Suudi rejiminin Yemen'de düştüğü zillet dolu durum
Suudi rejiminin Amerika ve batılı ülkelerin desteğinde yaklaşık iki yıl önce Yemen aleyhinde başlattığı savaş onbinlerce sivilin canını alırken onbinlercesi de yaralandı ve Yemen'in altyapısının neredeyse yüzde 80'ninin yerle bir olduğu bir durumda Suudi rejiminin Yemen halkı ve ordusunun direnişi karşısında hiçbir hedefine ulaşamadığı ve bunun yanı sıra onca askeri gücüne rağmen her geçen gün daha bir çıkmaza girdiği görülüyor.
Suudi rejiminin Yemen'e yönelik kan dökücü cinayete dayalı saldırıları sözde insan hakları savunucu ülkeler ve kuruluşların sessizliğinde devam ederken Suudi rejiminin Yemen aleyhinde askeri saldırıları arttırmasının temelinde bu ülkeye yönelik saldırılardan hiçbir hedef alamamasının üstünü örtmek istediği açık bir gerçektir. Zira, daha önce Yemen'le ilgili uzun vadeli hesapları olan Suudi rejiminin şu anda bu savaşı bir an önce bitirmek istediği ama bitirirken de zillete dayalı bir yenilgi yerine Yemen ordusu ve Yemen halk komite güçlerinin teslim olması için saldırıları attırmak suretiyle bunu dayatmak istediği açık bir şekilde görülmektedir. Nevarki, Suudi rejimi saldırıları arttırdıkça Yemen halkının direnişi ve ülkeyi savuna adına birlik ve beraberliği daha bir kenetlenmiş durumdadır. Bu durum tabii olarak Suudi rejiminin oyunlarını bozmaktadır.
Suudi rejiminin bölge ülkeleri aleyhinde ve batı ile Siyonist İsrail'in hedeflerine hizmeti içeren bu saldırılardan bir sonuç alamamasının Suudi rejimi toplumu ve devleti içinde de ciddi sorunlara neden oldu zira bu durumun ilk kez Suudi rejiminin bütçe açığı yaşamasına neden olduğu, temel gıda malzemeleri ve akaryakıt fiyatlarını anormal bir şekilde arttırması Suudi rejiminin Yemen savaşı karşısında yaşadığı sorunların yalnızca bir kısmını oluşturmaktadır. Suudi rejiminin Yemen'le ilgili hesaplarının bozulması tabii olarak Suudi rejimi yönetimi içinde de iç ihtilafların artmasına ve iktidar kavgasını daha bir körüklemektedir. İş bu nedenlerden dolayı Suudi rejiminin Yemen'e yönelik son günlerdeki saldırıları dikkate alındığında aslında Suudi rejiminin Yemen'e cinayet işlemede sınır tanımadığı görülmektedir.
Suudi rejimi işbirlikçilerinin Yemen'in merkezinde yer alan Mareb eyaletine bağlı Kufel üssüne yönelik düzenledikleri ve en az 60 Yemenlinin ölümü ve yaralanmasına neden olan saldırının temelinde de, Yemen ordusu ve Yemen halk komite güçlerini baskı altına almak ve teslim olmaya zorlamanın yattığı görülmektedir.
Bu arada Yemen ordusu ve halk komite güçleri de, Suudi rejiminin bu cinayetlerine son zamanlarda balistik füzelerle karşılık vermeye devam ederken en son olarak Suudi Arabistan'ın güneyinde yer alan Cizan bölgesinde Aramco şirketi orta menzilli bir balistik füzenin hedefi oldu.Bu durum yani Yemen'in çeşitli füzelere sahip olması ve hedeflerini dakik bir şekilde vurması Suudi rejiminin vahşete düşmesine neden olmuştur. Yemen ordusu ve halk komite güçleri, balistik füzelerle Suudi rejimi hedeflerini vurmanın 'Yemen'in savunması için en tabii hak' olarak görmektedir. Birleşmiş Milletler genelgesinin 51. maddesi de bir ülkenin kendini savunması için kanunen yasak olmayan silahların düşmana karşı kullanmaya hak veriyor. Öyle ki, Suudi rejiminin Yemen'e yönelik saldırılarında bu zamana kadar 12 bin civarında sivil ölürken 35 bin civarında Yemenlinin de yaralandığı, milyonlarca Yemenlinin evini barkını terk ederek mülteci durumuna düştüğü bildiriliyor.
Suudi rejimi 26 mart 2015 tarihinde Yemen'in firari ve müstafi cumhurbaşkanı Mansur Hadi'yi yeniden cumhurbaşkanlığı ve iktidara getirmek ve de Yemen'de Ensarullah güçlerini yenilgiye uğratmak için ABD ve batılı ülkelerin desteğinde Yemen'e savaşı başlatmış ve bu saldırılara hala da devam etmektedir. Elbette Suudi rejiminin bu savaşı başlatmasındaki dikkate almadığı en önemli nokta, Suudi rejiminin Ensarullah hareketinin askeri ve siyasi gücü ile halk içindeki desteğini dikkate almamak olmuştur.
Suudi rejiminin Yemen'e yönelik saldırılarının başlamasıyla birlikte Ensarullah hareketi ülkeyi düşmana karşı savunmak için birlik ve beraberliğe vurgu yaparak tam bir seferberlik ruhuyla ülkenin savunma alanına yeni bir ivme kazandırmış ve diğer yandan milli uzlaşı hükümeti kurmak suretiyle, ülkenin siyasi alanında boşluğun oluşmasına engel olmuştur.
Bu arada Yemen halkının Suudi rejiminin ele başını çektiği sözde koalisyon güçlerinin Yemen aleyhindeki saldırılarının arkasında açık bir şekilde Amerika ve Siyonist İsrail rejiminin varlığını görmeleri hasebiyle düzenledikleri gösterilerde 'Amerika'ya ölüm', 'Siyonist İsrail'e ölüm' şeklinde attıkları sloganlar da aslında Suudi rejiminin Yemen başta olmak üzere bölgede batılı devletlerin bir piyonu ve kuklası olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.
Her halükarda Yemen'de Suudi rejiminin askeri ve siyasi olarak ağır bir hezimete uğraması Suudi rejiminin hem bölgede de hem de kendi içinde inzivaya itilmesine neden olduğu gibi bu durum Suudi rejiminin hamisi olan Amerika ve diğer İslam düşmanı güçlerin de bölge üzerinde hesaplarının bozulmasına neden olmuştur./