Şeyh Nemr'in idamının üzerinden yedi yıl geçti
Suudi Arabistan'ın önde gelen din adamlarından Şeyh Nemr Bakır el-Nemr'in Suudi hükümeti tarafından idam edilmesinin üzerinden yedi yıl geçti ancak bu hükümetin muhaliflerine yönelik şiddetini sürdürüyor.
Şeyh Nemr, Suudi Arabistan'ın doğusundaki Katif bölgesinin önde gelen bir din adamıydı ve bu bölge halkının barışçıl gösterilerini destekleyerek Şiilere karşı ayrımcılığa son verilmesi ve Suudi siyasi sisteminde reformlar yapılması çağrısında bulundu. Suudi hükümeti, Şeyh Nemr'in halk gösterilerini destekleme eylemine kızdı ve 8 Temmuz 2012'de onu şiddet dolu eylemlerle vahşi bir şekilde tutukladı. Tutuklanmasından bir yıl sonra Suudi hükümeti ailesine haber vermeden onu yargıladı ve Şeyh Nimir, 46 kişiyle birlikte idam cezasına çarptırıldı. 2 Ocak 2016'da Şeyh Nimir, diğer 46 kişiyle birlikte ulusal güvenliğe karşı hareket etme suçlamasıyla idam edildi ve Suudi yetkililer cenazesini ailesine teslim etmeyi bile reddetti.Şeyh el-Nimr'in idam edilmesi, Suudi Arabistan'ın siyasi sisteminin çok sert olduğunun işaretlerinden biridir. Bu önde gelen Şii din adamı, Suudi Arabistan'ın yönetim sistemine karşı herhangi bir silahlı eylemde bulunmamakla kalmayıp, sadece halkın barışçıl gösterilerini destekledi. Seyyid Hasan Nasrallah'a göre, "Şeyh Nemr'in sorunu adalet için haykırmasıydı. Çok cesur bir adamdı. Güçlü konuştu. O bir reformistti ve Arap Yarımadası halkının haklarını talep etti ve dünyanın herhangi bir yerindeki her insanın talep ettiği doğal özgürlüklerden söz etti.
Şeyh el-Nemr'in infazı o kadar adaletsizdi ki, Suudi Arabistan'ın müttefikleri bile Suudi eylemini mantıksız olarak niteledi. O dönemde ABD Demokratların başkanlık adayı olan Hillary Clinton, "Akıllıca bir karar verdiklerini düşünmüyorum" dedi. Demokrasilerin Savunması düşünce kuruluşu, David Andrew Weinberg'in kalemiyle raporunda Şeyh Nimr'in idamının boyutları ve bölgedeki duruma etkisi hakkında yazdığı yazıda da şu ifadelere yer verdi: "Şeyh Nemr'in idamı, otoriter bir sistemin doğasına uygun düşecek bir şekilde yıkıcı eylemlere karşı bir mücadeleden ziyade despot bir sistem cinsinden olmuştur.." Ayrıca Alman Bild gazetesi, Şeyh el-Nimr'in idamının ertesi günü ilk manşetinde "Suudi Arabistan'ın dünyaya petrol, hurma ve terörden başka bir getirisi yok" yazmıştı.Şeyh el-Nimr'in şehadetinden 7 yıl sonra, Suudi Arabistan halkına ve özellikle bu ülkenin Şiilerine yönelik baskıları ve suç ithamları yoğunlaştı.
2022'de Suudi Arabistan'daki infaz sayısı geçen yıla göre ikiye katlandı. Sadece 12 Mart 2022'de Suudi yetkililer, bu ülke tarihindeki en büyük toplu infaz olan 81 kişiyi idam etti. 81 kişinin toplu infazında Suudi cinayetinin kurbanlarının yarısı, aralarında tutuklandıklarında reşit olmayanların da bulunduğu Şiilerdi. Bu kişiler ne resmi bir mahkemede yargılandılar ne de kendilerini savunacak bir avukatları bulundu.Hiç şüphesiz Suud'u kılıçla öldürmeye ve kafaları kesmeye cüretlendiren durum Batılı güçlerin sessizliği ve desteğidir. Örneğin Mart 2022'de Batı Ukrayna kriziyle meşgulken ve petrol üretimini artırmak için Riyad'ı bir petrol kaynağı görürken 81 kişi idam edildi. Bu destek ve sessizlik nedeniyle Suudi Arabistan rejiminin başta Şiiler olmak üzere bu ülkenin vatandaşlarına uyguladığı şiddet ve zulmün son bulmasına tanık olmamakla kalmayıp başka toplu infazlar da bekleyebiliriz.