Trump ve batı toplumunda ırkçı eylemlerin inkârı
Son yıllarda ve binlerce Müslüman göçmenin Avrupa ülkelerine akın etmesi ve göçmen krizinin baş göstermesi ardından, Batı ülkelerinde ırkçı eylemler ve aşırı sağ hareketlerinin güçlenmesi hız kazanarak devam ediyor.
Başta Amerika, Avrupa ve Pasifikler olmak üzere batı dünyasında aşırı sağ parti ve gruplar, kendi ülkelerinden sığınmacıların sınır dışı edilmesi zaruretine vurgu yaparken bu doğrultuda sığınmacılar ve göçmenlere karşı şiddeti teşvik ederek, yaymaya çalışıyorlar.
Son yıllarda batıda sığınmacılara saldırı ve şiddet tırmanırken ırkçı veya aşırı sağ eylemleri olan kişi veya kişilerce arada bir, silahlı saldırılar düzenlenip sığınmacılar öldürülüyor. Bu yüzden günümüzde “aşırı sağ terörizmi” adı ile tanımlanan bir olay yayılmaktadır.
Bu acımasız saldırılar ve kör katliamın en son örneği Cuma günü Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde yaşandı. Silahlı kişiler iki camiye saldırarak namaz kılan Müslümanları kurşunlarla taradılar. Bu terör saldırıda teröristlerden biri, olayı canlı olarak kendi Facebook sayfasında yayınlandı. Saldırı sonucu 50 Müslüman hayatını kaybederken onlarcası yaralandı.
28 yaşındaki baş zanlı olan Brenton Trent daha önce de defalarca kendi paylaşım sayfalarında Müslüman göçmenlerin Avrupa ülkelerindeki varlığından öfkesini açıkça belirtmişti. Medya çevrelerinde yayınlanan görüntüler ve fotoğraflar, Avustralyalı Trent'ın önceki yıllarda İsveç ve Kanada gibi ülkelerde Müslümanlara saldıran silahlı kişilerin adını, kendi silahı üzerinde yazdığını gösteriyor.
Çeşitli ülkeler ve batılı liderlerin yanı sıra Beyaz Saray'ın Görünürde korkunç saldırıyı kanmasına rağmen, ırkçı eğilimlerini açıkça belirten Amerika başkanı Donald Trump, Yeni Zelanda Terör saldırısında ırkçı hedefleri inkâr ederek beyaz derililerin kendilerini üstün düşünmeleri ve aşırı milliyetçiliğin yayılmakta olmadığını iddia etti.
Trump Cuma günü ırkçılık tehdidi konusunda kendisine soru yönelten muhabire verdiği cevapta, " Sanırım mesele, çok ciddi sorunları olan küçük bir grupla ilgili" şeklinde konuştu. Trump ayrıca Yeni Zelanda saldırganlardan birisinin kendisini övdüğüne dair konu hakkında bilgisi olmadığını iddia etti.
Tabii ki Trump, girişimleri ve sergilediği tutumlarından dolayı ilk kez aşırı sağ ve ırkçı grupları kışkırtma ve teşvik etmekle suçlanmıyor, üstelik yaşanan saldırılarda ırkçı ve göçmen düşmanlığı hedeflere değinmekten ilk kez kaçınmıyor. Trump daha önce de 2017 yılında Virginia eyaletinde Charlottesville kentinde ırkçılığa karşı olan bir kadının ırkçı Beyazlar tarafından öldürüldüğü olayını açıkça kınamaktan çekindi ve bu konu kendisinin yoğun şekilde eleştirilmesine sebep oldu.
Amerika medyası Cuma günü bu olayı Yeni Zelanda camideki saldırı ile kıyaslayarak, İslamofobinin yayılması ve çeşitli etnik gruplar ve dinlere mensup olanlara yönelik nefret duygusunun tehlikelerini hatırlattılar.
Trump kendi başkanlık döneminde girişimleri ve açıklamaları ile başta İslamofobi olmak üzere aşırı sağ ve ırkçı eğilimlerin yayılmasına sebep olurken pratikte Müslümanlara karşı şiddetin yoğunlaşmasına neden oldu.
Amerika siyaset uzmanlarından Daniel Benjamin bu bağlamda " Trump’ın, terörizme karşı mücadeleye yardımcı olmaktan daha çok, terörist saldırıların yayılması doğrultusunda davrandığını" söyledi.
Trump’ın İslam düşmanlığı eylemleri ve düşünceleri Amerika ve diğer batı ülkelerinde İslamofobi ve Müslümanlara karşı şiddetin artması konusundaki endişeleri arttırmıştır. Trump ve birçok batılı yetkili İslam ve terörizmi birbirine bağlamak için defalarca çalışmalar yürüttüler. Özellikle batıda yaşayan Müslümanlar olmak üzere, İslam camiasına yönelik oluşan olumsuz zihniyeti de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor./