Londra Zirvesi: Uygulama Garantisi Olmadan Ukrayna'ya Otorite ve Destek Gösterisi
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'nin Beyaz Saray'da yaşadığı aşağılanma ve bunun geniş yankı bulmasından iki gün sonra, 19 Avrupa ülkesinin liderleri, Kanada, Avrupa Birliği ve NATO'dan üst düzey yetkililer, Ukrayna'nın Rusya ile savaşında dayanışma içinde olduklarını ifade etmek üzere Londra'da bir araya geldi.
Zirvenin sonunda İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Ukrayna ile savaşı sona erdirmek ve Rusya'ya karşı kendini savunmak için dört aşamalı bir plandan bahsetti.
Londra toplantısının sloganı "Geleceğimizi güvence altına alıyoruz" idi. Son seksen yıldır, Avrupa'nın en ciddi tehditlerinden biri konusunda Atlantik'in iki yakasındaki müttefikler arasında hiç bu kadar büyük bir anlaşmazlık ve ayrışma yaşanmamıştı.
Avrupa hükümetleri artık Washington'la son seksen yıldır süregelen ilişkilerin karşılıklı güvene ve Amerika'nın Batı demokrasilerine koşulsuz destek ilkesine dayandığını, ancak bunun artık çökmekte olduğunu fark ettiler. Bu bağlamda, giderek daha fazla, bağımsız bir Avrupa "nükleer caydırıcılık" yapılanmasından söz ediliyor.
Nükleer silaha sahip olmayan Almanya'da bile, ABD'nin nükleer şemsiyesinden çıkıp Fransa ve İngiltere'nin nükleer koruması altına girme olasılığı gündeme geldi. Uygulanması halinde II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası düzeni değiştirecek planlar. Zelenski'nin Cuma günü Beyaz Saray'da yaptığı aşağılama gösterisi aslında Amerika'nın Avrupa müttefiklerine yönelik bir aşağılama gösterisiydi. Londra'da çok sayıda Avrupa, Kanada, AB ve NATO liderinin bir araya geldiği zirve, aslında Zelenskiy'nin Beyaz Saray'da yaşadığı aşağılanmaya bir tepkiydi. Avrupa liderleri Ukrayna Devlet Başkanı'nı kucaklayarak Ukrayna'ya tam desteklerini açıkladılar. Vladimir Zelenski, Londra'da Avrupalı liderlerle yaptığı görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, ülkesinin artık güçlü bir desteğe sahip olduğunu hissettiğini söyledi.
Londra toplantısında Ukrayna'ya askeri yardımların gönderilmeye devam etmesi, Kiev'in Rusya ile yapılacak her türlü barış görüşmelerinde bulunması ve Avrupa'nın Ukrayna'ya karşı gelecekte Rusya'nın gerçekleştirebileceği olası eylemleri önlemek için çalışması gerektiği konusunda mutabakata varıldı ve Ukrayna'da bir anlaşmaya varıldığında barışı desteklemek ve garanti altına almak için bir "gönüllüler koalisyonu" oluşturulmalıdır.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de toplantının ardından yaptığı açıklamada, "Avrupa'nın acilen silahlanmaya ve yeniden silahlanmaya ihtiyacı var ve üye devletler savunma harcamalarını artırmak için gerekli mali alana sahip olmalılar." Dedi ve Avrupa'nın da ABD'ye demokrasiyi savunmaya hazır olduğunu göstermesi gerektiğini vurguladı. Ancak Avrupalı liderler, ABD ile koordinasyon sağlanmadan, Trump'ın Ukrayna'daki savaşı nasıl sonlandıracağı konusunda yarattığı siyasi belirsizlikten kaçamayacaklarını biliyorlar. Bu nedenle Avrupalı yetkililer, ABD ile köprüler kurmaktan ve ilişkileri onarmaktan bahsetmeye devam ediyorlar.
Trump'ın kanadına yakınlığıyla bilinen İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, toplantı öncesinde Starmer ile ikili bir görüşme gerçekleştirdi. Batı'nın bölünme tehlikesi altında olduğu uyarısında bulunan Trump yönetimindeki ABD'nin müttefikleri olarak İtalya ve İngiltere'nin rolüne vurgu yaptı.
Ukrayna krizinin en başından beri iki önemli oyuncusu vardı: Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri. Onların görüşü ve iradesi olmadan, Ukrayna hükümetinin ve Avrupa hükümetlerinin, hatta Trump ile yakın bağları olan İngiltere ve İtalya gibi hükümetlerin rolünün kapsamı belirsizdir.
Reuters, Londra zirvesini, Batılı liderlerin "güçlü desteklerini gösterdikleri ve daha fazla yardım sözü verdikleri" bir "otorite ve irade gösterisi" olarak niteledi; ancak bu vaatlerin nasıl yerine getirileceğine ilişkin ayrıntılı bilgi vermedi. Analistler, bu görüşmelerde ABD temsilcisinin bulunmamasının, söz konusu güvenlik garantilerinin şu anda Washington'dan pratik destek görmediği anlamına geldiğini vurguluyor./