Brezilya'da yeni Cumhurbaşkanının işe başlaması ve karşısındaki sorunlar
(last modified Mon, 02 Jan 2023 14:47:19 GMT )
Ocak 02, 2023 16:47 Europe/Istanbul
  • Brezilya'da yeni Cumhurbaşkanının işe başlaması ve karşısındaki sorunlar

Brezilya'da siyasi rekabet ve gerilimlerin üzerinden uzun bir süre geçmesi ardından Solcu Cumhurbaşkanı Luiz İnacio Lula da Silva'nın işe başlamasıyla Brezilya’da Bolsonaro dönemi resmen sona erdi ve yeni bir dönem başladı.

2023’ün ilk günlerinde gözler Brezilya’ya çevrilmişti. 
Brezilya’da aşırı sağcı Jair Bolsonaro’yu  mağlup eden Luiz İnacio Lula da Silva, bir kez daha Brezilya’yı yönetmek için yemin etti ve görkemli kutlamalar eşliğinde görevine başladı. On binlerce kişi, Brezilya’nın başkenti Brazilya’daki Bakanlıklar Meydanı’ndaki törene akın etti. 
Göreve geldiği günden itibaren “intikam duygusuyla hareket etmeyeceğinin” altını çizen da Silva, Bolsonaro’nun koronavirüs salgını döneminde yaptığı yanlışlıkları anlatarak, Bolsonaro’nun bir soykırım işlediğini, bu konunun bir soruşturma konusu da olacağını söyledi ve, “Ülkeyi kişisel ve ideolojik hesaplarına boyun eğdirmeye çalışanlara karşı herhangi bir intikam beslemiyoruz. Ancak hata yapanlar cezalarını çekecekler.” dedi. 
Brezilya'da cumhurbaşkanlığı seçimi, bu ülkede son yıllardaki en kutuplaşmış ve önemli seçimlerden biriydi. Eskiden işçi sendikalarının solcu lideri olan "Lula da Silva" şimdi iki aşamalı cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanınca üçüncü kez başkanlık sarayına girdi.  Da Silva, 2003'ten 2010'a kadar iki dönem üst üste Brezilya cumhurbaşkanıydı. İktidardayken çok popülerdi çünkü o zamanki hükümetin eylemleri Brezilya'ya ekonomik refah getirdi. Bu önlemler, Brezilya halkının %80'inden fazlasının onun hizmetlerinden memnun kalmasını sağladı. Ancak başkanlıktan ayrıldıktan sonraki yıllarda ülke ekonomisi gerilemeye başladı.
Onun halefi Michel Temer'e gensoru açıldı ve birçok arkadaşı tutuklandı. Lula ise mali yolsuzluk suçlamasıyla 19 ay hapis yattı, ancak hapis cezası iptal edildi ve yeniden cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi için siyasi hakları kendisine iade edildi. İki aşamalı seçimde 60 milyon 341 bin 198 oyla Bolsonaro'yu yenerek üçüncü kez Brezilya'nın cumhubaşkanı oldu.
Zaferden sonraki ilk konuşmasında Brezilya'yı uluslararası çevrelere geri getirme sözü vererek, "Sürekli savaş halinde olan parçalanmış bir toplumda yaşamak kimsenin çıkarına değil." diyen Da Silve, Zaferini demokrasinin zaferi olarak nitelendirdi ve şöyle dedi: "Brezilya'nın barışa, birliğe ve beraberliğe ihtiyacı var ve silahları bırakmanın zamanı geldi."
Şimdi, Da Silve ülke içinde ve dışında birçok zorlukla karşı karşıya kalırken resmi olarak cumhurbaşkanlığı görevini üstleniyor. Covid-19 salgını ve son yıllarda bu ülkede ekonomik sorunları, yoksulluğu ve enflasyonu ağırlaştırdı. Öte yandan bu ülkenin eski cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro'nun politikaları çevre, ilaç ve medikal sektörlerindeki sorunları ağırlaştırdı.  Şimdi Brezilya halkı, yeni cumhurbaşkandan daha iyi yaşam koşulları için çalışmasını bekliyor.
Aslında "Lula da Silva"nın siyasi ve toplumsal ayrışmayı ulusal birliğe dönüştürmesi ve ülkedeki yaygın yoksulluk ve açlığa karşı mücadele etmesi bekleniyor.  Bu bağlamda Brezilya'nın yeni cumhurbaşkan Yardımcısı Geraldo Alkamin Da Silva hükümetinin ağır bir yük taşıyacağını söyledi.
 Da Silva, Brezilya'nın ekonomik ilişkilerini genişletme, çevresel tahribatı durdurma ve ülkedeki enflasyonu kontrol etme sözü verdi. Cumhurbaşkanlığı döneminde Brezilya'nın dış politikasını değiştireceğini planladığını da açıklayan Da Silva'nın zaferi birçok Latin Amerika ülkesi için sevindirici bir haber oldu.
Brezilya'nın yeni cumhurbaşkanı, başta Venezuela gibi sol görüşlü ülkeler olmak üzere çeşitli ülkelerle ilişkileri yeniden kurma sözü verdi. Arjantin, Meksika, Bolivya, Şili, Peru ve Kolombiya'nın da aralarında bulunduğu birçok Güney Amerika ülkesinde son aylarda solcu hükümetlerin iktidara geldiği ve bu ülkeler arasındaki birliğin Da Silva hükümetinde pekişeceğinin ortada olduğu belirtilmelidir. 
Öte yandan Brezilya'nın Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerle ilişkilerinin de güçlenmesi bekleniyor. Bu konu, Washington'un Ukrayna'daki savaşa müdahil olduğu ve bunun yol açtığı ağır krizlerden etkilendiği bir ortamda, ABD'nin solcuların Latin Amerika bölgesine dönüşünden daha fazla endişe duymasına neden olmuştur./