Britanya Kraliyet Ailesinde Irkçılık
Batılı ülkelerin insan haklarına saygı duyması ve eşitliğe yaptığı vurguya rağmen pratikte bu ülkelerde siyasi ve toplumsal alanlarda birçok ırkçı siyaset söz konusudur. Bu doğrultuda Britanya kraliyet ailesi gelini Meghan Markle’n yeni ifşaatları ve kraliyet ailesini, “ırkçılık ve yalancılıkla” suçlaması dikkat edilmesi gereken bir durum ve bu bağlamda somut bir örnektir.
Ocak ayında kraliyet makamlarından istifa eden ve Amerika'ya taşınan Meghan ve Prens Harry, birkaç gün önce röportajlarında kraliyet ailesi siyasetleri ve ilişkileri hususunda ifşaatlarda bulundular. Meghan bu röportajda, çocuğu Archie'ye hamileyken Kraliyet ailesi üyelerinin, çocuğunun cildinin koyu olmasını dert ettiklerini ve bu yüzdenden de oğullarının prens lakabına sahip olmasını istemediklerini söyledi.
Tabii kraliyet ailesi gelini daha önce de kraliyet ailesinin hayata geçirdiği ayrımcılıklar ile ilgili konuşmuştu. Ancak Britanya'da ve özellikle kraliyet ailesinde ırkçılık meselesi de yeni bir konu değildir. Kraliyet ailesi, her daim ülkedeki büyük servet ve gücü elinde bulundurmuş ve kendine özel kurallar çerçevesinde hayatını sürdürmüştür.
Bu bağlamda prensler, sıkı evlilik kurallarına uymalı ve katı kurallara göre yaşamalıdır. Bazıları da kraliyetin sıkı kurallarını ayakları altına alarak isyan etmiştir. Nitekim Britanya dönem kralı 8'inci Edward, boşanmış bir Amerikan kadını ile evlenmesinden dolayı kraliyete bile göz yummak zorunda kalmıştır.
Tabii son on yıllarda Britanya kraliyet ailesi, modern hayatın başlaması ile artık eski düşünceleri ve gelenekleri bir kenara bıraktığını iddia etti. Ancak Meghan Markle'in Kraliçe İkinci Elizabeth'in torunu ile evlenmesi etrafındaki olaylar, bir kez daha Britanya kraliyet ailesi prenslerine yönelik eski geleneklerin hayata geçirildiğini açıkça gözler önüne serdi. Öyle ki bir yıl önce Meghan ve Prens Harry Amerika'ya yerleşince birçok medeni aktivist bunun Britanya kraliyet ailesinin ayrımcı ve baskıcı davranışlarından kaynaklandığını belirttiler. Hatta Avam Kamarasının eski sözcüsü John Bercow da o sırada şöyle dedi: "Bence Meghan Markle, anormal ve açık bir ırkçılığın kurbanı olmuş ve ayrımcılık, cinsiyet ayrımı ve kötü tavırlara maruz kalmıştır. "
Irkçılığın Britanya kraliyet yapısında kurumsallaşmasına ilaveten, ülke genelinde de açık bir şekilde görülmektedir. Bu bağlamda Britanya tarihinin ilk tesettürlü belediye başkanı olan Râkıya İsmail ırkçılık ve İslam düşmanlığı yüzünden İşçi Partisinden istifa etmek zorunda kaldı.
Britanya polisinin ayrımcı tavırları ile ilgili raporların yayınlanması özellikle de siyahiler ve dini azınlıklara karşı ayrımcı tavırlar da bunun göstergesidir. Resmi istatistiklere göre polis tarafından durdurulan ve fiziksel olarak aranan ve hakarete uğrayan siyahiler ve dini azınlıklara mensup olanların beyazların kaç katı olduğunu gösteriyor.
Samuel Etienne bu hususta şöyle yazıyor:" Britanya'daki ırkçılık, sistematik ve yapısaldır. Bu ırkçılığın "ötekilere" karşı kullanılan sözlerde ve amellerde görmek mümkün. Irkçılığı ayrıca açık bir şekilde eğitim, istihdam, sağlık ve azınlıkların daha çok Kovid 19'a yakalanması alanında görmek mümkün. "
Meghan Markle'in sözleri ve ifşaatları, bir kez daha Britanya kraliyet ailesinde kurumsallaşmış ırkçı ve ayrımcı düşünceleri gün yüzüne çıkardı. Meghan bu ifşaatında, Buckingham Saray'ındaki kraliyet ailesi mensuplarının birçoğunun Archie'nin cilt rengini kaygı ile karşıladıklarına ilaveten onun güvenliğini temin etmek için bile çalışmadıklarını belirtti. Britanya medyası ise kraliyet sarayında ve ailesinde olup bitenleri örtbas etmeye çalışsa da tüm kanıtlar ve belgeler, bu gerçeği en çıplak hali ile gözler önüne sermektedir./