Maduro'nun Brezilya ziyareti ve bölgesel iş birliğine vurgu
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Amerika ve müttefiklerinin Venezuela'ya yıllarca süren siyasi baskının ardından Güney Amerika ülkeleri zirvesine katılmak üzere resmi bir ziyaret için Brezilya'nın başkentine girdi. Maduro, Brezilya Devlet Başkanı Luis Inacio Lula da Silva'nın davetlisi olarak 30 Mayıs'ta yapılacak bölge liderleri toplantısına katılacak.
Son yıllarda, Venezuela dahil birçok Latin Amerika ülkesi, ABD ve müttefiklerinin katı politikaları nedeniyle bazı uluslararası toplantılara katılmaktan dışlandı. Hatta Amerika ve müttefikleri, hem sağcı hükümetleri destekleyerek hem de bölgesel örgüt ve kurumlara sızarak Venezuela, Küba ve diğer solcu ülkelerin bu tür toplantılara katılmasını engellemeye çalıştılar. Ancak tüm çabalara rağmen, Washington'un bazı Latin Amerika ülkelerini tecrit etme ve bölgedeki sol eğilimi yıkma politikaları başarısız oldu; öyle ki Latin Amerika'da solculuk dalgası son yıllarda yoğunlaştı. Hali hazırda Venezuela, Küba, Bolivya, Şili, Arjantin, Kolombiya, Nikaragua ve Brezilya sol kampın üye ülkeleri arasında sayılıyor.
Aslında Latin Amerika ülkelerinin içinde bulunduğu koşullar, ABD'nin özellikle Nicolas Maduro'nun solcu hükümetine karşı yürüttüğü düşmanca politikaların başarısız olduğunu gösteriyor. Maduro, Rusya, İran ve Çin gibi ülkelerle ekonomik ve siyasi ilişkilerini genişleterek Venezuela'nın ekonomik sorunlarını bir ölçüde çözmeyi başarmış, aynı zamanda Amerikalıların dayattığı siyasi ve bölgesel izolasyonu da kırmıştır. Nitekim Maduro'nun Güney Amerika ülkeleri liderlerinin toplantısına katılmak üzere Brezilya'ya gitmesi de bu konuyu gösteriyor.
Venezuela Cumhurbaşkanı bu konuda şöyle diyor: Latin Amerika ve Karaibler'de yeni bir ilerici dalga başladı; Amerika'nın koalisyonları ve politikaları bölge ülkeleri ile ilgili hiçbir şey sunmuyor ve geriye gidiyor.
Latin Amerika bölgesinde sol akımların yeniden canlanmasının temelinde ekonomik sorunların ağırlaşması, eşitsizliklerin yaygınlaşması, adalet taleplerinin artması gibi etkenler yatıyor.
Öte yandan edinilen tecrübelere göre Latin Amerika ülkeleri Amerika'nın müdahalelerine tahammül etmiyor ve görüldüğü gibi bu kıtada, siyasi ve ekonomik ilerleme için birlik ve işbirliğinin olduğu yeni bir siyasi yaşam dönemi başladı.
Diğer yandan, Latin Amerika ülkeleri, uluslararası ilişkilerdeki siyasi değişimleri, Ukrayna savaşının başlamasını ve bu savaşın küresel jeopolitiğe etkisini, diğer ülkelerle siyasi ilişkilerini genişletmek için bir fırsat olarak görmüşlerdir.
Rusya'nın Meksika Büyükelçisi Viktor Coronelli ویکتور کورونلی bu konuda şöyle diyor: Amerika, Latin Amerika'ya eski Monroe Doktrini'ne göre hangi yolu izleyeceğini dikte etmeye çalışsa da, dünya artık giderek çok kutuplaşmaya doğru hareket ediyor ve Latin Amerika ülkeleri, kendilerini geleceğin dünya düzeninin temel direklerinden biri ve uluslararası arenada sesi duyulan bir güç olarak kabul ettirme fırsatına sahipler.
Şimdi Güney Amerika ülkeleri zirvesi başlamadan önce bu bölgenin solcu liderleri ortak bir açıklama yaparak, nihai ihtilaflarını barışçıl bir şekilde çözebilen bir kıta olarak, NATO ile Rusya arasındaki savaş durumunda Latin Amerika’nın, yetki ve otorite ile savaşın sona erdirilmesine katkıda bulunabileceği ve küresel bir arada yaşamak için gerekli olan barış ve diyalog çabalarını aktif olarak destekleyebileceğini belirtti.
Görünen o ki, Latin Amerika ülkeleri güçlenmek için sadece bölgesel işbirliklerini güçlendirmeye ağırlık vermiyor; aynı zamanda, dünya siyasi arenasında daha renkli bir siyasi rol oynama yolunda da adımlar atıyorlar./