Avrupa'da Rusya'nın petrol yaptırımlarına karşı yükselen itiraz dalgaları
(last modified Fri, 06 May 2022 17:56:30 GMT )
Mayıs 06, 2022 20:56 Europe/Istanbul
  • Avrupa'da Rusya'nın petrol yaptırımlarına karşı yükselen itiraz dalgaları

Avrupa Birliği'nin Altıncı Yaptırım Paketi kapsamında bir Rus petrol ambargosu tehdidine rağmen, konu Avrupa'da muhalefet ve ABD yetkililerinin uyarılarıyla karşılandı.

Slovakya ekonomi bakanı Richard Sulik çarşamba günü Rus petrolüne yönelik yaptırımlar konusunda uyarıda bulunarak," Rusya'dan petrol ithalatının yasaklanması Avrupa ekonomisini mahvedecek ve Slovakya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Ukrayna'yı etkileyecek" dedi.

Avrupa'nın olumsuz tutumunu eleştiren Macaristan dışişleri bakanı Peter Siarto, ülkesinin Rusya'dan enerji tedariki (petrol ve gaz) konusundaki duruşu nedeniyle AB liderleri tarafından haksız yere hedef alındığını söyledi. Avrupa'nın Macaristan'ın petrol ve gaz için Rusya'ya bağımlılığı konusunda yaptığı eleştirilere yanıt olarak, "Bu konuya sadece ve sadece Macaristan'ın ulusal çıkarları açısından bakıyoruz. Doğu ve Batı'nın ne düşündüğü bizi ilgilendirmiyor. Enerji arzının gerçek güvenliği bizim için önemli çünkü şu anda Macaristan ekonomisi Rusya'dan petrol ithalatı olmadan ilerlemiyor ve Rus enerji kaynaklarına olan bağımlılığımızı kesmemiz imkansız." dedi.

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen de Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nin Rus petrolüne yaptırım uygulama hamlesinin ham petrol fiyatlarını artırabileceğini söyledi. Onun dediğine göre Rusya'nın petrolü, fiyatları etkilemeden nasıl yaptırıma tabi tutulacağı üzerinde düşünülmesi gerekiyor. Yellen, Rusya'nın petrol ve gaz satışından elde ettiği gelirlerin azaltılması için çaba gösterileceğini ve piyasalara petrol arzının artırılması gerektiğini vurguladı.

Anlaşılan Avrupa kıtasındaki ülkeleri arasında Rusya'nın petrol ambargosu ve sonuçları konusunda teorik bir anlaşma yoktur. Aslında Rus petrolüne bağımlı olan bu ülkelerin vazgeçip alternatif petrol kaynaklarının peşine düşmeleri kolay olmayacak ve özellikle kısa ve hatta orta vadede ekonomilerine büyük zararlar verecek. Bu, Rus petrol ambargosunun Avrupa ekonomisini mahvedeceğini belirten Slovakya ekonomi bakanının sarf ettiği sözlerle anlaşılıyor.

Buna karşılık, ABD'ye yakın Avrupalı ​​müttefikler, başta İngiltere, Polonya ve Baltık ülkeleri olmak üzere Rus petrolüne yönelik yaptırımlarda ısrar ediyor. Bu bağlamda, İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, Rusya'dan petrol ve gaz dahil olmak üzere enerji ithalatına son verilmesi çağrısında bulundu. Truss, Rusya karşıtı açıklamalarda, "Ukrayna'daki savaş bizim ve herkesin savaşıdır .Ukrayna'yı desteklemek için yeni Marshall Planı üzerinde müttefiklerimizle birlikte çalışmakta kararlıyız." dedi.

 

Konuyla ilgili açıklama yapan İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, “Putin yönetimiyle iş yapmak ahlaki olarak sona ererken, buna devam etmek Ukrayna genelinde acıya sebep olan savaş makinesinin finanse edilmesine de yardımcı oluyor. Rusya’nın İngiltere’nin hizmetleri ile ilişkisinin kesilmesi, Kremlin üzerinde daha fazla baskıya neden olacak ve bu da Putin’in Ukrayna’da başarısız olmasını sağlayacak” dedi.

Böylece  Avrupa, ekonomik olarak gelişmek ve büyümek ve bu ülkelere ciddi zararlar vermemek için ekonomik çıkarlarını seçme ve Rusya'dan petrol ve gaz ithal etmeye devam etme veya Batı'nın makro-jeopolitik hedefleri doğrultusunda ABD ile iş birliği yapmak, yani mevcut düzeni değiştirmek isteyen uluslararası güçlerin, özellikle Rusya'nın ve ardından Çin'in karşısına çıkmak gibi bir yol ayrımında bulunuyor.

Almanya Maliye Bakanı Christine Lindner şöyle diyor: "Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş yeni bir dünya düzenine yol açacaktır." Bu ifade, şu anda Ukrayna'yı desteklemekten yana olan ve Rus yaptırımlarının saflarına katılan çoğu Avrupa ülkesinin uygulamada ikinci seçeneği tercih ettiğini açıkça göstermektedir. Ancak Slovakya ve Macaristan gibi ülkelerden Rusya'nın petrol yaptırımlarına ilişkin AB kararlarına muhalefet, bu cephe içinde bir uzlaşma olmadığını ve bazı Avrupa ülkelerinin daha büyük ABD çıkarları ve hedefleri için ulusal çıkarlarını feda etmeye isteksiz olduğunu gösteriyor.