UNESCO'nun Beytül-Mukaddes'te siyonist İsrail sultacılığını reddetmesi
(last modified Wed, 05 Jul 2017 15:39:49 GMT )
Temmuz 05, 2017 18:39 Europe/Istanbul
  • UNESCO'nun Beytül-Mukaddes'te siyonist İsrail sultacılığını reddetmesi

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı UNESCO, Siyonist rejimin Beytül-Mukaddes'te hiçbir mülkiyet hakkı olmadığını belirtti.

UNESCO dün akşam yayınladığı bildiri ile Siyonist İsrail'in Kudüs'te hiçbir mülkiyet hakkı olmadığına işaretle, Kudüs'ün bu rejimce işgal edildiğine işaretle, işgal edilen bu kentte yapılan kazıları kınadı.
Kudüs'ün batı bölgesi 1948 ve doğusu ise 1967 yılından itibaren korsan İsrail rejimin işgalinde bulunuyor. UNESCO, 2 mayıs tarihinde onayladığı bildiri ile Siyonist rejimi Kudüs ve Gazze şeridinde uluslar arası dengeleri ihlal ettiğini belirterek, Siyonist rejimi de "işgalci güç" olarak tanıdı. UNESCO ayrıca geçen yıl onayladığı bildiri ile Yahudilik ve Kudüs'ün kutsal mekanları arasında ilişkisini sorgulamakla, korsan rejimi öfkelendirdi. Siyonist rejim geçen yıl UNESCO'nun bildirisine tepkide BM'nin bu kurumu ile işbirliğini askıya aldı.
UNESCO'nun Siyonist rejimin Beytül-Mukaddes'teki girişimlerini sürekli kınaması, işgalci rejimin Filistin bölgelerinde sultacı girişimlerine karşı kamuoyu hassasiyetlerinin artmakta olduğunu gösteriyor. Bu tepkiler, kamuoyu nezdinde Siyonist rejimin hiçbir meşruiyeti olmadığını, bu rejimin yayılmacı girişimlerinin durdurulması için bir an önce ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini gösteriyor.
Irkçı rejimin BM bildirilerini hiçe sayması ve uluslararası konvansiyonları sürekli ihlal etmesi, dünya kamuoyunu bıktırmıştır. Siyonist rejim Filistin bölgeleri ve içinde barındırdığı İslami mekanlara tam sulta kurması ardından, bu konuyu dünya toplumuna kabul ettirmeye çalıştı, zira böylece rahatlıkla kendi sultacı ve yıkıcı girişimlerini Filistin bölgeleri ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslami binalarda gerçekleştirebilirdi.
Bu çerçevede Siyonist rejim yetkilileri Mescid-i Aksa ve Kudüs'ün dini ve tarihi eserlerini tahrip ve saldırı girişimlerini koordine ederek, Kudüs yapısını değiştirme siyasetini adım adım gerçekleştirebilir ve Filistinlileri de zorla göç etmeye mecbur bırakarak, Kudüs'ü daima işgal ederek kentin tarihi kimliğini tahrif etme yolunda adım atabilir.
Beytül-Mukaddes kentinin Diriliş Kilisesi, Kubbet-üs Sahra Camii, Mescid-i Aksa ve en az 1000 yıllık tarihi mezarlıkları kapsayan eski mahalleleri, bu kentin tarihi kimliğine tanıklık ediyor. Bu yüzden UNESCO bu tarihi mekanları, dünya kültürel miras ve tarihi eserler arasında kaydetmiş ve defalarca bu mekanlara saldırı ve tahrip edilmesi konusunda Siyonist rejimi uyarmıştır. Fakat korsan rejim UNESCO ve BM'nin diğer kurumlarının taleplerine kayıtsız kalarak, Kudüs kenti, onun tarihi, dini ve milli simgelerini tahrip yolunda ilerliyor. Siyonist rejimin Kudüs'teki işgalciliğini tescilleştirme girişimlerinin tümü, dünya kamuoyundan Kudüs işlerinin yönetilmesine her türlü müdahale ve Kudüs'ü, işgal edilen Filistin topraklarına ilhak edilmesi hakkında uyarıda bulunan ve bunlara karşı çıkılmasını isteyen BM bildirilerine aykırıdır. Uluslar arası gelişmeler de Siyonist rejimin her geçen gün daha da yalnızlaştığını, nefret uyandıran elebaşlarının ortam oluşturmak, gerçekleri saptırmak ve aşırı hedeflerini gerçekleştirmek için kendi tutumlarını dünya toplumuna daha fazla dayatamayacaklarını gösteriyor. 
BM'nin çeşitli kurumları açısından Siyonist rejim, uluslar arası hiçbir makbuliyeti ve konumu olmayan sahte ve uydurma bir rejimdir. Bu da korsan rejimin dünya kamuoyunu, işgal edilen Filistin topraklarında yaşanan gerçeklerden daha fazla saptıramayacağını gösteriyor. 
Bu bağlamda Filistinli araştırmacıları ve üniversite çevreleri, UNESCO kararlarının önemine vurgu yaptılar. Filistin milli araştırma merkezi araştırmacısı Muhammed Aştivi bu bağlamda yaptığı açıklamada, bu kararların Filistin topraklarının İslami ve Filistinli topraklar olduğunu, hiçbir zaman da Siyonistlere ait olamayacağını gösterdiğini söyledi. 
El-Hurani araştırma merkezi müdürü Nahiz Zegut da söz konusu kararlardan, Siyonist rejime baskı uygulamak için dünya kamuoyun desteğini alarak böylece İsrail'in Kudüs'te, Mescid-i Aksa'nın altında kazı kazmak ve doğu Kudüs'te Filistinlilerin evlerini tahrip etmek ve onları öldürmek gibi saldırgan yayılmacı eylemlerini durdurmak için yararlanmak gerektiğini söyledi./