Ukrayna Hususunda Çin'in Amerika Karşısında Rusya'nın Yanında Olması

Çin dışişleri bakanı Wang Yi Amerika dışişleri bakanı Anthony Blinken ile yaptığı telefon görüşmesinde Rusya'nın Ukrayna durumu ile ilgili kaygılarının Beyaz Saray tarafından giderilmesini istedi.

Amerika Birleşik Devletler ile Rusya arasında Ukrayna krizi nedeniyle yaşanan gerilim son haftalarda ciddi şekilde tırmanmıştır. 

 Doğu Avrupa ve Baltık devletlerinin NATO'ya katılmasıyla birlikte örgüt Rusya'ya daha da yakınlaştı ve şimdi de Rusya'ya sınır sınıra komşu olan Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO'ya üyelik talep etmesiyle birlikte Rusya kendini tamamen NATO kuşatması altında buluyor. Bu nedenle Rusya, ABD ve NATO'dan Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından NATO'ya katılan ülkelerde asker veya silah konuşlandırmamalarını isterken, Ukrayna ve Gürcistan'ın NATO üyeliği başvurusunun reddedilmesini istiyor. ABD ve NATO ise  Rusya'nın talebini reddederek, Moskova ile yaşanan krizin kapsamını genişletiyor ve savaştan bile söz ediyor. 

Rus meseleleri siyasi analist Andranik Megranian  bu gerilim tırmanışı hususunda şöyle bir değerlendirmede bulunmaktadır: " Rusya, Ukrayna ile savaş senaryosunu takip etmek istemiyor ancak Batı ve özellikle ABD kaba kuvvet kullanmak isterse, Moskova için durum değişecek ve karşı koyacaktır. "

Bu bağlamda Çin'in Batı baskısı karşısında Rusya'ya verdiği destek önemlidir. Çünkü Rusya Ukrayna meselesini kırmızı çizgisi olarak görürken, Çin de Tayvan meselesini ve ABD'nin Güney Çin Denizi'ndeki askeri varlığını kırmızı çizgisi olarak görüyor.

Bu nedenle,Amerika öncülüğündeki Batılı zorbaların askeri baskısı ile karşı karşıya kalan iki Doğu müttefiki Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti, buna karşı koymak için pozisyonlarını daha da güçlendiriyor ve koordineli bir şekilde hareket etmek istediklerini açıkça ortaya koymaya çalışıyorlar.

 Uluslararası ilişkiler konusunda Amerikalı bir uzman olan Patrick Joseph Biokanan, Washington ve müttefiklerini Avrupa ve Asya'da Rusya ve Çin'in kırmızı çizgileri yani Ukrayna ve Tayvan'daki Amerikan ve NATO  mevzilerinin güçlendirilmesi ve bu kırmızı çizgileri görmezden gelmeleri konusunda uyarmıştır. 

Her halükarda Amerika Birleşik Devletler, stratejik bir muğlaklık politikası izleyerek Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti ile olan gerilimleri sınırlı ve kontrollü bir düzeyde sürdürmeye çalışmakta ve Rusya karşıtı suçlamalarda ve ithamlarda bulunarak dünya medyasını ve uluslararası kamuoyunu Rusya'ya karşı kışkırtmaya çalışmaktadır.

Bu bağlama Amerika Birleşik Devletleri Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmeye hazırlandığını iddia ederek Moskova'yı uluslararası arenada iyice baskı altında tutmaya çalışıyor. ABD, Rusya üzerindeki askeri ve siyasi baskısını haklı çıkarmak için Moskova karşıtı kışkırtmalarını hızlandırmış ve yoğunlaştırmıştır. Dolayısıyla, Pekin'in ABD-Rusya gerilimine dahil olduğu işareti olarak da görülen Çin'in Rusya'ya desteği, Pekin ve Moskova'nın Batı baskısı karşısında tutumlarını koordine etme gereğini gördüğünü ve bunun da iki ülke arasındaki stratejik ittifakı güçlendirebileceğini gösteriyor. Aslında Çin ve Rusya İkinci Dünya Savaşının ardından gerek siyasi yapıları gerekse siyasi stratejileri açısından hep Amerika'ya karşı bir tutum sergilemiş ve çoğu zaman da bu doğrultuda ortak bir yaklaşım ve tavır içerisinde olmuştur. Sonuçta Doğu-Batı bloğunun hala bariz bir şekilde devam ettiği, savaş çıkması halinde sadece Rusya ve Ukrayna'nın bu işin içinde olmayacağı diğer ülkelerin de bu savaşa bir şekilde katılabileceği öngörülmektedir.