Rusya'dan Neo Nazism kararına karşı Batı muhalefetine eleştiri
BM Genel Kurulu üçüncü komitesi, Rusya'nın " Nazism'i destekleme ile mücadele" ile ilgili taslağını 106 oyla onayladı. 15 ülke ise oy kullanmaktan sakındı ve çoğunluğu Batılı ülkelerden olan 51 ülke de bu taslağa karşı çıktı.
Rusya dışişleri bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova, Batılıların bu karara karşı çıkmasına tepki olarak Rusya'nın önerdiği ve kararlaştırılan bu fikrin hususunda şüphe uyandırmanın ahlaksızlık olduğunu vurguladı.
Rusya dışişleri bakanlığında çalışan insani işbirlikleri dairesi başkan yardımcısı bu karar ile ilgili olarak Batılı ülkelerin karar taslağı hususunda oylama yapmadan önce Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik özel operasyonunun kınanmasına dair bir fıkranın eklenmesini istediklerini ancak Rusya'nın bu karşı olduğunu belirtti.
Rusya, başta Ukrayna olmak üzere Avrupa'daki neo-Nazi akımları ve hareketleriyle yüzleşme ihtiyacını defalarca vurguladı ve Batı yanlısı Kiev hükümetini Azak Alayı gibi neo-Nazi milis gruplarını desteklemekle suçladı. Rus devlet medyası, bu alayın üyelerinin neo-Nazi ilke ve inançlarıyla ilişkisini gösteren Nazi sembollerinin ve belgelerinin kullanıldığını defalarca ispatlanmıştır. Başlangıçta Azak Taburu olarak adlandırılan Ukrayna Ulusal Muhafızları taburlarından biri, 2014'ten beri Rus destekli ayrılıkçılara karşı savaşta ülkenin ordusunu güçlendirmek için Ukrayna gönüllü tugaylarından biri olarak savaşıyor. Aşırı sağcı güçler ve üyeleri tarafından ise insanlık dışı eylemlerin gerçekleştirildiği bilinmektedir. İşkence ve savaş suçları işleme gibi eylemleri de ortadadır. Bu hususta ise çok eleştiri geldi.Ukrayna'daki savaş sırasında Azak Alayı'na bağlı güçler, Ukrayna vatandaşlarının bölgeyi terk etmesinin engellenmesinde önemli bir rol oynadı. Rus ordusu tarafından kuşatılan Mariupol limanında yaşananlar bunun bariz örneğidir. Bu milis güçleri, Rus ordusunun saldırılarına karşı sivilleri canlı kalkan olarak kullanmaya çalıştı ve bu şehirden kaçmaya çalışan sivillerin üzerine ateş açtı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin daha önce, Almanya, İngiltere ve Ukrayna gibi bazı Avrupa ülkelerinde büyümekte olan aşırılıkçılık ve neo-Nazizm ile etkin bir şekilde mücadele etmek için uluslararası toplumun birliğine duyulan ihtiyacı vurgulamıştı. Temel fikri özelliği aşırı milliyetçilik olan ve faaliyetlerinin temel özelliği ırkçılık ve göçmenlere yönelik şiddet olan neo-Nazi akım ve hareketlerinin ortaya çıkması ve yayılması, Putin açısından da önemli güvenlik tehditlerinden biridir.
Şimdi, Moskova'nın bakış açısına göre Batı yönelimli Ukrayna hükümetinin mevcut tezahürü olan neo-Nazizm ile mücadele için önerdiği karara Batılı ülkelerin muhalefeti bir kez daha Rusya'ya karşı düşmanlığı gözler önüne serdi. Avrupalılar ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Neo-Nazizm ve aşırı sağ akımlara karşı sözde muhalefeti ancak Batı toplumlarında iktidardaki hükümetlere karşı harekete geçene kadar geçerlidir. Ancak neo-Nazi milis gruplarını her zaman destekleyen Ukrayna'ya gelince her şey gözardı edilmek istenmektedir. Sonuçta Batı'nın her hangi başka bir konuda olduğu gibi hatta en temel insani meselelerde bile çifte standartlı davrandığı kendi çıkarlarına gelince her şeyin mübah olduğu başkalarının çıkarlarına gelince durumların sakıncalı hale geldiği şekilde hareket ettiği görülmektedir. Emperyalizm ve Batı'nın gözünde hiçbir şey olmazsa olmaz durumda değildir ve gerektiğinde ayaklar altına alınabilir. Kurulan oyun içerisinde bu durum süregelmiş ve rakipler ve hasımlara karşı kullanılmıştır.