Afrika, Dünyada Yeni Güç Dengelerini Yeniden Mi Şekillendiriyor?
Parstoday – Afrika tarihi bir dönüşümün eşiğinde. Uzun yıllar sömürgeci güçlerin gölgesinde kalan bu kıta, bugün G20’ye daimi üyeliği ve Güney Afrika’da küresel bir zirveye ev sahipliği yapmasıyla, uluslararası güç dengelerini yeniden şekillendirme sürecine girmiş durumda.
Parstoday’in haberine göre, dünyanın siyasi ve ekonomik yapılarında derin değişimlerin yaşandığı bir dönemde, Afrika her zamankinden daha fazla küresel sistemde merkezi bir aktöre dönüşme fırsatına sahip. Genç nüfusu, muazzam doğal kaynakları ve oluşmakta olan bölgesel bloklarıyla bu kıta, küresel düzende etkili bir oyuncu olabilir. Ancak bu konumun gerçekleşmesi, derin reformlar, siyasi bütünlük ve mali bağımsızlık gerektiriyor.
Kültürel miras uzmanı ve araştırmacı Dr. Halid Azb, El Cezire sitesinde yayımlanan “Afrika, Dünyada Yeni Güç Dengelerini Yeniden Şekillendiriyor” başlıklı yazısında, Afrika’nın hâlâ uluslararası yapılarda marjinal bir konumda olduğunu ve halkını etkileyen önemli karar süreçlerinde dışlandığını belirtiyor.
Ancak Afrikalı vatandaşların artan bilinç ve eğitim düzeyi, yeni talepler doğurmuştur; bunlar arasında küresel kurumların gündemini belirlemede daha etkin rol alma arzusu da yer alıyor. Afrikalı liderler, daha adil bir temsil, kıtanın güçlü bir sesi ve ulusal ekonomilere uygun ikili ilişkiler kurma özgürlüğü talep ediyor.
Mevcut raporlara göre, Afrika hâlâ küresel ekonomik yönetişimde kenarda kalmış durumda; IMF ve Dünya Bankası’ndaki düşük oy oranına rağmen, borç krizleri ve iklim değişikliğinden en çok zarar gören kıta konumunda. Bu durum, Afrikalı liderlerin yeniden reform çağrısı yapmasına neden oldu. Kenya Cumhurbaşkanı William Ruto, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “IMF, yoksul ülkeleri yüksek faiz oranları ve sert koşullarla cezalandırırken, zengin ülkelere daha kolay şartlar sunuyor” diyerek bu kurumun reformunun kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu vurguladı.
2023 yılında Afrika önemli bir başarıya imza attı: Afrika Birliği’nin G20’ye daimi üye olarak kabul edilmesi. Bu gelişme, kıtanın uluslararası ağırlığını artırdı ve onu Avrupa Birliği gibi dünyanın en büyük ekonomik forumunda bir blok olarak konumlandırdı. Ayrıca Afrikalılar, Dünya Sağlık Örgütü ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kurumlarda yönetici pozisyonlara ulaşmayı başardılar. Afrika’nın küresel sahnede etkili bir rol üstlenebilmesi için sembolik temsiliyetin ötesine geçerek gerçek bir güce dönüşmesi gerekiyor. Bu hedef, ancak Afrika Birliği’nin mali bağımsızlığı, kıta içi serbest ticaret anlaşmasının tam uygulanması ve borç, ticaret ve iklim değişikliği gibi karmaşık küresel müzakerelere aktif katılım için teknik kapasiteye yatırım yapılmasıyla mümkün olacaktır.
Başlıca engellerden biri, dar milliyetçi bakış açısıdır; birçok ülke müzakerelere bireysel olarak katılıyor ve bu yaklaşım, Afrika’nın Dünya Ticaret Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlar karşısındaki kolektif gücünü zayıflatıyor. Ayrıca ECOWAS, SADC ve IGAD gibi bölgesel grupların etkinliği de, çakışan üyelikler, siyasi rekabetler ve anlaşmaların uygulanmasındaki zayıflıklar nedeniyle azalmış durumda. Bu kurumların reformu ve ülkelerin iç kaynaklarına daha fazla dayanması, kıtanın güçlenmesi için temel bir şarttır.
Ticaret alanında, Afrika Serbest Ticaret Anlaşması’nın başarısı, ancak hükümetlerin gümrük tarifelerini düşürmesi, idari süreçleri sadeleştirmesi ve sınır ötesi altyapıya yatırım yapmasıyla mümkün olacaktır. Savunma alanında ise, ulusal yatırımların kıtasal çerçevelerle, özellikle henüz tamamlanmamış Afrika Yedek Gücü ile uyumlu hale getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu güç tamamlandığında, Afrika liderliğinde kriz yönetimi için etkili bir araç haline gelebilir ve dış müdahale ihtiyacını en aza indirebilir.
Tarihsel olarak, Afrika kurumları kalkınma yolunda yapısal sınırlamalarla karşı karşıya kalmıştır; kıta hâlâ doğal kaynakların dış aktörlerce çıkarılmasına bağımlıdır ve katma değerli sanayi ve teknolojiye yapılan yatırımlar sınırlıdır. Bu konu, Afrika Birliği’nin “2063 Gündemi”nde ele alınmıştır; bu gündem, vatandaşları tarafından yönetilen, birleşik, müreffeh ve sağlıklı bir Afrika inşa etmeyi ve onu küresel sahnede dinamik bir güce dönüştürmeyi amaçlayan bir yol haritasıdır.
Bugün Afrika ekonomisi hızla değişmektedir; bölgesel ve yerel değer zincirlerinin oluşumu ve ülkeler arası yeni ekonomik koridorlar, üretim ve lojistik maliyetlerini düşürmektedir. Uganda-Kenya demiryolu hattı bunun çarpıcı bir örneğidir. Afrika Birliği, birçok platformda varlığını pekiştirmeyi başarmış ve kıtanın en meşru küresel temsil platformu olmaya devam etmektedir; ancak kaynak yetersizliği ve yavaş karar alma süreçleri bu itibarı zayıflatmaktadır.
Afrika’nın imajı bazı ülkelerin yükselişiyle güçlenmektedir: Ruanda “ekonomik kaplan” olarak öne çıkarken, Güney Afrika güneyin liderliği için yüksek kapasitelere sahiptir; Nijerya ve Kamerun umut verici potansiyellere sahiptir ve Senegal giderek yükselen bir güç haline gelmektedir. Eğer Afrika ülkeleri dağınıklıklarını aşar ve birleşik bir güç haline gelirlerse, küresel güç dengelerinin geleceğini değiştirebilirler./