Batılıların Türkiye'yi Avrupalılaştırma konusundaki isteksizliği
https://parstoday.ir/tr/news/turkey-i251102-batılıların_türkiye'yi_avrupalılaştırma_konusundaki_isteksizliği
Türk hükümeti Avrupa Birliği'ne katılmak için yeni bir çalışma başlatırken, yeni anket sonuçları Avrupa vatandaşlarının Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılmasına karşı olduğunu gösteriyor.
(last modified 2023-12-15T17:57:36+00:00 )
Aralık 15, 2023 19:57 Europe/Istanbul
  • Batılıların Türkiye'yi Avrupalılaştırma konusundaki isteksizliği

Türk hükümeti Avrupa Birliği'ne katılmak için yeni bir çalışma başlatırken, yeni anket sonuçları Avrupa vatandaşlarının Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılmasına karşı olduğunu gösteriyor.

Yeni bir anketin sonuçları, Avrupa vatandaşlarının çoğunluğunun Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılımına karşı olduğunu gösteriyor.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin (ECFR) yeni bir araştırmasının sonuçları, AB üyesi ülke vatandaşlarının yalnızca küçük bir kısmının Türkiye'nin katılımından yana olduğunu gösteriyor.

Bu arada Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılmasına karşı çıkışlarını da dikkate almakta yarar var. Örneğin Polonya ve Romanya'da halkın yüzde 60-65'i Türkiye'nin bu birliğe katılmasına karşı çıkıyor.

Bu arada Bulgaristan, Polonya ve Romanya halkı da Türkiye'de Milli paranın değer kaybetmesi ve temel malların ucuzlaması üzerine her gün bu ülkeye giderek ihtiyaç duyduğu malları bu ülkeden alıyor.

Dikkat çeken ve düşündürücü olan nokta, bundan on yıl önce bu bölgedeki hükümetlerin ve milletlerin Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılması lehinde sunum yapmış olmalarıdır. Aynı zamanda Orta Avrupa ülkeleri Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılmasına karşı çıkarken, Avusturya, Almanya, Fransa ve Danimarka'nın önemli bir kesimi de Türkiye'nin Birliğe katılmasına karşı çıkıyor.

Ankara hükümeti 1964'ten bu yana Avrupalı ​​olma çabasında olmuş ve bu doğrultuda Türk toplumunun kanunlarında ve kültüründe değişikliklere yönelik adımlar atmıştır.

Türk siyasetçilerin yaklaşık 70 yıllık çabalarına rağmen Türkiye'yi yöneten siyasetçilerin istekleri yerine getirilemedi bu da Türkiye'nin Avrupa Birliği Gümrük Birliği gibi bazı Avrupa kurumlarına üye olmasını sağladı.

Bu, Avrupa hükümetlerinin Türk malının ucuz hizmetlerinden yararlanma eğiliminde olduğu anlamına geliyor.

Diğer yandan ise bu Müslüman ülkenin Avrupa Birliği'ne alınmasını yasaklıyorlar.

Batılı hükümetlerin bu politikası son yetmiş yılda o kadar öne çıktı ki, bazı Türk siyasi analistleri Avrupa Birliği'ni Hıristiyanlar için özel bir kulüp olarak değerlendirdi.

Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde araştırmacı ve çağdaş Türkiye programının başkanı ve bu enstitünün önde gelen analistlerinden Bayan "Dorothea Schmidt" on yıl önce şöyle demişti:

"Türk siyasetçileri ve analistleri 'ağırlıklı olarak Hıristiyan kulübü' tabirini kullanıyor. Aslında Avrupa Birliği Anayasası metninde dinden bahsedilmiyor. Ancak Avrupa Birliği kamuoyunda böyle bir konu gündeme geliyor. Bugün yapılan anketler Avrupa vatandaşlarının yalnızca yüzde 30'unun Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılmasından yana olduğunu gösteriyor.”

Öte yandan, Türk hükümet yetkililerinin, son yirmi yılda Avrupa hükümetleriyle yaşanan sözlü gerginliklerin ardından, son dönemde "bu ülkenin Avrupa ülkeleriyle yakınlaşması ve ilişkilerinin normalleşmesi için yeni bir yol açmak amacıyla" harekete geçtiği gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor.

Türk hükümetinin son hamlesi, bu ülke ile Yunanistan arasında arabaların rahatlıkla geçebilmesi için bir deniz köprüsü inşa etmeye çalışmasıdır.

Türk hükümeti ayrıca Avrupa Birliği'nin diğer güçlü ülkeleri olan Almanya, Fransa ve İtalya ile ilişkilerini genişletmeye çalışıyor. İngiltere eski Başbakanı "David Cameron"un daha önce "Türkiye 2000 yılına kadar Avrupa Birliği'ne giremeyecek" demesiyle Türk hükümetinin bu eylemleri bir kez daha gündeme geldi.

Avrupa Birliği'nin üç güçlü ülkesi Almanya, Fransa ve İtalya'nın yetkilileri, Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin dış politikasını ve Türkiye'nin insan hakları, göç, kadın ve azınlık hakları, AB'den çekilme gibi konulara yaklaşımını her zaman eleştirdi. İstanbul Sözleşmesi, mali şeffaflığın ihmali, özgürlüklerin olmayışı, kuvvetler ayrılığına bağlılığın ifadesi ve derecesi de eleştirildi.

Bu gerçekleri göz önünde bulunduran Türkiye, Avrupa Birliği üyeliğine ilişkin müzakerelerin yeniden başlatılması talebini açıklarken, Avrupa'nın önde gelen güçleri bu konunun peşine düşmek istemiyor