Trump’ın İkinci Dönem Başkanlık Sürecindeki Hırsları
(last modified Sun, 26 Jan 2025 14:23:11 GMT )
Ocak 26, 2025 16:23 Europe/Istanbul
  • Trump’ın İkinci Dönem Başkanlık Sürecindeki Hırsları

Donald Trump, Amerika Başkanı olarak ikinci dönemine başlamışken, toprak ve ticaret ile finansal hırslarını açıkça ortaya koymuş ve Amerika’ya toprak ilhakı ile ortaklardan ve müttefiklerinden kârlı sözleşmeler talep etmiştir.

Bu bağlamda Trump, Kanada’ya yönelik toprak hırslarını bir kez daha ortaya koymuş ve bu ülkenin Amerika’ya katılmasını istemiştir. Kuzey Carolina’ya yaptığı bir ziyaret sırasında, Kanada’nın Amerika'nın 51. eyaleti olarak katılmasını istemiş ve Kanada Amerika'ya katıldığında vatandaşlarının büyük vergi muafiyetlerinden yararlanacaklarını, çünkü şu anda ağır vergiler ödediklerini ve gümrük muafiyetleri ile sağlık desteği konusunda daha iyi haklara sahip olacaklarını iddia etmiştir. 
Trump, Kanada'nın Amerika'nın eyaleti olmasını talep etme çağrısını sık sık yinelemiştir. Ancak Kanada tarafı, bu görüşü reddederek bağımsızlık ve ulusal kimliklerine olan bağlılıklarını dile getirmiştir.
Amerika Başkanı ayrıca Danimarka Başbakanı ile Grönland konusunda "gerilimli" bir telefon görüşmesi yapmıştır. 15 Ocak'ta yapılan 45 dakikalık telefon görüşmesi, sözlü tartışmalara yol açmıştır. Trump, o sırada Amerika'nın seçilmiş Başkanı olarak agresif bir tutum sergilemiş ve NATO müttefiki olan bu ülkeyi tarifeler uygulamakla tehdit etmiştir. Danimarka Başbakanı, Grönland Parlamentosu Başkanı'nın adanın satılmayacağını belirten açıklamalarına atıfta bulunmuş ve Grönland'ın bağımsızlık konusunda karar verme yetkisine sahip olduğunu savunmuştur.
Donald Trump, Beyaz Saray'a girmesinin hemen başında ticari ve mali taleplerini dile getirmiştir. O, OPEC’in petrol fiyatlarını düşürmesini istemiştir ki bu dolaylı olarak dünyanın en büyük petrol üreticisi olan Suudi Arabistan’a yönelik bir çağrıdır. Trump, Riyad’dan Amerika’ya 600 milyon ile 1 trilyon dolar arasında yatırım yapmayı talep edeceğini ve petrol fiyatlarını Rusya’yı baskı altına almak için düşürmelerini isteyeceğini söylemiştir. Trump, OPEC petrol fiyatlarının düşmesinin, Ukrayna savaşının sona ermesine otomatik olarak etki edebileceğini iddia etmiştir. 
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, Trump ile yapılan telefon görüşmesinin ardından, Riyad’ın Amerika ile ticaret ilişkilerini 600 milyar dolara çıkarma amacında olduğunu belirtmiştir. Arabistan, Trump’ın birinci döneminde 500 milyar dolara yakın ticaret ve askeri anlaşmalar yapmıştı ve Trump, seçim kampanyasında Suudi Arabistan’ı “sağmal inek” olarak tanımlamıştı. Trump, ikinci başkanlık döneminin ilk yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yapmaya hazır olduğunu belirtmiştir.
Trump’ın tutum ve açıklamaları, Amerika'nın iradesini diğer ülkelere dayatma amacını ve onun genel stratejisi olan "güç yoluyla barış"ı yansıtmaktadır. Trump, 2020 Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Amerika'nın "kendi kaderini barışçıl bir şekilde gerçekleştirdiğini, ancak barışın güç yoluyla elde edileceğini" belirtmiştir. Bu durum, küresel politik, coğrafi, ekonomik ve ticari düzenin bozulmasına ve bölgesel ve uluslararası barışın tehdit altına girmesine yol açmaktadır. 
Bu nedenle Trump’a karşı eleştiriler, onu Amerika'nın müttefiklerine hakaret etmekle ve Washington’un ittifaklarını zayıflatmakla suçlamaktadır. Eleştirmenler, Trump’ın ikinci döneminde Amerika'nın, kendi çıkarlarına ve küresel barışa zarar verecek bir izolasyonizm politikasına yönelmesini öngörmektedir.
Trump ilk başkanlık döneminde, 2017’den 2021’e kadar, "Önce Amerika" sloganı doğrultusunda, ülkenin gücünü yeniden inşa etme bahanesiyle, siyasi alanda Amerika'nın önceliklerini savunmuş, askeri ve güvenlik alanında NATO müttefiklerine askeri harcamalarındaki payı yüzde ikiye çıkarmalarını talep etmiş ve ekonomik alanda korumacılık politikaları izlemiştir. Şimdi ise, NATO üyelerinin askeri harcamalarını gayri safi yurtiçi hasılalarının yüzde 5'ine çıkarmalarını istemektedir. 
Trump, ticaret alanında da tartışmalı tek taraflı adımlar atmış ve uluslararası ticaret anlaşmalarını reddederek, Amerika'ya yapılan ithalatlara yüksek gümrük tarifeleri koymuş, böylece kendi iddiasına göre Amerika'nın zayıflık gösteren dış ticaret açığını kapatmayı amaçlamıştır. 
Trump’ın ikinci dönem başında yaptığı açıklama ve tehditler, bu politikaların yeniden uygulanacağını göstermektedir. Ancak, sadece Amerika'nın çıkarlarını ön planda tutma yaklaşımı, siyasi, güvenlik ve ekonomik gerilimlere yol açmış ve küresel toplumun genel görüşüne karşıt tutumlar sergilemesine neden olmuştur. Bu yaklaşımın devamı, Amerika'nın diğer ülkelerle olan ilişkilerinde artan anlaşmazlıklara ve çeşitli konularda yeni gerilimlerin ortaya çıkmasına yol açacaktır