Blinken'in Senato Tarafından Onaylanması ve Amerika Dış Siyasetinin Muğlak Geleceği
Amerika'da Joe Biden'in başkan olarak işbaşına gelmesi ile Amerika'nın yeni dış siyaset takımı belirlenmiş oldu. Bu takımın önemli isimlerinden biri muhakkak dış işleri bakan adayı Tony ismi ile de bilinen Anthony Blinken'dir. Amerika Senatosu bu çerçevede Salı günü 22 hayır oyuna karşı 78 evet oyla Blinken’i Amerika dışişleri bakanı olarak onayladılar.
Anthony Blinken, dış ilişkilerdeki kariyerinin başında birçok sorun ve zorlukla karşı karşıyadır. Ancak en önemli görevi, Biden'ın de temel misyonu olan eski ABD Başkanı Donald Trump'ın "Önce Amerika" sloganını tersine çevirme sözünü yerine getirmek gibi görünüyor. Önce Amerika sloganının dış siyaset arenasında uygulanması, ABD'nin uluslararası koalisyonlarını zayıflatmış ve onun küresel izolasyonunu hızlandırmıştır.
Bu bağlamda, Biden yönetimi, Trump hükümetinin siyasetlerine olarak, ABD dış politikasının çeşitli konularında yeni tutumlar sergilemek ve yeni adımlar atmak istiyor. Örneğin Biden, imzaladığı başkanlık talimatları ile Amerika’nın Paris İklim Anlaşması'na ve Dünya Sağlık Örgütü'ne dönmesine karar verdi.
Amerikalı siyaset uzman Jonathan Tepperman'e göre, Biden'in Paris iklim anlaşması da dahil olmak üzere öncelikli başkanlık talimatlarının çoğu, Amerikalının desteklediği önemli değişikliklerden bazılarıdır.
Biden hükümeti, Trump yönetiminin Uluslararası Ceza Mahkemesi yetkililerine yönelik uygulanan yaptırımları da gözden geçiriyor. Biden, Washington'un NATO'nun toplu savunma politikasına olan bağlılığını da vurgulamaya başladı. Trump döneminde ABD-Avrupa ilişkilerinde NATO'yu zayıflatma çabalarının yanı sıra, Transatlantik arasındaki anlaşmazlıklar ve ticari sorunlar nedeniyle büyüyen çatlak göz önüne alındığında, bu hususun kat kat önemli olduğu anlaşılıyor. Bu arada Biden yönetimi, ABD'nin iki uluslararası rakibi olan Rusya ve Çin ile şimdiden savaşı başlatmıştır.
Ancak bölgesel konularda, Biden hükümeti, en azından söylem niteliğindeki tutumlarında, Trump karşıtı görüşlere sahip olduğu gösteriyor.
Diğer hususların yanı sıra Biden, BERCAM nükleer anlaşmasına dönme sözü de vermiştir. Trump hükümeti döneminde Amerika BERCAM nükleer anlaşmasından ayrılırken, İran'a karşı aşağılanmış bir şekilde başarısız olan maksimum baskı kampanyası başlattı. Biden ise şimdi, Siyonist rejimin yoğun şekide karşı çıkmasına rağmen BERCAM nükleer anlaşması ile bağlantılı olarak bir an önce harekete geçmek zorundadır.
Yemen krizi bağlamında, Biden hükümeti, Yemen Ensarullah hareketinin boykot edilmesine ve terör listelerine alınmasına karşı çıkarken, konuyu bir aylığına askıya aldı.
Filistin meselesinde, beklendiği gibi, Trump'ın Yüzyılın Anlaşması bir kenara bırakılırken Biden yönetimi iki devletli plana geri dönme zaruretinden bahsediyor. Bu da Trump hükümetinin konuyla ilgili tutumunun açık bir şekilde tersine çevrilmesi anlamına geliyor.
Ancak ABD’nın dış ve askeri politikasıyla ilgili ortak konuların arasından en önemlisi, hali hazırda Afganistan ve Irak’ın her birinde 2 bin 500 kadar askeri gücünün varlığıdır. Trump'ın politikalarına ve ABD birliklerini Afganistan ve Irak'tan tamamen geri çekme çabalarına rağmen, Pentagon şimdi iki ülkede devam eden bir askeri varlığa duyulan ihtiyaç üzerine ABD egemenliğine ilişkin görüşünü yeniden gözden geçirmeye çalışıyor.
Yeni Amerika hükümetinin tutum ve perspektiflerinde görülen bu değişikliklere rağmen, sorun, Amerika’nın yurtdışında çeşitli finansal, ekonomik, operasyonel ve politik darboğazlar ve sorunlar ile karşı karşıya kalmasıdır. Aynı zamanda, Trump'ın eylemlerinin çoğu, başta Cumhuriyetçiler olmak üzere ABD yönetiminin bazı kesimleri tarafından desteklendi. Bu nedenle Biden yönetimi tarafından değiştirilmeleri engellerle ve muhalefetlerle karşılaşacağı da kesindir./