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bu turu , hiç şüphesiz bu ülkedeki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en hassas dönemidir. Seçimlerin bu dönemdeki hassasiyetinin en önemli nedenlerinden biri, sessizlik günü sayılan seçim propagandalarının durduğu  gün arifesinde (oylamadan bir gün önce) adayların son sözlerinin karşılıklı güvenlik suçlamaları etrafında dillendirilmesidir. Diğer bir deyişle, Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalan iki adayı alışılagelmiş ve geleneksel seçim sloganlarını daha az kullanmış, ekonomik, siyasi veya sosyal sloganları öncelik dışı bırakmıştır. Nitekim 13. Cumhurbaşkanlığı seçiminin adayları, seçimlerdeki zafer ve yenilgiyi aynı anda Türkiye'nin ulusal güvenliğinin hayati bir sorunu olarak görmüş ve beka sorununa bağlamıştır. Diğer bir deyişle, ikinci tur seçim rakipleri birbirlerini Türkiye'nin geleceği için tehdit olarak lanse etmeye devam etti.

Bu bağlamda Türk medyası, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin lideri ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak "Receb Tayyip Erdoğan"ın tartışmasız 21 yıldır iktidarda olduğuna dair haberler yayınladı. Ancak bunca yıldan sonra, ekonomik krizin aşılması ve yoksulluktan kurtulmanın çözümlerinden bahsetmek yerine, Türkiye halkına gece gündüz "Bunlar işbaşına gelmesin. Emin olun ülkeyi yabancılara satarlar vatan elden gider. Türkiye'nin milli güvenliği işi bu kardeşinize bırakmanızı  gerektiriyor, emperyalizmin desteklediği adaya güvenmemenizi gerektiriyor" diye hatırlatma yapıyorlar. 

 

Benzer bir durum muhalefet cephesinde de yaşanıyor. Atılım ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Millet Koalisyonu'ndaki ortaklarından Ali Babacan, "Emin olun ki Erdoğan yeniden seçilirse ülke ekonomisi çökecek ve millet bekası tehlikeye düşecektir. Türkiye tehlikede olacak ve yönetim hatalarıyla Türkiye'yi uçuruma sürükleyecek. Türkiye'nin ulusal güvenliği için ciddi bir tehdit söz konusu, Erdoğan bir daha cumhurbaşkanı olmamalı."  dedi.  

Aslında, Yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan bu yana her zaman Batı ile bütünleşmeye çalışan bir ülke olmasına rağmen, Erdoğan'ın yirmi yıl boyunca izlediği politikalar, Batı ile bütünleşmeyi uzaklaştırarak Batı'ya bağımlılıktan kurtulma başarısını  Türk halkına sağladı. Batı'ya meyilli bir Türkiye aslında biraz Doğu'ya eğimli bir ülke haline geldi.  Aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan sürekli olarak Batılı hükümetlerden yardım istese de onlarla dengeyi korumaya çalıştı. Ankara makamlarının on yıldan kısa bir süre içinde bu şekilde bağımsızlığını göstermesi, halkın dini ve milliyetçi sloganları doğrultusunda oldu.  Mevcut durumda, Türk seçmenler,  ekonomik krizi ve geçim sıkıntıları yüzünden kafaları karışık, düşmanın karşısına çıkacak daha önemli meseleleri ve önümüzdeki beş yıl içinde Türkiye'nin yıkımını gündeme getirecek durumları da düşünmek zorunda kalmıştır.

Etiketler