İmamoğlu'nun Tutuklanması, Erdoğan'ın Politik Kumarı
Türkiye Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bugün büyük bir kongre düzenleyerek gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinin adayını tanıtacak. Önceki açıklamalara göre, bu aday 53 yaşındaki İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'ndan başkası değildi.
İki hafta önce, partinin lideri Özgür Özel, Brüksel'deki AB yetkilileriyle yaptığı bir toplantıda, "Gelecekte Türkiye'nin cumhurbaşkanı olarak Ekrem İmamoğlu ile karşılaşacaksınız" dedi. Bu açık ifade, temelsiz değildi. Geçen yaz yapılan yerel seçimlerde, İmamoğlu, Erdoğan'ın partisi AKP'nin adayını kolayca yenerek sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin tüm büyük şehirlerinde ve hatta küçük şehirlerde CHP adaylarının zafer kazanmasını sağladı. Bu yenilgi, Erdoğan ve partisi için o kadar ağırdı ki, Erdoğan bir süre sonra halka "Mesajınızı aldık" dedi. Bu nedenle, 53 yaşındaki Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması, hem yerel hem de uluslararası gözlemciler tarafından Erdoğan'ın otoriter bir hamlesi olarak değerlendirildi.
Ancak, son birkaç gündür Türkiye'de yaşanan olaylara ve büyük şehirlerdeki protestocuların sokakları işgal etmesine bir göz atalım. İmamoğlu'nun tutuklanmasından bir gün önce, İstanbul Üniversitesi, onun diplomasının geçersiz olduğunu açıkladı, çünkü üniversite transfer sürecini yasal olarak tamamlamadığı iddia edildi. Ancak gözlemcilere göre, İmamoğlu, 35 yıl önceki yasalara uygun şekilde üniversite transferini gerçekleştirmişti. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmak için geçerli bir üniversite diplomasına sahip olmak zorunludur. Bu nedenle, bu taktik İmamoğlu'nu elemek için işe yaramadı. Çarşamba günü, İstanbul polisi, Ekrem İmamoğlu'nu yolsuzluk ve PKK gibi terör örgütlerine yardım etmek suçlamasıyla tutukladı. Savcılık henüz resmi bir iddianame yayınlamadı, ancak yasaya göre polis, en fazla 4 gün boyunca onu tutuklu tutabilir. Yani en geç Pazar gününe kadar (bugün) ve ardından mahkeme kararını vermek zorunda.
Gözlemciler, İmamoğlu'nun tutuklanmasını Erdoğan'ın rakibini ortadan kaldırma çabası olarak görüyor. Foreign Affairs, Cuma günü yayınladığı bir analizde, Erdoğan'ın hamlesini çok riskli olarak nitelendirdi ve şunları yazdı: "Erdoğan, yüksek riskli bir kumar oynuyor. Eğer başarılı olursa, kendi seçtiği bir rakip ile gelecek seçimlere girebilir ve iktidarını sonsuza kadar garanti altına alabilir. Ancak deneyimler gösteriyor ki, Türk halkı baskıya karşı her zaman kayıtsız kalmıyor. 2019 seçimlerinde, İmamoğlu'nu ortadan kaldırma girişimi ters tepti ve halk onu daha fazla oyla yeniden iktidara getirdi. Erdoğan, Putin gibi davranmak isteyebilir, ancak Türkiye, Rusya değil. Bir diktatör bile iktidarını korumak için sonuçlar sunmalıdır ve eğer Erdoğan iç krizleri, özellikle ekonomik krizi yönetemezse, politik kumarı başarısızlıkla sonuçlanabilir."
Şu anda, Türkiye Merkez Bankası, liranın daha fazla değer kaybetmesini önlemek için son üç günde piyasaya 23 milyar dolar enjekte etti. Bu sürecin devam etmesi, Türkiye'nin döviz rezervlerine büyük bir baskı uygulayabilir ve liranın değerini daha da düşürebilir (şu anda 1 dolar = 39 lira). Türkiye borsası, Cuma gününe kadar olan üç günde %17'den fazla düşüş yaşadı ve Cuma günü erken kapanmak zorunda kaldı. Genç protestocular hala sokaklarda. CHP lideri Özgür Özel, bugünkü konuşmasında, "Onu (Ekrem İmamoğlu) yalnız bırakmayacağız" dedi ve protestocuların sokaklarda kalmasını istedi. Ancak Erdoğan, "Bu sokaklar çıkmaza gidiyor" diyerek yanıt verdi. Türkiye, siyasi tarihinde bir dönüm noktasına girdi.