Liz Truss'ın istifası; İngiltere Başbakanılığının en kısa görev süresi
Yeni İngiltere Başbakanı Liz Truss, 20 Ekim Perşembe günü istifa etmesi için artan baskının ardından istifa ettiğini açıkladı. Truss aslında bu ülkenin Boris Johnson'dan sonra geçen bir yıl içinde istifa eden ikinci başbakanı oldu.
Perşembe günü Truss, Başbakanlık önünde kararını açıkladı ve böylece bir İngiliz Başbakanının en kısa ömürlüsü olarak tarihe geçti. Truss, ülkenin büyük ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldığı bir dönemde hükümetin başına geçtiğini ifade etti. İktisadi işlerde reform gündemi ile hükümetin sorumluluğunu kabul ettiğini iddia etti, ancak şimdi bu görevi yerine getiremeyeceği sonucuna varmıştır. Truss, bu sorunları İngiliz Kralı III. Charles ile görüştüğünü ve kendisine istifasını sunduğunu açıklayarak, Muhafazakar Parti'nin yeni lideri ve bir sonraki başbakanın belirleneceği seçimin "tamamlanarak önümüzdeki haftaya kadar yapılacağını" duyurdu. Truss, yeni başbakanın seçilmesine dek görevini sürdüreceğini söyledi.
Kabinesinin iki bakanı, yani içişleri ve maliye bakanlarının zorunlu istifasının yanı sıra Muhafazakar Parti içinde ve İngiltere Parlamentosu'nda İşçi Partisi'nden artan baskı göz önüne alındığında, Liz Truss'ın istifasının açıklanması beklenmedik değildi. Anlaşılan Truss, özellikle Rusya'ya yönelik dış politika alanında iddialı ekonomik planların ve sert tutumların kurbanı oldu. Ayrıca Amerika, İngiltere'nin stratejik müttefiki olarak, Truss yönetiminin ekonomik planlarını açıkça eleştirmiş ve bu bağlamda Başkan Joe Biden, bu planların Amerikan ekonomisine ve dünya ekonomisine zararlı olduğunu açıkça söylemiştir.
Truss, İngiliz halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye ve bu ülkedeki ekonomik ve sosyal koşulları iyileştirecek politikalar benimsemeye söz vermişti, ancak pratikte başarılı olamadı, politikaları bu ülkedeki ekonomik sorunları ağırlaştırdı. İngiliz ekonomisinin olumsuz büyümesinin devam etmesi, siyasi huzursuzluklar ve mali ve sosyal sorunların ağırlaşması, Truss'ın performansıyla bu ülke halkının memnuniyetsizlik düzeyinin artmasına neden oldu ve birçok kişi onun istifasını istedi.
Görev süresinin başlangıcında, Truss, kabinesinin sözde ekonomik beyni olan Maliye Bakanı Kwasi Kwarteng tarafından sunulan planla İngiltere'nin ekonomik refahına doğru hızla ilerlemeyi amaçladı. Ancak bu ekonomik planın uygulanması tam bir mali ve parasal felaketti. 23 Eylül'de Kwasi Kwarteng, hükümetin son 50 yılın en büyük vergi indirim paketi olarak adlandırılan ekonomik planını sundu. Bu programda milyarderlerin vergilerinin %45'ini kaldırdı ve ülke ekonomisini serbest piyasa kriterlerine göre geliştirmek istedi. Ama bu plan sonucunda Poundun değeri düştü ve ülkenin borcu arttı. İngiliz merkez bankası, milyonlarca İngiliz hanesinin ipotek taksitleriyle doğrudan ilişkili olan bankalararası faiz oranını enflasyon endeksinde bir sıçramadan korkarak artıracağını da açıkladı. Bu, Kwarteng'in 14 Ekim'de zorla istifa etmesine ve görevden alınmasına yol açtı. Bu konu, Truss'ın muhafazakar iktidar partisinin yıllık toplantısında konuşmadan önce hükümetinin programının en tartışmalı bölümünden çekilmesine ve hükümeti eleştirenleri duyduğunu tweetlemesine neden oldu. Analistler, İngiliz maliye bakanının görevden alınmasını Muhafazakar Truss hükümetinin ölümünün açık bir işareti olarak gördüler, çünkü geleneksel olarak maliye bakanı, başbakandan sonra İngiliz hükümetinin en yüksek ve en önemli yetkilisi olarak kabul ediliyor.
Bir sonraki adımda, İngiltere İçişleri Bakanı Suella Braverman, hükümet yasalarının ihlali nedeniyle 19 Ekim'de istifaya zorlandı. Bu istifa, Truss'a bir başka darbe oldu ve hükümetinin performansına yönelik eleştirilerde keskin bir artışa yol açtı. Böylece büyük iddialarla bu görevi üstlenen ancak uygulamada olumsuz bir karne bırakan başbakanın dosyası kapanmış oldu.