İşgal rejimi İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını yeniden başlatması
Siyonist rejim, 7 günlük ateşkesin sona ermesiyle birlikte, beklenen bir hamleyle Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına yeniden başladı.
Siyonist rejimin şiddetinin yoğunlaşmasına tepki olarak Hamas mücahitleri 7 Ekim tarihinde Aksa Tufanı operasyonunu gerçekleştirerek Siyonist rejime en ağır askeri ve istihbarat yenilgisini yaşattı.
Bu beklenmedik operasyona son derece öfkelenen Siyonist Apartheid rejim, Gazze halkına yaklaşık 50 gün boyunca yoğun ve acımasız savaş yürüttü öyle ki bu dönemde işlediği suçlar, soykırım ve etnik temizliğin örneği sayılıyor. Bu dönemde yüzde 70'i çocuk ve kadın olmak üzere 15 binden fazla sivil Filistinli şehit oldu.
Yaklaşık 50 gün sonra Siyonist rejim ve Hamas, Katar'ın arabuluculuğuyla geçen Cuma gününden itibaren başlayan ve sırasıyla 2 ve bir gün uzatılan dört günlük ateşkes konusunda anlaşmaya vardı.
Bu anlaşmanın ana konusunu esirlerin değişimi ve Gazze'ye insani yardım gönderilmesi oluşturuyordu. 7 gün sonra ateşkesin sona ermesiyle birlikte işgal rejimi Gazze Şeridi'ne yeniden saldırılara başladı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi "Hamas hareketinin, Siyonist esir kadınların serbest bırakılması planına dayalı görevlerini yerine getirmediği ve işgal altındaki topraklara roket attığı gibi iddiada bulundu.
Bu iddia, Hamas'ın anlaşmaya göre Siyonist esir kadınları serbest bırakmasının yanı sıra, serbest bırakılan esirlerin bile Hamas mücahitlerini esaretleri sırasında gördükleri muameleden dolayı övdüğü bir ortamda ortaya atıldı.
Gazze'ye karşı savaşın yeniden başlamasıyla ilgili üç önemli nokta var:
İlk nokta şu; savaşın yeniden başlaması, Amerikan Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in işgal altındaki topraklarda bulunmasıyla aynı zamanda gerçekleşti. Bu nedenle savaşın yeniden başlaması için Siyonistler ABD'nin onayını aldıkları anlaşılıyor.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, son iki aydaki üçüncü ziyareti olan işgal altındaki topraklara yaptığı son ziyarette şunu vurguladı: "İsrail'in, Hamas'ın 7 Ekim katliamının tekrarlanmaması için her şeyi yapma hakkı vardır.”
İkinci nokta şu ki Siyonist işgal rejim, iç kamuoyunun baskısı altında Hamas'la anlaşmaya varmak zorunda kaldı. İşgal altındaki bölgelerde Netanyahu'nun kabinesine karşı yeniden gösteriler yaşandı ve Siyonist esirlerin aileleri de protestoculara katıldı, hatta uzak mesafelerden Kudüs'e ve Netanyahu'nun evinin önüne bile gelerek Hamas tarafından esir alınan yakınlarının serbest bırakılmasını istediler.
Netanyahu, iç baskıları azaltmak ve Gazze'yi bombalamaya rağmen esirleri serbest bırakılmama hüsranını telafi etmek için Hamas'la anlaşmaya vardı.
İsrail Ordusu Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi perşembe günü yaptığı açıklamada, "Bu rejim, kısa vadede sona ermeyeceğini söylediği Gazze'deki savaşı yeniden başlatmaya hazır." dedi.
Üst düzey İsrailli askeri yetkili şunları da ekledi: "Ordu, ateşkesi savaşın yeniden başlamasına yönelik hazırlıklarını genişletmek için kullanmayı planlıyor ve Hamas’ın yanında olan esirleri geri almak için her fırsatı kullanacak."
Üçüncüsü şu ki, Netanyahu'nun kabinesi ırkçı ve aşırıcı görüşlere sahip insanlarla dolu. Tabi ki bu insanların varlığı dikkate alındığında Gazze'ye karşı savaşın yeniden başlaması çok uzak değildi.
Bu bağlamda Siyonist rejimin İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Gazze Şeridi'nin ve Hamas'ın tamamen yok edilmesini, bu bölgenin tamamen işgal edilmesini ve her türlü anlaşma ve tavizden kaçınılmasını talep etti./
