Mart 12, 2022 07:13 Europe/Istanbul
  • Irak’ta yeni hükümetin kurulması yolundaki engeller

Irak’ta parlamento seçimlerinin üzerinden beş ay geçtiği halde yeni hükümet henüz kurulamadı. Irak’ta parlamentonun erken seçimleri geçen 10 Ekim’de düzenlendi.

Seçim sonuçları diğer ittifaklarla arasında büyük ölçüde açan Sadr hareketinden başka diğer siyasi gruplar az bir farkla yeni parlamentoda yer aldığını ortaya koydu. Bu seçimlerde Sadr hareketi 73 milletvekili çıkardı ve şimdi parlamentonun en büyük fraksiyonu olarak yeni hükümeti kurmakta baş rolü ifa edebileceğini iddia ediyor.

Ekim 2021 seçimleri Irak’ta seçim yasaları değiştiği bir sırada düzenlendi. Yeni seçim kanununa göre bu kez Iraklı adaylar listeler ve ittifaklar şeklinde rekabet etmedi ve tamamen bireysel olarak rekabet etti. Buna göre en yüksek oyu kazanan adaylar parlamentoya girme hakkını kazanıyordu.

Bu arada Irak seçimlerinde halkın katılımı en düşük düzeyde oldu. Gözlemcilere göre seçim yasası, halkın düşük düzeyde katılımı ve Irak’ın siyasi nizamına yönelik güven duygularının gerilemesi, Fetih grubu ve daha genel anlamda direniş gruplarının parlamento seçimlerinde başarısız olmalarının belli başlı nedenleriydi.

Irak’ta direniş gruplarının parlamento seçimlerinde başarısızlığının sebeplerine seçim kampanyalarında yanlış taktikleri kullanmalarını da eklemek gerekir. örneğin bazı seçim bölgelerinde Fetih hareketinin adayları  Sadr hareketinin adaylarının yanı sıra kendi aralarında da rekabet etti. Yine 2018 yılında  tek bir liste şeklinde seçimlere katılan Fetih ittifakı Ekim seçimlerine 14 siyasi gruba bölünerek katıldı. Buna göre seçmenlerin oyları Fetih ittifakının adayları arasında bölündü, oysa Sadr hareketine bağlı adalar birçok seçim bölgesinden parlamentoya girmeyi başardı.

Irak’ta rekabet ise seçimlerin son bulması ile bitmedi, bilakis daha da şiddetlendi. Bu rekabet ise siyasi grupların arasında yeni iktidarda pay kazanmak için yürütülüyor. Irak’ta iktidar yapısı, siyasi partilerin kaçınılmaz olarak kurdukları ittifakların çerçevesinde parlamento Başkanı, Cumhurbaşkanı ve Başbakanı belirlemeleri temeline dayanıyor.

Öte yandan seçimlerin ardından sokaklarda seçim sonuçlarına yönelik protesto eylemleri ve seçim sonuçlarına itiraz etmek üzere federal yüksek mahkemeye başvurulması, Irak’ta seçim sonrası rekabetin seçimlerde yürütülen rekabetlerden daha şiddetli geçeceğini ortaya koydu.

Irak federal yüksek mahkemesinin seçim sonuçlarını onaylamasının ardından şimdiye kadar bir tek parlamentonun yeni Başkanı belirlendi. Önceki parlamentonun Başkanı olan Muhammed Halbusi bir kez daha bu mevki için milletvekillerinden güvenoyu aldı.

Irak’ta yeni parlamentonun Başkanı bu kurumda yaşanan ihtilaflara rağmen seçildi, nitekim bazı siyasi grupların muhalefeti sonuç vermedi ve Sadr hareketi, Barzani ve Halbusi’nin başını çektiği siyasi grupların ittifakı Halbusi’nin yeni parlamento Başkanı seçilmesini başardı.

Buna karşın Iraklı Kürt adayların arasından seçilmesi gereken yeni cumhurbaşkanının seçilmesi daha ciddi sorunlarla karşılaştı. Bu bağlamda iki sebepten söz etmek mümkün. Birincisi, Hoşyar Zibari’nin IKDP tarafından cumhurbaşkanlığı koltuğuna aday gösterilmesiydi. Zibari’nin şimdiki Cumhurbaşkanı ve IKYB adayı Berham Salih ile rekabet etmesi gerekiyordu. Ancak Zibari mali fesatla suçlanmıştı ve bu yüzden hatta IKDP ile ittifak kurarak meclis başkanını seçen Sadr hareketi Zibari’nin adaylığına itiraz etti. Sonunda Irak federal yüksek mahkemesi Hoşyar Zibari’nin cumhurbaşkanlığına aday olamayacağı yönünde karar verdi.

Irak’ta yeni cumhurbaşkanının seçilememesinin bir başka sebebi bu ülkenin anayasasına göre Cumhurbaşkanı milletvekillerinin üçte ikisinin güvenoyu ile seçilmesi gerektiğidir. Irak parlamentosunun 329 milletvekili bulunuyor ve buna göre en az 218 milletvekili yeni cumhurbaşkanına güvenoyu vermesi gerekiyor, ki bu da çok zor görünüyor.

Şimdi ise IKDP ve IKYB arasında yeni cumhurbaşkanının seçimi üzerine ciddi anlaşmazlık yaşanıyor. Bu süreçte Berham Salih, IKDP’nin yeni adayı Zübeyr Ahmet’le rekabet ediyor ve Zübeyr Ahmet’in bu mevkiye seçilme ihtimali daha yüksek gibi görünüyor. Zira yeni Cumhurbaşkanı milletvekillerinin üçte ikisinin güvenoyu ile seçilemediği takdirde bir sonraki merhalede nisbi çoğunluğun oyları ile seçiliyor. Bir başka ifade ile parlamentoda yapılan oylamada daha fazla oy kazanan aday doğrudan Irak Cumhurbaşkanı oluyor.

Öte yandan Irak’ın yeni başbakanının belirlenmesi için büyük çoğunluğun oluşması da ciddi sorunla karşı karşıya bulunuyor. Parlamento seçimlerinde 73 milletvekili çıkaran Sadr hareketi bu sürecin önemli ayağı sayılıyor, fakat Iraklı diğer Şii gruplarla ciddi ihtilafları bulunuyor.

Irak’ta Başbakan bu ülkenin Şii Müslümanları arasında seçilmesi gerekiyor. Ancak Sadr hareketi Şii gruplarla ittifak kurmak yerine şimdiye kadar Kürt ve Sünni gruplarla ittifak kurmayı tercih ettiği anlaşılıyor. Sadr hareketi yeni Başbakanı seçmek için milli büyük çoğunluğu kurmaya çalıştığını belirtiyor. Bu süreçte esas anlaşmazlık Sadr hareketinin lideri Muktada Sadr ve Kanun Devleti ittifakının lideri Nuri Maliki arasında yaşanıyor.

Aslında Irak’ta Şii grupların ayrışması, yeni başbakanın seçilme sürecinin çıkmaza girmesinin en önemli sebebidir. Bu durum Irak’ta yeni iktidarın kurulmasının gecikmesi ve seçim sonrası rekabetlerin şiddetlenmesine da yol açmış bulunuyor.

Öte yandan Hoşyar Zibari meselesi de Sadr, Barzani ve Halbusi ittifakının kırılgan olduğunu ve hatta yeni kabine kurulsa bile kırılgan ve yeterli iktidardan yararlanamayacağını gösterdi.

Bu süreçte önemli olan nokta, Irak’ta şartların S. Arabistan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri BAE gibi ülkelere Irak’ın içişlerine müdahale fırsatı sağlamasıdır. Bu ülkeler Irak’ta Şii grupların vahdetine ve birlikte hareket etmelerine mani olmaya çalışıyor ve çıkarlarını Sadr, Barzani ve Halbusi’nin kuracağı kabinede görüyor. Buna göre bu ülkelerin de müdahaleleri Irak’ta siyasi grupların yeni kabineyi kurmalarını geciktiren bir başka etken olduğu anlaşılıyor.

Ve son olarak, Irak gelişmeleri, hatta yeni kabine kısa sürede kurulduğu takdirde bile bu ülkenin önümüzdeki aylarda ayrışmalara ve siyasi ihtilaflara şahit olacağını gösteriyor. oysa Irak’ta başta iktisadi sorunlar olmak üzere mevcut sorunların hafifletilmesi her şeyden önce siyasi grupların vahdetine ve görüş birliğine varmalarına bağlıdır.

Irak’ta siyasi ihtilaflar başka ülkelerin siyasi ihtilaflara benzemiyor. Bu ülkede ihtilaflar rekabet şeklinde ortaya çıkmıyor ve daha çok milli çıkarların gözardı edilmesi ve siyasi grupların kendi çıkarlarını milli çıkarların üstünde tutmasından kaynaklanıyor.

 

 

 

Etiketler