Kanada Polisinin Yerlilere Karşı Ayrımcılığı

Batı dünyasında yerlilere ve renkli derililere karşı şiddet ve etnik ayrımcılık asırlardan beri devam etmekte. Bu yüzden bu kesimler hep Batı'da özellikle de Amerika ve Kanada'da tehlike ile karşı karşıya kalmış ve en asgari medeni haklardan bile mahrum kalmışlar. Son haftalarda Amerika ve Kanada'da polisin işlediği iki cinayet bu durumun feci boyutlarını daha açık bir şekilde gözler önüne sermiştir.

Bu  hususta  Kanada başbakanı Justin Trudeau  Kanada halkının büyük bir bölümünün  aniden  ayrımcılığın bir gerçek olduğunun farkına vardığına itiraf ederek şöyle dedi: "Birçok Kanadalı  yasalarının uygulanması sürecinde  korku ve kaygı duyuyorlar.  Ayrımcılık bitmelidir. Biz bu yönde çalışıyoruz."
Kanada polisi geçen hafta 26 yaşındaki Chantel Moore isimli birini evinde kurşunla öldürdü. Bir başka olayda ise Kanada polisinin kasten araba ile bir yerliye çarptığını ve yakaladığını gösteren görüntüler yayımlandı. 
Bu olaylar, Amerika'da binlerce insanın  siyahi Amerikan vatandaşı George Floyd'un beyaz polis tarafından feci şekilde öldürülmesine  itirazı devam ettiği bir sırada yaşandı.  Siyahi Amerikan vatandaşı Floyd Minneapolis'te polisin dizini, boynuna basması ile hayatını kaybetmişti. 
Kanada'da binlerce kişi Amerika'daki ırkçılığa karşı gösterilerden esinlenerek sokaklara inip siyahiler ve yerlilere yapılan cefayı protesto etti.  Bu gösteriler ise  " Hiçbir Siyahinin Canı Alınmasın" isimli bir grup tarafından düzenlendi.  
Gösterilere katılan 17 yaşındaki bir genç ise şöyle diyor: "Burada olmam önemlidir.  Ben gelmezsem o zaman kim gelecek?  İnsanların hayatı önemli ise o zaman siyahilerin hayatı da önemli olmalı."
Eşitsizlik ve ayrımcılık  Batı toplumu özellikle de Amerika ve Kanada'nın  en ciddi sorunlarından sayılır.  Bu ayrımcılık ve eşitsizlik sürecinde ise siyahiler, kadınlar özellikle de yerliler zarar görmektedirler. 
Kanada yerlileri liderlerinden Glen Herr ise yayımladığı bildiride " 200 yılı aşkın süredir ırkçılık buralarda" dedi.
Kanada yerlileri pratikte bu toplumda ikinci sınıf vatandaşı sayılırlar.  Halbuki Kanada'nın bağımsızlığını kazanması üstünden 150 yılı aşkın süre geçerken bu ülke makamları her daim eşitlik ve insan hakları sloganları atmaktalar. Fakat pratikte yerliler geniş çaplı ayrımcılıklar, bastırımlar ve hatta katliamlara maruz kalmışlardır. 
Yayımlanan raporlara göre Kanada'da 1 milyon 200 bini aşkın yerli ve Kızılderili yaşamaktadır. Bunların çoğu ise yoksulluk, madde bağımlılığı ve işsizlik gibi sorunlar yaşıyorlar. Yerlilerin  haklarının ihlalinin en önemli örneklerinden evlerinin ve topraklarının alınması , eşit çalışma fırsatlarına sahip olmamaları, toplumsal desteklerden yararlanmamaları ve polisin onlara karşı şiddetli davranışlarına değinebiliriz. 
Kanada başbakanı Trudeau her daim  etnik ayrımcılığın kaldırılacağını vaat etse de  pratikte bu süreç gerçekleşmemiş ve Kanadalı yerliler hala baskı ve tehdit alında kalmışlardır.  Kanada hükümeti bu hususta kararlı olsa bile durumun iyileşmesi için yıllarca fırsata ihtiyacı vardır.  Yerel ve federal düzeyde yasaların değiştirilmesinin yanı sıra yapısal ve kültürel değişiklikler de şart. 
Trudeau siyahilere karşı ırkçılığın da bir gerçek olduğuna değinerek şöyle diyor: "Bu husus Amerika'nın yanı sıra Kanada'da da görülmektedir. Her gün kimi insanlar organize ırkçılık ve körü körüne yapılan bağnazlıklara mazhar oluyorlar."
Amerika toplumu ise  ırkçılığa karşı başlatılan gösterilerin krizini yaşıyor.  Protestocular  hala  yasaların düzeltilmesini ve renkli derililerin haklarının kabul edilmesini istiyorlar.  Kanada'da da vatandaşlar ayağa kalkarak değişiklik vaatleri veren ülke makamlarından aynı taleplerde bulunuyorlar. 
Ancak görünen o ki verilen tüm vaatlere rağmen  ırkçılık ve bağnazlıklar bu süreci baltalamaktadır.  Batı toplumunda eşitlilik ve hakların eşit olması gibi içi boş sloganlar uygulanmadığı sürece etnik ve diğer azınlıklar hep ikinci sınıf vatandaşlar olarak görüleceklerdir./