Cenevre'deki Libya barış görüşmelerinin fiyasko vermesi
Libya'da barışın sağlanması ve seçimlerin muhtelif grupların katılımıyla huzurlu bir ortamda düzenlenmesi için bir süredir devam eden çabalara rağmen, Cenevre'de Libya'daki seçimlerin yasal mekanizması üzerinde anlaşmaya varma gündemiyle düzenlenen görüşmelerden sonuç çıkmamasının ardından Libya'daki krizin süreceğine dair tehlike zilleri yeniden çalmaya başladı.
BM'nin Libya Koordinatörü Jan Kubis, Cenevre'deki Libya konulu siyasi görüşmelerin son bulduğuna işaretle, seçimlerin düzenlenmesi için yasal ilkeler ve mekanizmaların kurulması için anlaşma sağlanmadığını bildirdi. Kubis, Libyalı taraflardan, istişare ve görüşmelerine devam edip, birliğe yol açacak dengeli ve pratik siyasi çözüme varmak için çaba göstermelerini istedi.
Cenevre görüşmeleri, Libya'da barış süreci için yürütülen önemli toplantılardan biri sayılıyordu. Birçok taraf, Libyalı grupların 5 günlük Cenevre görüşmesinde nihai karar almalarını bekliyordu. Bu toplantıya katılan Libyalı grupların birbiriyle bu ülkede seçimlerin düzenlenişi konusunda mutabakata varmaları düşünülüyordu, ancak müzakere heyetleri arasında anlaşmazlıkların derinleşmesi üzerine, bu toplantıdan herhangi bir sonuç çıkmadı. Bu durum da, Libya'da barışın sağlanmasını bekleyen birçok çevre ve insanı endişelendirdi.
Libya krizinin çözümü için uluslararası çabalar devam ederken yabancı güçlerin bu ülkedeki varlığının sürmesi, ülkede istikrarın sağlanması önünde en esas sorun sayılıyor. Libya yetkilileri defalarca yabancı güçlerin bu ülkeden çekilmesine vurgu yaparak, onlardan bu ülke topraklarından ayrılmasını istemişler, ancak Türkiye dahil bazı ülkeler hala buradaki askerlerini korumakta.
Aslında Libya siyaset arenasında aktif olan ülkeler, bu ülkeyi terk etmek niyetinde değil.
9 yıllık iç savaşta Katar, Türkiye ve bazı Avrupalı ülkeler, Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni desteklerken, Mısır, Rusya, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeler de General Halife Hafter'i desteklediler.
Bu güçlerin Libya'daki varlığı, krizin sürmesine yol açmıştır. BM'nin tahminlerine göre, yaklaşık 20 bin yabancı asker ve kiralık unsur Libya'da bulunmakta, ayrıca eski Trablus yönetimi ile yapılan anlaşma çerçevesinde yüzlerce Türk askeri de Libya'da bulunmakta.
Bu güçlerin varlığı, Libya'da krizin derinleşmesine yol açmıştır. Bu güçlerin Libya'nın güney bölgeleri dahil bazı noktalarında bulunan silahlı gruplara doğrudan ve dolaylı destekleri, bu ülkede tam barışın sağlanmasına engel olmuştur.
Aslında petrol zengini olan Libya'nın serveti, stratejik konumu ve Akdeniz'e erişimi ve Avrupa sınırlarına yakınlığı yüzünden müdahaleci ülkeler, bu ülkenin siyaset arenasına dahil olarak, Libya'da güçlü merkezi yönetimin kurulmasına engel olmaktalar.
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih bu bağlamda yaptığı açıklamada, Libya'daki çok bölünmüşlük ve anlaşmazlıklara işaretle tüm yabancı güçlerin bu ülkeden çekilmesi ve milis grupların ortadan kalkması gerektiğini söyledi.
Libya'da 28 Aralık seçimleri, hayati öneme sahip olup, bir nevi bu ülkedeki siyasi grupların yakınlaşmasını gösteriyor, Ülkede tek bir hükümet kurulur ve siyasi ve ekonomik krize son verilirse, barışın sağlanması noktasında önemli bir adım atılmış olur. Ancak bunun pek kolay olmadığı düşünülüyor.
Siyaset uzmanlarından Rafik Huri bu bağlamda şöyle diyor: Libya'da geçiş hükümeti önünde olan hazırlanmış bir yol haritasından söz etmek oldukça zor gözüküyor, çünkü bu hükümetin zor ve çok görev ve sorumlulukları olacaktır.
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Abdulhemid ed Debine de, tüm partilerden ulusal menfaat ve çıkara öncelik verip, seçimlerin zamanında düzenlenmesi için bir formül üzerinde anlaşmalarını istedi. Libya'daki muhtelif gruplar da krizin son bulmasını istiyor.
Perde arkasındaki oyuncular, kriz içinde olan bir Libya'dan kendi çıkarları doğrultusunda yararlandığı ve çatışma tarafları arasında bir mutabakat sağlanmadığı sürece ülkede barışın sağlanması pek mümkün gözükmüyor