Bahreyn'de 2019'un başından itibaren insan hakları durumunun daha da vahimleşmesi
https://parstoday.ir/tr/news/world-i124293
Bahreyn'de “Kerane- Gelgit” bölgesi tutuklular komitesi yaptığı açıklamada, "Al-ı Halife rejimin Co hapishanesinde güvenlik yetkilileri, ifade özgürlüğü suçlulardan intikam almak için onları aç bırakma siyaseti izlediklerini, böylece insanlık dışı bu siyaset ile rejim tutsağı olan siyasi aktivistler, tedrici ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını" duyurdu.
(last modified 2022-10-07T16:32:52+00:00 )
Ocak 20, 2019 07:10 Europe/Istanbul
  • Bahreyn
    Bahreyn

Bahreyn'de “Kerane- Gelgit” bölgesi tutuklular komitesi yaptığı açıklamada, "Al-ı Halife rejimin Co hapishanesinde güvenlik yetkilileri, ifade özgürlüğü suçlulardan intikam almak için onları aç bırakma siyaseti izlediklerini, böylece insanlık dışı bu siyaset ile rejim tutsağı olan siyasi aktivistler, tedrici ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olduklarını" duyurdu.

Al-ı Halife rejim yetkilileri ülkede 2011 yılında inkılabın başlaması ile birlikte, inkılapçılar ve siyasi aktivistleri teslime zorlamak için baskı ve şiddet siyasetinden asla çekinmeyeceklerini açıkça belirttiler.

Bahreyn meclisi eski temsilcisi ve siyasi akvistlerden Celal Firuz'un belirttiği üzere hali hazırda Bahreyn'de en az 5 bin siyasi tutuklu bulunuyor ki ülkenin nüfusunun az olması nedeni ile dünyada en fazla siyasi tutukluya sahiptir.

 Böyle bir ortamda Bahreyn rejimi muhalefetin bastırılması ve sindirilmesi, Al-ı Halife tarafından en yoğun bir şekilde ve hiç çekinmeden devam etmektedir. Bu yüzden Bahreyn muhalefeti 2018 yılında tutuklanma, yargılanma, kötü muamele, işkence ve vatandaşlıktan çıkartılma gibi en ağır ve yoğun baskı ve muamelelere tabii tutuldular.

Son yıllarda onlarca Bahreynlinin vatandaşlık hakkı Al-ı Halife rejimi tarafından iptal edildi; açıklanan verilere göre son yıllarda vatandaşlıktan çıkartılan Bahreynli saysı 810'a ulaşmıştır. Buna ilaveten 14 Bahreynli muhalif siyasi aktivist de hapishanelerde idam cezalarının infazını bekliyorlar.

Siyasi aktivistlerin geniş çapta tutuklanması ve haklarında idam gibi ağır kararların verilmesi ise İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 10. Maddesi ve Medeni ve Siyasi Haklar Antlaşması 6. Maddesi ile açıkça çelişmektedir. Ayrıca vatandaşlık hakları, yine İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 15. Maddesinde de belirtildiği üzere "Her ferdin bir uyrukluk hakkı vardır. Hiç kimse keyfi olarak uyrukluğundan ve uyrukluğunu değiştirmek hakkından mahrum edilemez." Uyarınca iptal edilemez.
Bahreyn’de insan hakları ihlalleri ile ilgili yayınlanan son raporlarda dikkat çeken konu ise durumun 2019 yılında daha da vahimleşmesidir.  Al-ı Halife rejiminin muhaliflere karşı baskıcı ve şiddet siyaseti, dünya çapında ve özellikle insan hakları kurumlarının,  baskıcı rejimi muhalifleri ve siyasi aktivistlerin durumu ve kaderi hakkında  büyük endişelerine sebep olmuştur. 
Al-ı Halife rejiminin girişimleri,  baskı ve şiddetten başka bir şey bilmeyen rejimin  zorba ve şiddetten başka bir şey düşünmediği ve hiçbir hukuk ve uluslararası kıstasa bağlı olmadığını gözler önüne seriyor.  Al-ı Halife rejiminin baskıcı siyasetleri ülkede hapishanelerin siyasi aktivistlerden dolup taşmasından başka sonucu olmamıştır. Zira bu siyasetler, göstericiler ve aktivistlerin daha da kararlı bir şekilde isteklerini izlemeye devam etmelerine sebep olmuştur.
Bahreyn’de zorbacı saltanatını sürdürmek isteyen Al-ı Halife rejimi,  demokrasi ve İnsan haklarından başka bir talepleri olmayan siyasi aktivistlerin tutuklanması için  hiçbir yersiz suçlama ve zorbacı baskıdan çekinmiyor.  Al-ı Halife rejimi bu siyasetleri ile siyasi aktivistler arasında korku ve dehşet ortamı oluşturmaya ve böylece 2011 yılından itibaren yoğunlaşan halkın haklı  itirazlarını bastırmaya çalışıyor.
İşte halkın bu hedefleri nedeni ile,  haksız tutuklamalar, evlere baskın düzenlemeler, adaletsiz mahkemeler, barışçıl itirazların sindirilmesi ve Bahreyn halkının vatandaşlık haklarının iptal edilmesinden oluşan Al-ı Halife rejiminin insan hakları ihlalleri yoğunlaşmıştır.
Bahreynli yetkililerin izledikleri bu baskıcı siyasetin sonucu ülkede polisiye ortamının  2019  yılının başından itibaren  daha da yoğunlaşmasına  ve dolayısı ile hukuki kurumların uyarıda bulunmalarına sebep olmuştur./