Foreign Policy: Neden Trump Aniden Nijerya’ya Saldırıdan Söz etti?
https://parstoday.ir/tr/news/world-i285712-foreign_policy_neden_trump_aniden_nijerya’ya_saldırıdan_söz_etti
Parstoday- Amerika’daki sağcı medya kuruluşlarından Trump yönetiminin resmi kurumlarına kadar, Nijerya giderek Washington’un dış politika gündeminde öne çıkan bir konu hâline gelmiştir
(last modified 2025-11-05T19:33:43+00:00 )
Kasım 05, 2025 21:29 Europe/Istanbul
  • Foreign Policy: Neden Trump Aniden Nijerya’ya Saldırıdan Söz etti?

Parstoday- Amerika’daki sağcı medya kuruluşlarından Trump yönetiminin resmi kurumlarına kadar, Nijerya giderek Washington’un dış politika gündeminde öne çıkan bir konu hâline gelmiştir

Foreign Policy dergisinin son analizinde, bu tehdidin nasıl şekillendiği ve olası sonuçları ele alınmıştır. Bu sonuçlar, Amerika’nın yüksek maliyetli bir askerî müdahalesine yol açabilecek niteliktedir. Analizde, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump’ın son dönemdeki en tartışmalı açıklamalarından biri incelenmiştir: Hristiyanları koruma iddiasıyla Nijerya’ya askerî müdahale ihtimalinden söz etmesi.

Nijeryalı yazar ve dilbilimci Kọ́lá Túbọ̀sún’un kaleme aldığı analizde, Amerika’nın Nijerya’ya yönelik olası askerî müdahalesinin yıkıcı sonuçlar doğurabileceği uyarısı yapılmıştır. Çünkü Trump, yaptığı açıklamalarda dolaylı biçimde “Nijerya’ya saldırı gerekliliğinden” söz etmiştir.

Túbọ̀sún, Nijerya’nın derin etnik, dini ve siyasi ayrışmalarla karşı karşıya olduğunu ve böyle bir müdahalenin mevcut krizleri daha da alevlendireceğini vurgulamıştır.

Nijerya: Medya Marjininden Politika Merkezine

Yazara göre, Amerika’da Nijerya karşıtı kampanya zamanla sağcı medya organlarında şekillenmiş ve geçtiğimiz yıl kamuoyunun merkez gündemlerinden biri hâline gelmiştir. Bu kampanya, liberal çevrelere kadar nüfuz etmiş ve nihayetinde Trump yönetiminin resmî politikası hâline gelmiştir.

Yazar, Trump’ın 31 Ekim’de Nijerya’yı “ciddi endişe kaynağı ülkeler” listesine alınması talimatını verdiğini ve gerekirse askerî güç kullanımı için planlar hazırlanmasını istediğini aktarmaktadır.

  • Resmî Anlatı ve Karmaşık Gerçeklik

Amerikan hükümeti, Nijerya’nın Hristiyanları “haydutlar, teröristler ve istikrarsızlaştırıcı unsurlar” karşısında korumakta başarısız olduğunu iddia etmektedir. Ancak Túbọ̀sún bu anlatıyı yüzeysel ve yanıltıcı bulmakta; Nijerya’daki şiddetin yalnızca Hristiyanları değil, Müslümanları ve diğer toplulukları da etkilediğini vurgulamaktadır.

Yazar, Nijerya’nın Afrika’nın en büyük demokrasisi olduğunu ve karmaşık bir etnik-dini yapıya sahip bulunduğunu hatırlatmaktadır: kuzey çoğunlukla Müslüman, güney Hristiyan ağırlıklı, merkez bölgeler ise Müslümanlar, Hristiyanlar ve geleneksel din mensuplarından oluşan karışık bir nüfusa sahiptir. Görece bir birlikte yaşam olsa da, ülke ciddi tehditlerle karşı karşıyadır. Bunların başında, on yılı aşkın süredir silahlı saldırılar düzenleyen Boko Haram isyanı gelmektedir. Bu grup, 2014 yılında ülkenin kuzeydoğusunda 270’ten fazla kız öğrenciyi kaçırmıştır.

  • Krizin Kökenleri: Dinî Ayrılıklardan Daha Derin

Túbọ̀sún’un analizine göre Nijerya’daki kriz, dinî farklılıkların ötesinde daha derin köklere sahiptir. Kuzeyin askerî egemenlik geçmişi, yaygın yolsuzluk, yoksulluk, Nijer Deltası’ndaki petrol kaynakları üzerindeki çatışmalar ve 2020 yılında gençlerin protestolarının bastırılması, başlıca nedenler arasında yer almaktadır. Ayrıca iklim değişikliğinin de önemli bir rol oynadığına dikkat çekilmektedir. Bu durum, Fulani çobanları ile çiftçiler arasındaki çatışmaları artırmış; kuraklık ve otlakların tahribi bu gerilimi daha da şiddetlendirmiştir.

  • Dış Müdahaleye Karşı Uyarı

Analizin devamında, Amerika’nın olası askerî müdahalesinin krizi çözmek yerine daha da kötüleştireceği vurgulanmaktadır. Radikal gruplar yalnızca Hristiyanları değil, ılımlı Müslümanları da hedef almaktadır. Plateau eyaletindeki Barkin Ladi bölgesine yapılan saldırıda 13 Hristiyanın hayatını kaybetmesi ve Kwara eyaletinde geleneksel din mensuplarına yönelik baskılar, bu durumun somut örnekleri olarak gösterilmektedir.

Son olarak yazar, yaklaşık 240 milyon nüfusa sahip Nijerya’nın, Britanya sömürgeciliğiyle bir araya getirilmiş bir ülke olduğunu hatırlatmakta; bugüne dek askerî güçle birliğini koruduğunu, ancak mevcut krizleri aşmak için derin ve yerel çözümlere ihtiyaç duyduğunu belirtmektedir. Dışarıdan yapılacak askerî müdahaleler ise yalnızca mevcut bölünmeleri ve çatışmaları körükleyecektir./