Dönüş yürüyüşü şehidi, yardım meleği
Filistinli gönüllü hemşire ve dönüş yürüyüşü şehidi, bugünlerde Siyonist işgalciliği, zorbalığı ve zulmü ile mücadele sembolü haline gelmiştir. Adı Rezzan Eşref en-Neccar idi, daha 21 yaşındaydı ve daha yeni anne olmanın tadına varmıştı, fakat halkına ve topluma duyduğu sorumluluktan dolayı, savaş forması olan beyaz önlüğünü giyerek, anneliğin güzel duygularına gözlerini yumdu ve dönüşünden kimsenin haberi olmayan bir yola adım attı.
Gazze şeridinin güneyinde Haza'e kentinde dünyaya gelen 21 yaşındaki gönüllü hemşire Rezzan işgal altındaki Filistin sınırına yakın bir bölgede yaşıyordu. Babası bir motosiklet yedek parça dükkanına sahipti, fakat Siyonistlerin 2014 yılındaki saldırısında tamamen yerle bir olmuştu. 8 kişilik ailenin en büyük evladıydı. Han Yunus'ta iki yıl eğitim gören Rezzan en-Neccar, gönüllü hemşire olarak çalışmasından daha 79 gün geçiyordu. Fakat büyük dönüş yürüyüşü 10. Hafta Cuma günü Gazze'nin güneyinde Han Yunus'ta, Siyonist rejim keskin nişancıları tarafından acımasızca hedef alınarak beyaz önlüğü bu kez kendi kanına bulandı. Daha önce de Siyonist rejimin göz yaşartıcı gazlarından zehirlenmişti, Fakat bunlar hiçbir zaman onun işgalci Siyonistlerle mücadelesini engelleyemedi ve her zaman Filistinli mültecilerin kendi evlerine geri dönmeleri gerektiğini vurguladı.
Yardım meleği büyük dönüş yürüyüşünün onlarca şehitlerinden biridir. Barışçıl büyük dönüş yürüyüşleri 30 mart tarihinden başlayarak halen devam etmektedir. Siyonist işgalci askerler de şimdiye kadar göstericilerden binlercesini yaralamış veya şehit etmiştir. Filistin halkının hedefi ise BMGK 194 sayılı bildirisi 11. Bendi uyarınca kendi vatanlarına geri dönme haklarına kavuşmaktı.
Rezzan yaralı vatandaşlarına yardım ulaştırırken öldürüldü. Facebook hesabından paylaştığı son postada şöyle yazmıştı:
"Geri çekilmeyeceğim. Dönmeyeceğim. Beni hedef alın. Korkmadım. Her gün kendi topraklarımda olacağım, huzurla ve ailemle birlikte. Hep birlikte devam edeceğiz."
Gazze sınırında, en doğal haklarını savunan vatandaşlarına yardıma giderken elinde silahı yoktu, sırtında beyaz önlüğü, kalbinde insan sevgisi; elleri büyük bir şefkatle şifa dağıtıyor, oradaki varlığı ise adaletsizliğin kol gezdiği o günlerde hem kendisi ve hem omuz omuza yan yana duran halkına bir merhemdi. Gazze şeridinde hayatını tehdit eden tüm tehlikelere rağmen kendisi ile yapılan bir röportajda şöyle dedi: Genç bir gönüllü Filistinli olarak, halkımın hayatını ve onların pak kanını kurtardığım için iftihar ediyorum.
Neccar, görevini sürdürmekte kararlı olduğunu vurgulayarak, "Formam temiz ve kıymetli insanların kanıyla boyandı. Ben bununla şeref duyuyorum." demişti
Rezzan ayrıca geçen ay New York Times’a verdiği demeçte de “Bizim bir tek hedefimiz var; insanların hayatını kurtarmak ve silah olmadan (da) biz her şeye kâdir olduğumuz mesajını tüm dünyaya duyurmak” şeklinde konuşmuştu.
/
Kariyer hedefi ile Siyonist rejim için çalışan 18 yaşındaki Amerikalı keskin nişancı Rebecca’nın silahından çıkan kurşun Rezzan’ın göğsüne isabet etti. Yardım ekiplerinin Rezzan’ı kurtarma çalışmaları, bir cep telefonundan çekilen görüntüler ile bir anda tüm sosyal paylaşım sitelerini doldurdu.
Bölgede kurulan Sahra Hastanesi Müdürü Doktor Salah er-Rantisi, “Hemşire Rezzan, çok ağır yaralı olarak hastaneye getirildi. Rezzan’ın nahif bedenine isabet eden kurşun, göğsünü delerek sırtından çıkmış.” dedi.
Meslektaşları, İsrail keskin nişancılarının Rezzan'ı yaralılara koşarken ellerini kaldırmasına rağmen hedef aldıklarını belirterek, gün boyunca 5 yaralı Filistinliye müdahale ettiğini ve sınır çitlerine yaklaşık 50 metre kala yaralanan bir başka Filistinliye müdahaleye gittiği sırada şehit edildiğini söyledi.
Bu korkunç cinayet dünya çapında büyük yankı buldu. Yardım meleğinin ölümü tüm İslam alemini derinden sarstı. Savaş meydanlarında dünyanın hiçbir yerinde sağlık çalışanları hedef alınmazken katil rejim İsrail adına çalışan gözünü kan bürümüş askerlerin hedefi olan hemşire Rezzan için bir çok sağlık kuruluşu sağlık görevlilerini tepkiye davet etti.
Bu bağlamda Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi yayınladığı bildiride şöyle yazdı:
Her yerde her koşulda ihtiyacı olana sağlık hizmeti sunan görevi başındaki sağlıkçıları hedef alarak öldürenlerin yok ettiği insanlıktır. Gazze sınırında İsrail askerlerinin yaraladığı göstericilerin yaralarını sararken hemşire Rezzan en-Neccar’ı hedef alarak öldürenler aslında tüm insanlığı hedef almışlardır. İsrail rejimi sağlıkçılara kadar uzanan bu şiddeti derhal durdurmalıdır. Sorumlular yargılanmalı, bu şiddet bir daha yaşanmamalıdır.
Uluslararası yasalar uyarınca savaş sırasında yardım ekipleri ve sağlık ekiplerinin dokunulmazlığı vardır; yine uluslararası yasalar uyarınca hastanelere saldırı, doktorlar ve hemşirelere silah doğrultmak yasaktır. Fakat kural tanımayan Siyonist rejim, bu kez de sadece insani değerleri değil, uluslararası kuralları da çiğneyerek, üzerindeki beyaz gömleğine, ellerinin havada olmasına rağmen savunmasız bir hemşireyi hedef alarak şehit etti. Bir gönüllü hemşireyi öldürmek hiç şüphesiz insanlığa karşı bir suç sayılırken, 1949 dörtlü Cenevre konvansiyonun açıkça ihlali ve silahlı çatışmalar sırasında sağlık ekiplerini destekleyen uluslararası yasaların çiğnenmesidir. Bu yasaların gözaradı edilmesi, Siyonist rejim tarafından uluslararsı insani yardım kuralları ve yasaların mükerrer olarak ihlal edilmesinden duyulan endişeleri yoğunlaştırırken uluslararası savaş suçlarının sıradanlaşması ve cezasız kalmasına neden oluyor.
Gazze’de sağlık bakanlığı sözcüsü yaptığı açıklamada Rezzan Neccar’ın diğer yardım ekip çalışanları ile birlikte Han Yunus’a doğru gittiklerini, hepsinin bir tehlike arzetmediklerini göstermek için ellerini kaldırdıklarını, fakat işgalci güçlerin tüm bunları hiçe sayarak ona ateş açıp şehit ettiğini, diğer yardım ekip çalışanlarını da yaraladıklarını söyledi.
Bu olay Siyonist işgalci rejimin cinayetlerinin bir başka kanıtı ve korsan rejimin Filistin halkını katliam etmek için organize terör siyaseti uyguladığını gösteriyor.
Fetih Hareketi sözcüsü Usame ell-Kavasemi yaptığı açıklamada “Rezzan en-Neccar şehadeti, katliam, yok etme ve zülme dayalı Siyonist rejimin terörizm ve faşizm düşüncesinin göstergesi olduğunu” belirtiyor.
Filistin’deki “Kudüs ve Kutsal Mekanlara Destek için İslam-Hristiyan Komisyonu” Genel Sekreteri Henna İsa, İsrail güçlerinin Gazze sınırında gönüllü hemşire Rezzan en-Neccar’ı şehit etmesinin “açık savaş suçu” olduğunu belirtti.
İsa yaptığı yazılı açıklamada, 1949 yılında imzalanan Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 147’nci maddesinin, sivillerin hayatı ve güvenliğine yönelik her türlü saldırıyı yasakladığını ve bu türden bir saldırının “büyük ihlal” olarak tanımlandığını hatırlattı.
Büyük ihlallerin ise “savaş suçu” olduğuna dikkati çeken İsa, Filistinli Rezzan en-Neccar’ın öldürülmesinin de açıkça buna karşılık geldiğini kaydetti.
Neccar’ın şehadetinin İsrail’in gerçek mermi kullandığı ilk olay olmadığını, işgal güçlerinin Büyük Dönüş Yürüyüşü’ne katılan gençleri daha önce de öldürdüğünü ifade eden İsa, Filistinli siviller arasında ölü ve yaralı sayısının artmasının arkasında İsrail’in “orantısız güç kullanması” olduğunu ifade etti.
Bu vahşi saldırı, bir yandan Siyonist rejimin kural tanımazlığını gözler önüne sererken, diğer yandan uluslararası kurum ve teşkilatların bu kuralların açıkça ihlal edildiğine gözlerini yumduğunu gösterirken, aynı zamanda insani ilkeler ve değerlerin riayet edilmesinde insani yardım kuruluşlar ve dünya toplumunun umutlarını boşa çıkarttığını gösteriyor.
Tabi bu arada BM özel barış koordinatörü Nikolay Meladinof çok içten bir tepkide “ İsrail doktorlar ve yardım ekiplerini hedef almaktan kaçınsın” gibi bir tavsiyede bulundu!
Ve Rezzan en-Neccar, Filistin ve ülküleri yolunda azimle duran, kendi halkının haklı talepleri için fedakarlık yaparak şehit olan binlerce kadından biridir. Filistinli kadınların mücadeleleri, siyonist rejimin kurulduğu günden beri devam etmektedir. Filistin intifadasından geçen hergün, Siyonistler tarafından tutuklanarak hapse atılan veya şehit olan kadınların sayısı sürekli artmaktadır.
Siyonist rejimin Filistinli kadınlara karşı oluşturduğu tüm sorunlara rağmen onlar tüm sosyal, siyasi, ekonomi ve askeri alanlarda Filistin intifadasında aktif bir şekilde çalışmalarını yürütüyorlar. Bu sebepten dolayı Filistinli erkeklerle omuz omuza topraklarının işgalden kurtulması ve mazlum halklarının haklarına kavuşması için savaşın en ön cephesinde canlarını feda ediyorlar. Onlar kendi ailelerini, yaşanan tüm krizler ve çıkmazlardan kurtarırken, evlatlarına aynı anda hem anne ve hem baba olmayı başardılar, üstelik Filistin'i kimlik krizinden kurtardılar.
Onlar yaptıkları fedakarlıklarla kendi milletleri ve Filistin'in geleceği için kimlik oluşturdular ve tüm dünya kamuoyuna, Filistinli kadınların intifada süresince tıpkı güçlü bir kale gibi Filistin halkının kimliğini yok etme çalışmaları karşısında dimdik ayakta durdular ve Filistin inkılabını ümitsizlik fırtınalarından koruyarak ona yeni bir can kazandırdılar; böylece Filistin halkı için Filistin toprakları İslami bir toprak olarak kalmaya devam etti.
İntifadanın yayılması Filistinli kadınların önceliğini değiştirdi. Öyle ki Filistinli kadın artık kadınların geleneksel ilgi alanlarına gözlerini yumarak daha değerli konulara yöneldi. Filistin intifadası, Filistin toplumunun temel taşı olan Filistinli ailelerde çeşitli yansımaları oldu. Bunların en önemlisi aile fertleri arasında dayanışma, birlik ve yakınlığın güçlenmesi ve dolayısı ile Filistinli çeşitli halk kesimleri arasında vahdettin pekişmesidir.
Diğer yandan Filistinli Kadınlar arasında İslami eğilimler yoğunlaştı ve onların birçoğu cihad yolunu benimsedi ve birçokları camide düzenlenen toplantılara aktif bir şekilde katıldı.
Kadınların intifadaya sosyal açıdan katılması kadınlar ve kızların genç ,yaşlı slogan atarak Filistinli gençlerin yardımına koşup işgal askerleri ile çatışmaya girmelerine sebep oldu. Kadınların sosyal katılımı, onları Filistin toplumunda daha sabırlı ve güçlü kıldı. Özellikle şehit aileleri, şehit anne ve eşleri yaşadıkları acıya dayanıp yüce Allah'a tevekkül ederek düşman siyonist İsrail'e karşı dayandılar.
Şimdi ise Filistinli genç yardım meleği Rezzan en-Neccar, şehadetiyle Filistinli savaşçılar arasında yeni bir hareket ve atılıma sebep olurken kadınların da başlattıkları mücadelede daha kararlı olmalarına neden oldu./