11 Eylül Olaylarının 20'inci Yıldönümü Dolayısı ile Biden'ın Mesajı
Amerika başkanı Joe Biden 11 Eylül Saldırı ile ilgili yayımladığı mesajında Amerika'da ulusal birlik ve birlikteliğe vurgu yaptı. Biden ulusal birliği 11 Eylül olayının heterojen Amerika toplumu için en büyük ders olduğunu belirtti ve birliğin herkesin aynı şeye inanması anlamına gelmeyeceğini ancak bir ulus olarak herkesin bir birine saygı duyması ve bir birine inanması anlamına geldiğini belirtti.
Beyaz Saray bu görüntülü mesajı 11 Eylül yıldönümü dolayısı ile yayımladı. 11 Eylül saldırısının 20'inci yıldönümü Amerika'nın hala bu olayların sonuçları ile kapıştığı bir sırada düzenlenmektedir. Aslında 11 Eylül olayı uluslararası ilişkiler anlamında da yeni bir safhanın açılmasına yol açtı. Aynı zamanda bu olay Amerika dış siyaseti alanında da bir dönüm noktasına dönüştü. Amerika dönem başkanı G.W.Bush ise 11 Eylül saldırılarından hemen sonra küresel terörizm ile mücadele bahanesi ile agresif bir tavır takındı ve Afganistan ile Irak'a saldırdı. Bu sözde terörizm ile mücadele savaşında Irak, Afganistan, Suriye, Libya ve Yemen'de toplam 1 milyonu aşkın insan hayatlarını kaybetti.
Uluslararası meseleler uzmanı ve tarihçi Charles Strozier bu hususta şöyle diyor:" 11 Eylül saldırıları, Amerika'da büyük bir varoluşsal kriz yarattı. Bunun ardından Washington yaralı bir hayvan gibi tepki gösterdi ve terörizme karşı bataklığı anımsatan bir savaş başlattı ve sonunda da bir süpergüç olarak düşüş ve çöküş sürecini hızlandırdı. "
Aynı zamanda 11 Eylül olayının 20'inci yıldönümü ilgi çekici bir şekilde Amerika ve NATO'nun Afganistan'dan çıkışına denk geldi. Amerika 20 yıllık işgal ve savaşın ardından El Kaide ve Taliban'ı yenme hevesi ile girdiği Afganistan'da büyük bir askeri ve siyasi skandala zemin hazırlayarak bu ülkeden kaçtı. Amerika'nın askeri olarak çekilmesi ve bu olayın hemen ardından Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesi Amerika'da ve dünyada Biden hükümetine karşı büyük eleştirilere yol açtı.
Bu hususta dikkat çekici bir başka husus, 11 Eylül olayının İslamofobi ve Müslümanlara karşı şiddetin artmasındaki rolü idi. İncelemeler ve araştırmalar ise son 20 yılda ve 11 Eylül olaylarının ardından bu ülkede İslamofobi'nin arttığını gösteriyor. PİO Enstitüsünün yeni anketleri de Amerikalıların yüzde 82'sinin Müslümanların ayrımcılığa maruz kaldığını söylediklerini gösteriyor. Amerika'da yaşayan birçok Müslüman yapmadıkları suçlardan dolayı ve desteklemedikleri suçlardan ötürü bile mahkum edildiklerini düşünüyorlar. Açıkça aşırı sağcı tutumlar sergileyen Amerika eski başkanı Donald Trump döneminde başta olmak üzere bu süreçteki farklı yıllarda Müslümanlara karşı saldırılar ve İslamofobi olayları hep artmıştır.
Trump terörizm ile mücadele bahanesi ile Müslümanları doğrudan hedef almıştı. Özellikle de Trump'ın 6 İslami ülkenin vatandaşlarının Amerika'ya girmesini yasaklaması ve Müslümanları terörist olarak adlandırması onun bu tek yanlı yaklaşımını açıkça gözler önüne serdi. Böylece Amerika hükümetinin bizzat kendisinin Müslümanlara karşı şiddetin ve kötümserliğin artmasında rolü olduğunu söylemek mümkün. Böylece Biden'in 11 Eylül dolayısı ile yayımladığı görüntülü mesajı ve ulusal birliğe vurgu yapması özellikle de Amerika'daki Müslüman toplum göz önünde bulundurulduğunda çok düşündürücü ve şüphe uyandırıcıdır.
11 Eylül konusunda göze çarpan bir başka önemli mesele de G.W.Bush'tan Trump hükümetine kadar Amerikan hükümetlerinin Suudi Arabistan'ın bu saldırılardaki rolünü örtbas etmeye çalışmalarıdır. Bunun nedeni ise Amerika'nın Suudi Rejimi ile sahip olduğu ekonomik ve stratejik ilişkiler olarak görülmektedir. Gerçi Biden hükümeti Suudi rejimine karşı kaba ve sert bir jest yapsa da sonuçta Amerika'nın Riyad'a karşı stratejik çıkarlar çerçevesinde tavır göstereceği kesindir. Buna rağmen 11 Eylül saldırılarında hayatlarını kaybedenlerin ailelerinin bu saldırılardaki Suudi makamlarının rolleri hususundaki gerçeklerin araştırılması bağlamındaki baskıları, Biden'ı bu saldırılar ile ilgili dosyaların tekrar gözden geçirilme talimatını vermesine neden olmuştur.