Haziran 06, 2023 05:53 Europe/Istanbul
  • Washington’un, ABD-Çin ilişkilerinin bozulmasından endişesi

Financial Times gazetesi, CIA Başkanı William Burns'un geçen ay Çin'e yaptığı gizli seyahatini haber yaparak şunları yazmıştı: Joe Biden yönetiminin en güvendiği yetkilisinin gezisi, Beyaz Saray'ın Washington ile Pekin arasındaki ilişkilerin bozulmasından duyduğu kaygının ciddiyetini gösteriyor.

Bu görüşme, Washington'un iki ülke arasındaki ilişkileri istikrara kavuşturmak amacıyla Pekin ile üst düzey yetkililer düzeyinde etkileşim kurma çabalarıyla aynı zamanda gündeme geldi.

Beyaz Saray, Şubat 2023'te bir Çin casus balonunun Kuzey Amerika üzerinde uçmasıyla başlayan gergin bir dönemin ardından Çin ile ilişkilerini yeniden kurmaya çalışıyor.

Casus balonu krizi, Biden ve Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in Kasım 2022'de Bali'de bir araya geldiklerinde üzerinde anlaştıkları iki ülke arasındaki bağları yeniden kurma çabalarını rayından çıkardı.

Biden geçen ay iki ülke arasındaki ilişkilerin yakın gelecekte ısınmasını beklediğini söylemiş ancak daha fazla ayrıntı vermekten kaçınmıştı.

Burns'un Çin gezisi, Biden'ın Hiroşima'daki G 7 liderler zirvesindeki açıklamalarından önce yapıldı.

Çin, Amerika'nın bu ülkeye yönelik hasmane eylemlerine, örneğin Tayvan'a kapsamlı destek vermek, Çinli yetkililere ve şirketlere çeşitli kısıtlamalar ve yaptırımlar uygulamak ve bu ülkeden özellikle elektronik sektöründe Tik Tok sosyal ağının yanı sıra mal alımını çeşitli şekillerde yasaklamasına tepki olarak son aylarda, iki ülkenin üst düzey yetkilileriyle görüşme konusundaki isteksizliğini açıkça dile getirdi.

Financial Times bu bağlamda şunları yazdı:

 

ABD, Dışişleri Bakanı Anthony Blinken'in balon olayı nedeniyle aniden iptal edilen Çin gezisini yine gündeme getirmeye çalışıyor, ancak Pekin şimdiye kadar buna yeşil ışık yakmış değil.

Çin Savunma Bakanı Li Şangfu da geçtiğimiz günlerde Amerikalı mevkidaşı Lloyd Austin ile Singapur'da görüşmeyi reddetmişti çünkü Washington kendisine yönelik yaptırımları kaldırmayı reddetti.

Bu soruna tepki olarak Austin ABD ile Çin arasındaki diyalogun esas olduğunu ve çatışmaya yol açabilecek hataların önlenmesine yardımcı olacağı iddiasında bulundu.

Amerika, uzun bir süredir hazırladığı belgelerinde Çin'i kendisine ve Batı dünyasına karşı en önemli tehdit olarak tanımlıyor ve Pekin'in emelleriyle yüzleşmek gerektiğini vurguluyor.

Ekim 2022'nin sonlarında Pentagon'da milli savunma stratejisinin görücüye çıkarıldığı sırasında Lloyd Austin, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına rağmen Çin'in ABD için en büyük tehdit olmaya devam ettiğini kaydetti.

Biden yönetiminin üst düzey askeri ve güvenlik yetkilileri, defalarca Çin'in ABD için en önemli jeopolitik rakip olduğunu ve uluslararası sistemi liberal düzene dayalı olarak değiştirme niyetinide olduğunu iddia etti.

Çinofobiye dayalı bu görüntü, Amerika ile Çin arasında bölgesel ve küresel arenada büyüyen çatışma dikkate alınarak açıklanabilir.

Aslında Washington, Çin'in Rusya ile birlikte, Batı dünyasının yaratıcısı ve ayakta kalmasının destekçisi olduğu liberal uluslararası düzene meydan okumasından ve Batı'nın uluslararası sistem üzerindeki asırlık otoritesini baltalamasından korkuyor.

Dünya arenasında her zaman tek taraflı bir yaklaşım izleyen ABD  diğer ülkelerin çıkarlarını baltalama pahasına kendi çıkarlarını ve hedeflerinin peşinden gider. Bu kabul edilebilir bir durum değil ve bu nedenle başta Çin olmak üzere yeni küresel oyuncuları elinden geldiğince sınırlamaya ve zayıflatmaya çalışıyor.