Amerika'nın, Çin'e Karşı En Büyük Tehdit Olması
Çin ve Amerika arasındaki sözlü gerilimlerin ardından bu kez de Çin Cumhurbaşkanı Xi Jing Ping yaptığı açıklamada Amerika'nın bu ülkenin güvenliğine karşı en büyük tehdit olduğunu belirtti.
Çin cumhurbaşkanı bu hususta yaptığı açıklamada, "Amerika ülkemizin gelişmesi ve güvenliği için en büyük tehdittir." dedi.
Xi Jing Ping sözlerine şunları da ekledi: "Günümüz dünyasının en büyük kaos kaynağı da Amerika'dır."
Çin cumhurbaşkanı Xi Jin Ping'in bu açıklamaları, Beyaz Saray'da daha yeni göreve başlayan Joe Biden hükümetinin Pekin'e karşı sözlü ve eylemdeki açıklamaları ve girişimlerinin sertleştiği sırada gerçekleşmektedir.
Başka bir ifade ile Joe Biden hükümetinin gelişi ile Washington'un Pekin'e karşı yaklaşımının değişeceği umudu ile ilgili tahminlere rağmen, son dönemde Biden hükümetinin Çin ile ilgili açıklamaları Biden'in de Donald Trump döneminde olduğu gibi Pekin'e karşı sindirici ve baskıcı politikalar izleyeceğinin sinyallerini yaktı.
Bu bağlamda, Cumartesi günü Amerika savunma bakanı Lloyd Austin bu ülkenin silahlı kuvvetlerine mesajında Çin'i Amerika savunma bakanlığının bir numaralı sorunu olarak adlandırıp Çin'e karşı böyle bir yaklaşımın ülkenin iç ve dış siyasetine uygun olacağını belirtti. Tabii bu gibi hasmane açıklamalar, Amerika savunma bakanlığı ile sınırlı değildir. Amerika dışişleri bakanlığı daha önce ve son bir ayda da yaptığı konuşmada Çin’i Amerika'nın karşılaştığı en büyük sorun olarak adlandırmıştı.
Hint altkıtasında ve Pasifik Okyanus'taki Amerika güçlerinin askeri komutanı Adam Philipe Davidson da son dönemde Amerika'nın Çin'e karşı caydırıcılığını arttırmasını istedi.
Davidson Salı günü sabah saatlerinde bir konferansta yaptığı konuşmada şöyle dedi: "Hint altkıtası ve Pasifik bölgesinde Amerika için en büyük tehdit, Çin karşısında sırdan caydırıcılığın bile azalmasıdır. Bu yadsınamaz bir gerçektir. "
Halihazırda ise Amerika hükümetinin, Beyaz Saray'da hangi partinin olup olmadığı fark etmeksizin, neden Çin ile gerilimleri arttırmak peşinde olduğu sorusu önemli bir hale gelmiştir. Acaba Amerika bu siyaseti izlemekte hangi hedefler peşindedir.
Burada kesin olan husus, Amerika ile Çin arasındaki gerilimlerin ekonomik, ticari, jeopolitik ve stratejik konular gibi geniş bir yelpazeliyi kapsamasıdır. Washington'un peş peşe Hong Kong ve Tayvan gibi ülkelerin iç işlerine müdahale etmesi sonucu Güney ve Doğu Çin denizinde toprak ve kara suları alanındaki ihtilaflar da artmıştır.
Bu yüzdendir ki Çin Cumhurbaşkanı böyle bir ortamda, Amerika'yı dünyamızda kaosun kaynağı olarak gösterip bu ülkeyi Çin'in gelişmesi ve güvenliği için en büyük tehdit olarak tanımlıyor.
Her halükarda Çin ve Amerika, Biden’in başkanlığı dönemindeki gerilimi, Çin’in 11. Yılda da sürekli ekonomi büyüme yaşamkla kendini dünyanın en büyük üretim kutbu olarak koruduğu bir dönemde devam ediyor.
Çin sanayi ve teknoloji bakanlığının raporuna göre bu ülkenin ekonomisi neredeyse dünya üretiminin yüzde 30'unu sağlamaktadır. Son beş yılda Çin'in ileri teknolojisi ile katma değerli ürünlerin ortalama büyüme oranı yüzde 10'un üzerine çıktı.
Başka bir ifade ile koronavirüs gibi ciddi soruna rağmen Çin, ekonomik büyümesini salgın öncesi oranlara döndürmeyi başardı ve dünyadaki tek büyük ekonomi olarak pozitif büyüme yaşadı./