Rusya'nın Fars Körfezi'nde batının istikrarsızlaştırıcı girişimlerini eleştirmesi
Amerika Mayıs 2018'de nükleer anlaşma Bercam’dan tek yanlı çekilerek İran'a karşı maksimum baskı siyasetini izlemeye başladı, bu siyasetin en önemli tarafı İran’ın petrol ihracatını sıfırlamaktır. Washington benzersiz ağır ekonomik baskı ve yaptırımları ile iki ülke ilişkileri ve özellikle Fars Körfezi ve Hürmüz boğazında gerginliği yoğunlaştırdı.
Amerika Fars Körfezi’nde askeri varlığını önemli oranda arttırırken, şimdiye kadar sadece 3 ülkenin katıldığı ve Britanya hariç Avrupa ülkelerinin katılmadığı sözde uluslararası deniz koalisyonu kurarak Fars Körfezi'nde gemicilik güvenliğini sağlamaya çalışıyor.
Fakat Amerikan ve özellikle Britanya gibi bazı ortaklarının Fars Körfezi ve Hürmüz boğazında güveni yok eden istikrarsızlaştırıcı girişimleri Rusya'nın ağır eleştirilerine sebep oldu. Bu bağlamda Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu 9 Eylül Pazartesi günü Rusya ve Fransa Dışişleri ve savunma bakanlarının (2+2) ortak oturumu ardından, İran gemileri ve tankerlerinin tüm dünyada izlenmemesi ve uluslararası yasaları ihlal etmekle suçlanmaması durumunda Fars Körfezi’nin normal ve sakin olacağını söyledi.
Rusya Savunma Bakanlığı ayrıca kendi değerlendirmelerine dayanarak, " siyasi ortamın, batının İran’ın gemilerini rahatsız ettiği ve engel çıkardığı müddetçe istikrarsız olacağını, Fars Körfezi’nin ancak İran gemilerine uluslararası yasaları ihlal etme bahanesi ile tüm dünyada el konulmadığı zaman normale döneceğini, ancak bu durumda Fars Körfezi’nin her türlü çatışmadan uzak kalacağı ve artık istikrar oluşturacak girişimlere ihtiyaç duyulmayacağını" söyledi.
Rus askeri yetkilisinin belirtmek istediği konu da, Fars Körfezi'nde Amerika’nın istikrarsızlaştırıcı ve gerginlik oluşturan girişimleridir. Amerika İran petrolünün ihracatını sıfırlandırmakla sadece İran petrolüne yaptırım uygulamak ve müşterilerini tehdit etmekle kalmıyor, üstelik İran tankerlerine dünyanın çeşitli bölgelerinde el konulması için geniş çapta çalışmalar yürütüyor.
Bunun en bariz örneği daha önce adı Grace 1 olan Adrian Derya-1 petrol tankeridir. Söz konusu tankere Cebelitarık boğazında İngiltere Kraliyet donanması tarafından ve Avrupa Birliği'nin Suriye'ye yönelik yaptırımlarını ihlal etme bahanesiyle el konuldu, fakat Londra 40 gün sonra 15 Ağustos tarihinde gemiyi serbest bırakmak zorunda kaldı.
Buna rağmen Amerika geminin adının ve malikiyetinin değişmesine rağmen yine Doğu Akdeniz tarafına doğru yol alan gemiyi takip etmekten vazgeçmedi ve geminin demir atma ihtimali bulunan Yunanistan Türkiye ve Lübnan’ı yaptırımla tehdit etti.
Amerika tanker kaptanını bile rüşvetle tatmin etmeye çalıştı fakat başarısız kaldı. Dışişleri bakanı Muhammed Cevad Zarif 4 Eylül tarihinde Amerika'nın tanker kaptanını etkilemek için izlediği "tehdit ve tatmin” siyasetine tepki göstererek bunun bir örneğe dönüştüğünü belirtti.
Zarif söz konusu tehdit ile ilgili Financial Times dergisinden alıntılar yaparak, "Deniz korsanlığında hezimete uğrayan Amerika haraç almaya yüz tutmuştur. Amerika, (Adrian 1 gemisinin kaptanına) İran petrolünü bize getir ve birkaç milyon dolar al, bunu yapmazsan yaptırımlar listesinde yer alacaksın. Bu beni Oval Ofise davet etmelerine benziyordur. Bu bir örneğe dönüşmektedir." yazdı.
Haber çevreleri Amerika Dışişleri Bakanlığının İran Özel Temsilcisi Brian Hook'un, gemi kaptanı ile direkt temasa geçerek bu istekte bulunduğunu belirttiler. Hint asıllı Kaptanın bu isteği reddetmesi, Amerika hazine Bakanlığı tarafından yaptırım listesine alınmasına sebep oldu.
Amerika’nın bu tutumu sadece uluslararası yasalara aykırı olmakla kalmıyor üstelik Fars Körfezi ve Hürmüz Boğazı’nda gemicilik güvenliği ile ilgili istikrarsızlığa ve endişelere sebep oluyor. Bu yüzden Moskova'nın batı ve özellikle Amerika’nın İran ile ilgili tutumunun değişmesi ve böylece Fars Körfezi'nde huzur ve istikrarın sağlanması isteğini bu yönde değerlendirmek gerekiyor./