Eylül 17, 2018 07:20 Europe/Istanbul
  • Filistin
    Filistin

Filistin İslami direniş hareketi Hamas, Sabra ve Şatila katliamından sorumlu katillerin yargılanmasını istedi.

16 Eylül, Filistinlilerin Lübnan'da Sabra ve Şatila mülteci kamplarında 1982 yılında yaşanan akıllara durgunluk veren korkunç katliamın 36. Yıl dönümüdür.  
16 Eylül 1982 tarihinde Lübnan'ın başkenti Beyrut'u işgal eden ırkçı Siyonist rejim 20.yüzyılın en korkunç ve kanlı katliamlarından birini Sabra ve Şatila Filistin mülteci kamplarında gerçekleştirdi. 
Sabra ve Şatila kamplarındaki Filistinlilerin katliamı 16-17 ve 18 Eylül günlerinde 3 gün boyunca devam etti. Ariel Şaron'un elebaşlığında yaşanan bu cinayette en az 3 bin Filistinli acımasızca şehit edildi. O dönemde Ariel Şaron korsan rejimi genel kurmay başkanı Rafael İtan'ın işbirliği ile bu vahşi cinayeti işledi. Bu insanlık dışı toplu katliamda Şaron'a, günümüzde 14 mart akımın liderlerinden Samir Ca'ca (Samir Geagea) gibi isimlerin yer aldığı Lübnan Kataeb Partisi'nin (Falanjistler) askeri kolu da eşlik etti. 
Bu cinayette dikkat edilmesi gereken konu ise Siyonist rejimin diğer cinayetleri gibi yine Amerika'nın yeşil ışığı ile işlenmesidir. Bu bağlamda New York Times gazetesi 2012 yılında yayınladığı makalede facianın sır perdelerini aralayarak Amerika'nın da Sabra ve Şatila olayında ortak olduğunu belirtti. Habere göre 17 eylül 1982 tarihinde yani cinayetin işlenme sırasında Ariel Şaron, Amerika'nın Ortadoğu dönem temsilcisi Morris Draper ile görüşerek kendisi ile gereken koordinasyonları yapmıştı. 
Kamuoyun geniş çaplı itirazları nedeni ile cinayetin işlenmesi ardından batılı ülkelerin de aralarında olan çeşitli ülkelerin seçkin hukukçulardan oluşan bir komite kuruldu. Söz konusu komite Sabra ve Şatila faciası hakkında yaptığı araştırmanın ardından sunduğu raporda korsan rejimi bu insanlık dışı cinayetten sorumlu tanıyarak Sabra ve Şatila'nın insanlık dışı bir savaş suçu olduğunu, parmağı olan herkesin cezalandırılması gerektiğini belirtti.
Bu çerçevede BM de 16 Aralık 1982 tarihinde Sabra ve Şatila katliamını kınayarak bunun bir soykırım olduğunu belirtti ve bu bağlamda 98 evet, 19 hayır ve 23 çekimser oya karşı bir bildiri onayladı.
1983 yılında da Seán Mac Bride başkanlığındaki BM genel kurulu da Siyonist rejimin kampların denetimi ve kontrolünden sorumlu güç olarak bu şiddet olayından suçlu olduğunu ilan etti.
Fakat şimdiye kadar Sabra ve Şatila kamplarında işlenen cinayet nedeni ile Siyonist rejim ve Lübnanlı paralı askerlerin cezalandırılması için uluslararası kurumlar ve batılı hükümetler tarafından hiçbir girişim ve hareket yaşanmamıştır. 
Cinayetin üzerinden yıllar sonra Ariel Şaron Siyonist rejimi başbakanı olunca Sabra ve Şatila kurbanlarının aileleri, Ruanda'da yaşanan soykırımla ilgili ilk kez 1993 yılında çıkarılan yasaya dayanarak şikayette bulundular. 
12 Şubat 2003 tarihinde de Belçika yüksek mahkemesi o dönemde Siyonist rejimin başbakanı olan Ariel Şaroun hakkında kovuşturma kararı verdi. Siyonist rejim ise bu kararın siyasi olduğunu söyledi.
Sonuçta 24 aralık 2003 tarihinde bu olayların başından itibaren Belçika yasalarında yapılan değişiklikler nedeni ile savaş suçu nedeni ile Ariel Şaron hakkında verdiği kovuşturma kararını iptal etti. Görünüşe göre Belçika mahkemesinin bu kararı, olayla ilgili Belçikalı şikayetçinin olmaması idi.
Böylece dünya kamuoyu, Sabra ve Şatila soykırımı suçundan hiçbir Siyonist yetkiliyi şimdiye kadar mahkemede sanık sandalyesinde görmedi. Tabi ki bu konu, Siyonistlerin cinayetlerinin incelenmesine vurgu yapan Filistinliler ve dünya kamuoyun tepkisine sebep oldu. /

Etiketler