Mayıs 04, 2021 08:07 Europe/Istanbul

G7 grubu oturumu üye ülkelerin üst düzey diplomatları ve AB dış siyaset sorumlu Josep Borrell’in katılımı ile insan hakları, Kovid 19 pandemi sonrası dünyada yaşanacak ekonomik durum ve küresel yeni tehditlere karşı mücadele yolları gündemi ile Londra’da düzenlendi. İklim değişikliği ve Çin ile ilişkiler ise oturumu diğer ana eksenlerini oluşturdu.

Son iki yılda G7 grubu ilk kez oturum düzenliyor. Bu oturumda G7 grubu çeşitli ve farklı endişelerle Londra’nın yolunu tuttular. Gerçi oturumun ana ekseni üye ülkelerin ekonomik şartlarının incelenmesi, Korona aşısına adil bir şekilde ulaşılabilmesi ve iklim değişikliği olarak açıklanmıştır. Fakat Rusya ve Çin konuları ise bazı üyelerin ana endişelerinden birini oluşturuyor.
AB ve Rusya arasında siyasi gerginliklerin yoğunlaşması, üye ülkelerin ele alacakları diğer konulardan biridir. Nitekim Britanya dışişleri bakanı Dominic Raab bu bağlamda yaptığı açıklamada şöyle dedi:
“Britanya G7 grubunu, Rusya tarafından yanlış bilgilerin yayınlamasına karşı hızlı tepki gösteren bir mekanizma konusunda  anlaşmaya çağırıyor.”
Batı ülkeleri Rusya ve Çin’in yanlış bilgiler yayarak batıda güvensizliğin oluşması için çalıştıklarını iddia ediyorlar; bu konu ise Rusya tarafından şiddetle tekzip ediliyor.
G7 oturumun bir diğer gündem maddesi ise Çin’dir. Amerika ve Çin ilişkilerinde yaşanan gerginlik halen devam ediyor. Üstelik Amerika’da yaşanan siyasi değişiklik ve Donald Trump’ın yerine seçimleri kazanan Joe Biden’in başkan olarak göreve gelmesine rağmen bu gerginlikler halen devam ediyor. 
Aslında Amerikalı yetkililer Çin ile mücadelede G7 grubunu da yanına almaya çalışıyor. Fakat son aylarda dünyanın Çin ile ilişkileri artmıştır, öyle ki Amerika ve Britanya yetkilileri son aylarda Çin ve Rusya arasında stratejik ilişkilerin artması konusuna uyarıda bulundular. Londra oturumunda Amerika ve Britanya kendi müttefiklerini Çin ile daha yoğun ve şiddetli olarak karşılaşmaya teşvik edecekler. 
Çin’in dünyada güçlenmesi Amerika yetkililerinin güvenlik ve ekonomi olmak üzere iki boyutta daha fazla endişe duymalarına sebep olmuştur. Ekonomi açısından Amerikalılar Çin’in daha fazla güç kazanarak dünya ekonomisinde Amerika’nın yerine birinci sırada yer almasında endişe ediyorlar. Güvenlik bakımından da Washington dünya polisi rolünün sarsılmasından daha çok endişeli görünüyor. Aslında Amerika on yıllardır dünyada kendine süper güç ve dünya polisi rolü biçmişken şimdi bu konularda yoğun şekilde tehlike hissediyor.
Amerika eski dışişleri bakanı ve tecrübeli politikacı Henry Kissinger bu konuda yaptığı açıklamada, “Amerika’nın ilk kez kendi tarihinde, uluslararası ilişkilerde mükemmel tarihsel beceriler olan ve Amerika ile ekonomi alanında karşılaştırılabilen potansiyel kabiliyetlere sahip olan bir ülke ile karşı karşıya kaldığını” belirtiyor. 
Her ne kadar Amerika, Avrupa’yı Çin’e karşı işbirliğine ikna etmeye çalışsa da Avrupalı yetkililerin tutumları, yeşil kıtanın işbirliğine dayalı bağımsız siyasetlere vurgu yaptığı görünüyor. Nitekim Çin ile büyük ticari anlaşmaları vardır.
Görünüşe göre Çin’e karşı kendini güçsüz hisseden Amerika her zamankinden daha çok siyasi ve ekonomi geleceği için endişe ediyor. Aslında ülkelerin Kovid 19 pandemisinin sona ermesi ile ekonomi, siyasi ve bloklaşmalarının şekillenmesi, Rusya ve Çin’in nüfuzunun güçlenmesi ile G7 üyelerinin ana endişesidir./
 

Etiketler