Avrupa Sömürgeciliği | Güney Asya’daki Çatışmaların Kökü İngiltere’nin Geçmiş Politikalarında mı?
https://parstoday.ir/tr/news/west_asia-i286688-avrupa_sömürgeciliği_güney_asya’daki_Çatışmaların_kökü_İngiltere’nin_geçmiş_politikalarında_mı
Parstoday – Pakistan Savunma Bakanı, ordunun Hindistan’la kapsamlı bir savaş tehdidi nedeniyle tam hazırlık durumunda olduğunu açıkladı.
(last modified 2025-11-21T16:09:30+00:00 )
Kasım 21, 2025 17:34 Europe/Istanbul
  • Avrupa Sömürgeciliği | Güney Asya’daki Çatışmaların Kökü İngiltere’nin Geçmiş Politikalarında mı?

Parstoday – Pakistan Savunma Bakanı, ordunun Hindistan’la kapsamlı bir savaş tehdidi nedeniyle tam hazırlık durumunda olduğunu açıkladı.

Pakistan, Afganistan topraklarından gerçekleştirilen saldırılarda Hindistan’ın rolü olduğunu iddia ediyor. İslamabad, Hindistan’ın Pakistan ve Afganistan’la olan anlaşmazlıkları çözme niyetinde olmadığını, hatta Pakistan’ın aynı anda iki cephede savaşla karşı karşıya kalabileceğini vurguluyor. Pars Today’in haberine göre Pakistan Savunma Bakanı Khvaja Muhammed Asıf, ülkesinin ordusunun Hindistan’la olası bir topyekûn savaş tehdidi nedeniyle en üst düzeyde savaş hazırlığını koruduğunu söyledi.

Kısa bir tarihsel bakış, Hindistan–Pakistan anlaşmazlığının Güney Asya’nın en karmaşık ve en uzun süreli çatışmalarından biri olduğunu, köklerinin ise İngiliz sömürge dönemine uzandığını gösteriyor.

Hindistan ve Pakistan Arasındaki Ateşi Alevlendiren İngiltere

15 Ekim 1947 tarihi, Güney Asya coğrafyasını kökten değiştiren bir tarihtir. İngiliz Hindistanı’nın iki bağımsız devlete bölünmesiyle, sözde “sömürgeden kurtuluş” bir ameliyat gibi gerçekleştirildi; ancak açılan yaralar hiçbir zaman iyileşmedi. Hindistan ve Pakistan’ın doğuşu, sömürgeciliğin sonu değil; benzeri görülmemiş insani ve jeopolitik trajedilerin başlangıcı oldu.

Aynı medeniyetten gelen iki halk, Keşmir, Sınd ve Çenab nehirlerinin suları, terörizm suçlamaları ve belirsiz sınırlar nedeniyle 1947, 1965, 1971 ve 1999 yıllarında dört büyük savaş ve onlarca kanlı çatışma yaşadı.

Bağımsızlık döneminde 14 ila 15 milyon insanın yerinden edilmesi ve bir milyon kişinin ölmesi, şiddetin bitmeyen döngüsünün sadece başlangıcıydı. Yeni Delhi ile İslamabad arasındaki güvensizlik, günümüze kadar uzanan yapısal bir nefrete dönüştü. Her terör saldırısı –ister bombalı saldırı ister trenlere yapılan saldırılar olsun– karşılıklı suçlamaları tetikliyor.

Alt Kıtanın Bölünmesi: İngiliz Sömürgesinin Acı Mirası

İngiltere, 18. yüzyılın ortalarından itibaren Doğu Hindistan Şirketi aracılığıyla bölgeyi kontrol altına aldı. Bu bölge bugün Hindistan, Pakistan, Bangladeş ve Sri Lanka’yı kapsayan geniş bir coğrafyaydı ve doğal kaynakları, iş gücü ve stratejik konumu nedeniyle İngiltere için büyük önem taşıyordu.

Ancak II. Dünya Savaşı’nın ardından İngiltere ekonomik olarak zayıflamış, ordusu yıpranmış ve iç–dış baskılar nedeniyle sömürge yönetimini sürdürmesi zorlaşmıştı. Aynı dönemde Mahatma Gandi ve Muhammed Ali Cinnah gibi liderlerin öncülüğünde bağımsızlık hareketleri güç kazandı.

1945’te Başbakan Clement Attlee, Hindistan’daki sömürge yönetimine son verme kararı aldı. Bu süreci yönetmesi için Şubat 1947’de Lord Louis Mountbatten, Hindistan’ın son genel valisi olarak atandı. Görevi bağımsızlığı Haziran 1948’e kadar tamamlamaktı, ancak Kongre Partisi ile Müslüman Birliği arasındaki çözülemeyen derin anlaşmazlıklar nedeniyle bölünmenin tek çözüm olduğuna karar verdi.

Böylece Hindistan (Hindu çoğunluklu) ve Pakistan (Müslüman çoğunluklu) olmak üzere iki bağımsız devlet kurulması planlandı. Pakistan, Batı Pakistan (bugünkü Pakistan) ve Doğu Pakistan’dan (bugünkü Bangladeş) oluşuyordu. Plan Haziran 1947’de kabul edildi ve bağımsızlık 15 Ağustos 1947 olarak belirlendi.

Radyklif Hattı: Birkaç Haftada Çizilen Bir Sınırın Kanlı Sonuçları

Bölünmenin en kritik kısmı yeni sınırların çizilmesiydi. İngiltere bu iş için İngiliz avukat Sir Cyril Radcliffe’i seçti. Radcliffe sadece birkaç haftada Hindistan ve Pakistan arasındaki sınırları belirledi. Çizdiği sınırlar, daha sonra “Radcliffe Hattı” olarak bilinecekti.

Ancak bu sınırlandırma büyük sorunlar doğurdu:

Pencap’ta, Hindu, Sih ve Müslüman nüfusun karışık yaşadığı Lahor’un Pakistan’a verilmesi büyük göçlere ve şiddete yol açtı.

Bengal’de, karma nüfuslu bölgeler hatalı biçimde bölündü.

Keşmir’de ise çoğunluk Müslüman olmasına rağmen Hindu yöneticinin varlığı nedeniyle kaderi belirsiz bırakıldı ve bu durum Hindistan–Pakistan anlaşmazlığının merkezine dönüştü.

Pakistan asıllı tarihçi Ayesha Jalal, “The Pity of Partition” adlı kitabında bu süreçte yaşanan şiddeti şöyle anlatır:“İnsanlar cinayet ve kaosu önlemek için yasalar koymuştu; fakat bu yasaların hiçbiri Hindistan’ın bağımsızlık arifesinde yaşanan vahşi katliamda geçerli olmadı