Amerika'nın BMT'ında insan hakları geçmişinin incelenmesine tepkisi
Amerika Birleşik Devletleri insan hakları alanında en büyük ihlalcilerden biri olarak insan hakları alanında kabarık bir dosyaya sahiptir. Bu doğrultuda Amerika, uluslararası kamuoyu ve kendi halkının bu alandaki sorularına yanıt vermemek için kaçış yolu aramakta. Bu çerçevede Amerika hep başka ülkelerdeki insan hakları durumunu sorgulamaya çalışıyor.
Şimdi de Amerika'nın Birleşmiş Milletler teşkilatında insan hakları geçmişinin incelenmesi öfkeli tepkisine yol açmıştır.
Bu doğrultuda Amerika'nın birleşmiş milletler teşkilatındaki temsilcisi Kelly Craft 11 Kasım çarşamba günü Birleşmiş Milletler Teşkilatı insan hakları oturumunda Amerika'nın bu alandaki geçmişinden söz edilmesi ve eleştirileri öfke ile karşıladı. Kelly Craft paylaştığı tweet'te şöyle yazdı: "Bu hafta Amerika Birleşmiş Milletler Teşkilatı insan hakları konseyinde İran, Suriye ve Çin ayrıca diğer riyakar rejimler tarafından saldırıya uğradı. Bu ülkeler bu fırsattan yararlanıp Amerika'nın insan hakları karnesini eleştirmeye ve sorgulamaya çalıştılar. "
Pazartesi günü düzenlenen Birleşmiş Milletler Teşkilatı insan hakları oturumunda farklı ülkeler Amerika'nın insan hakları alanındaki performansını eleştirdi. İnsan hakları konseyi Birleşmiş Milletler teşkilatına üye tüm ülkelerin insan hakları alanındaki performansını incelemektedir. Bu çerçevede Pazartesi günü düzenlenen oturma 120 ülke katıldı. 150 dakika süren bu oturumda Amerika'nın insan hakları alanındaki performansı incelendi.
Donald Trump Başkanlığı döneminde göçmenlerin çocuklarının hapse atılması ve siyahi sivillerin öldürülmesi Amerika'ya yönelik eleştirilerin gündemini oluşturuyordu. Görünen o ki Amerika'nın Birleşmiş Milletler teşkilatındaki temsilcisi tıpkı Amerika'nın sansasyonel başkanı Donald Trump gibi insan hakları dahil hiçbir alanda Washington'a yönelik eleştirileri kabul etmek istemiyor ve bu çerçevede dünya ülkelerinin bu alanlarda Amerika'ya eleştiri yöneltmesinden kaygı ve öfke duyuyor. Buna rağmen Amerika kendini dünya polisi sanıp kendini haklı bilerek her yıl diğer ülkelerde insan hakları durumu ile ilgili uzun uzadıya raporlar yayınlıyor. Özellikle de bu çerçevede Amerika'nın rakibi ve düşmanı sayılan ülkeler bu raporlarla hedef alınıyor ve bir türlü siyasi ve propagandif saldırılara uğratılıyor.
Rus siyasi uzman Andranik Migranyan bu hususta şöyle düşünüyor:" Amerika diğer dünya ülkelerine göre daha fazla insan hakları ihlalleri yapıyor."
Bu gerçekten yola çıkarak akla gelen önemli soru Amerika'nın neden kendisini bu alanda aklamaya çalışması ve diğerlerine bu ülkenin insan hakları karnesi hususunda görüşlerini bildirmeye müsaade etmemesidir. Başka dikkat çekici nokta ise Amerika'nın terörizm ve insan hakları gibi hususlarda her daim çifte standartlı bir duruş sergilemesidir. Amerika, bu ülkedeki insan hakları alanındaki vahim durum ile ilgili birçok soruyu yanıtlamaktan kaçmak için demokrasi Havariliği yapıp diğer ülkeleri insan hakları alanında çifte standartlı davranmakla suçluyor.
Kelly Craft bu alanda çifte standartlardan dolayı uluslararası insan hakları alanında yasal bir mekanizmanın olması zaruretine vurgu yaptı. Kelly Craft mevcut insan hakları Konseyi'nin bu husustan uzak olduğunu ve hep yanlış davranışlarını gizlemeye çalışan ülkelere yöneldiğini iddia etti. Tabii Donald Trump 2 yıl önce Birleşmiş Milletler Teşkilatı insan hakları Konseyi'nin yaklaşımının antisemitist olduğunu iddia ederek Amerika'nın bu Konseye üyeliğini iptal etti. Aslında Amerika'da insan hakları ihlalleri farklı alanlarda göze çarpmaktadır. Amerika hükümetinin insan haklarına riayet etme ve kişisel ve toplumsal özgürlüklere saygı duyulması hususundaki iddialarına rağmen zaten Amerika hükümetinin performansı farklı gerçeklere işaret etmektedir.
Amerika hükümetinin yerlilere, azınlıklara ve siyahilere karşı ayrımcı tavırları ya da göçmenler hususunda ebeveynlerin çocuklardan ayrılması ayrıca Amerika polisinin renkli derililere karşı sınırsız şiddeti, özel alana tacizler ve birçok ırkçı ve ayrımcı girişimi Washington'un insan hakları alanındaki iddialarının yalan olduğunu gösteriyor. Şimdi de Amerikalı vatandaşların insan hakları alanında haklarının ihlal edilmesi Amerika toplumunda ümitsizlik ve dağınıklığa yol açmıştır. Böylece 2020 yılında Amerika'nın farklı eyaletlerinde ve şehirlerinde geniş çaplı ve görülmemiş gösteriler düzenlendi. Bu gösterilerde siyahilerin hayatı önemlidir sloganı atıldı.