Ocak 31, 2024 06:26 Europe/Istanbul
  • Lahey Mahkemesi'nin kararı; Filistin halkı için adalet arayışının dönüm noktası

Uluslararası Adalet Divanı, Güney Afrika'nın Gazze'deki soykırıma ilişkin Siyonist rejime yönelik şikâyeti hakkında ön karar yayımladı.

Siyonist rejimin Gazze'ye yönelik savaşının dördüncü ayı geçiyor.

Siyonist rejimin Gazze'ye yönelik suçlarının devam etmesi ve bu şeritte soykırım yaşanmasının ardından Güney Afrika, bu rejime karşı Uluslararası Adalet Divanı'na şikâyette bulundu. Dün açıklanan ön kararda çok önemli noktalar var.

Birinci; İsrail mahkemede ilk yenilgisini aldı çünkü mahkeme, İsrail'in Güney Afrika'nın şikâyetinin kabul edilmemesi talebini reddetti. Mahkeme şikâyeti ele alma yetkisinin olduğunu açıkladı ve Güney Afrika'nın bu mahkemede İsrail'i dava etme hakkına sahip olduğunu açıkladı. Mahkeme ayrıca Güney Afrika'nın raporlarının makul olduğunu ve dikkate alınması gerektiğini belirtti.

İkinci olarak; Lahey Mahkemesi bir karar vererek, Güney Afrika'nın açtığı, İsrail'in Filistinlilere uyguladığı soykırım davasını görme yetkisine sahip olduğunu açıkladı. Mahkemenin 17 yargıcından 16'sı İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki soykırım ve fiziksel yıkım eylemlerini durdurması gerektiğine inanıyor. Dolayısıyla mahkeme "soykırımın olup olmadığına dair bir karar vermeyeceğiz" açıklamasına rağmen, dünkü kararın devamında da belirtildiği gibi soykırımın varlığı mahkeme üyeleri açısından açıktır.

Üçüncüsü şu ki; verilen bu kararlar artık top İsrail sahasında çünkü rejime "Gazze halkının insani ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli önlemleri derhal alması" ve ayrıca "insan nüfusuna karşı soykırım suçlarını önlemek için gerekli önlemleri alması" için bir ay süre verildi. Böylece, İsrail'in Gazze'ye yönelik suçlarının devam etmesi bu rejim açısından hukuki sonuçlar doğurabilir.

Dördüncü olarak; İsrail, Gazze'ye karşı işlediği suç nedeniyle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda birçok kez kınandı ancak kurulun kararları bağlayıcı değil. Oysa, Uluslararası Adalet Divanı'nın kararlarının bağlayıcıdır. Bu nedenle İsrail'in artık nasıl karşılık vereceğine karar vermesi gerekiyor. İsrail'in uygulanan tüm geçici tedbirleri bir ay içinde mahkemeye bildirmesi gerekiyor.

Beşinci şu ki; Uluslararası Adalet Divanı'nın kararı İsrail'e uluslararası yasal yükümlülükler yüklüyor ancak bunu uygulayacak bir mekanizma bulunmuyor. Dolayısıyla İsrail'in, daha önce eski Amerikan hükümetinin desteğiyle Güvenlik Konseyi'nin 2334 sayılı Kararını uygulamayı reddetmiş olmasına göre, ABD ve birçok Avrupa ülkesinin desteğiyle kararı uygulamayı reddetmesi mümkün. Siyonist rejimin mahkeme kararını uygulamayı reddetmesi durumunda uluslararası sistemin ve özellikle hukuk kurumlarının güvenilirliği ve itibarı sorgulanacak.

Altıncı olarak; mahkemenin ön kararı, savaşın devam ettiği ve sona ereceğine dair henüz bir emarenin bulunmadığı bir dönemde verildiği için, bir nevi dönüm noktası sayılıyor. Güney Afrika hükümeti de Lahey Mahkemesi'nin kararına yanıt vererek şunları söyledi: "Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'e karşı uyguladığı geçici tedbirleri memnuniyetle karşılıyoruz. Bu karar, hukukun üstünlüğü adına kesin bir zafer ve Filistin halkının adalete ulaşmasında önemli bir dönüm noktasıdır. Hamas hareketinin liderlerinden "Sami Ebu Zuhri" de Lahey Mahkemesi'nin Gazze'deki Siyonist rejimin soykırımına ilişkin ilk kararını, Siyonist rejimin izole edilmesi ve bu rejimin suçlarının ortaya çıkarılması açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirdi.