Batı Neden Çin’in Gücünü Görmezden Gelemiyor?
https://parstoday.ir/tr/news/world-i280586
Parstoday – Son 20 yılda, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki ilişkiler ekonomik iş birliğinden doğrudan düşmanlığa dönüşmüştür. Bu değişim, Çin’in dikkat çekici ekonomik büyümesi ve ülkedeki ücret artışlarının Batılı şirketlerin çıkarlarını tehdit etmesiyle ilgilidir.
(last modified 2025-08-04T15:05:15+00:00 )
Ağustos 04, 2025 18:05 Europe/Istanbul
  • Batı Neden Çin’in Gücünü Görmezden Gelemiyor?

Parstoday – Son 20 yılda, Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki ilişkiler ekonomik iş birliğinden doğrudan düşmanlığa dönüşmüştür. Bu değişim, Çin’in dikkat çekici ekonomik büyümesi ve ülkedeki ücret artışlarının Batılı şirketlerin çıkarlarını tehdit etmesiyle ilgilidir.

Al Jazeera  haber kanalı bir analizinde şöyle yazdı: Son 20 yılda, ABD’nin Çin’e karşı tutumu ekonomik iş birliğinden doğrudan düşmanlığa dönüşmüştür.
 Parstoday’in Tesnim Haber Ajansı’na dayandırdığı haberine göre, Amerikan medya organları ve siyasetçileri sürekli olarak Çin’e karşı söylemlerde bulunmakta; ABD hükümeti bu ülkeye karşı ticari kısıtlamalar ve yaptırımlar uygulamakta ve Çin sınırlarına yakın bölgelerde askeri gücünü artırmaya çalışmaktadır. Washington, diğer ülkeleri Çin’in küresel güvenlik için bir tehdit olduğuna ikna etmeye çalışmaktadır.
Çin’in artan ekonomik gücü gerçekte ABD’nin çıkarlarını tehlikeye atmaktadır, ancak bu tehdit, Amerikan siyasi elitlerinin gösterdiği kadar büyük değildir. Çin, 1980’li yıllardan itibaren kapılarını Batı’nın yatırım ve ticaretine açarak çok uluslu şirketler için ucuz ve nitelikli iş gücü kaynağı haline gelmiştir. Ancak ücretlerin artması ve işçi koşullarının iyileşmesiyle birlikte, Çin artık Batı için ucuz üretim merkezi olma işlevini yitirmiştir.
Al Jazeera  şöyle devam etti: Günümüzde Çin’de saatlik ücretler 8 doların üzerine çıkmıştır, oysa Hindistan’da bu rakam yalnızca yaklaşık 2 dolar civarındadır. Bu değişim, Batılı şirketlerin kârlarını sınırlamış ve onları üretimi daha ucuz iş gücüne sahip ülkelere kaydırma fikrine yöneltmiştir.
Bunun yanı sıra, Çin’in yenilenebilir enerji ve yapay zeka gibi çeşitli alanlardaki teknolojik ilerlemeleri Batı için daha fazla endişe yaratmaktadır. Çin şu anda dünyanın en büyük yüksek hızlı tren ağına ve kendi ticari uçak üretimine sahiptir. Bu gelişmeler, Çin’in sanayi ve teknoloji alanında bağımsızlığını açıkça ortaya koymaktadır.
Al Jazeera şöyle vurguluyor: Pekin, son 10 yılda stratejik sektörlerde teknoloji geliştirmeye öncelik veren sanayi politikaları uygulamış ve önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Çin, ileri tıbbi teknoloji, akıllı telefon üretimi, mikroçip üretimi ve nihayetinde yapay zeka alanlarında da büyük başarılar elde etmiştir. Bu tür başarılar genellikle yalnızca yüksek gelirli ülkelerden beklenir; bu da Çin’i hem ekonomik hem de teknolojik bir güç haline getirmiştir.
Al Jazeera’nin yazısında şu ifadeler yer aldı: Batılı ülkelerin Çin’in kendileri için askeri bir tehdit olduğu yönündeki iddiaları sadece propaganda niteliğindedir. Gerçekler tamamen farklıdır. Çin’in askeri harcamaları küresel ortalamanın altındadır ve ABD’nin askeri harcamalarının yalnızca onda biri kadardır. Çin’in büyük bir nüfusu vardır, ancak ABD’nin liderliğindeki askeri blok, Çin’in askeri harcamalarının 7 katından fazla harcama yapmaktadır. ABD, Çin’in her bir nükleer silahına karşılık sekiz nükleer silaha sahiptir.
Sonuç olarak, Batı’nın Çin’e karşı savaş yanlısı tutumu, Çin’in ekonomik bağımsızlık arayışı ve emperyalist düzenleri zayıflatma çabalarından kaynaklanmaktadır. Bu durum, Batı’nın hızla yükselen yeni bir ekonomik gücü kabul etmedeki yetersizliğini göstermektedir./