Neden Amerikalıların Çoğunluğu ABD’nin İran’a Askerî Müdahalesine Karşı Çıktı?
https://parstoday.ir/tr/news/world-i287646-neden_amerikalıların_Çoğunluğu_abd’nin_İran’a_askerî_müdahalesine_karşı_Çıktı
Parstoday – Amerikalıların çoğunluğu, Trump yönetiminin İran’a yönelik son askerî operasyonuna karşı çıktı.
(last modified 2025-12-06T10:43:31+00:00 )
Aralık 06, 2025 12:33 Europe/Istanbul
  • Neden Amerikalıların Çoğunluğu ABD’nin İran’a Askerî Müdahalesine Karşı Çıktı?

Parstoday – Amerikalıların çoğunluğu, Trump yönetiminin İran’a yönelik son askerî operasyonuna karşı çıktı.

Parstoday’in haberine göre istatistik sitesi Statista, 5 Aralık 2025’te ABD’nin İran’a yönelik son saldırılarına ilişkin bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarını yayımladı. Bu araştırmaya göre Amerikalıların çoğunluğu, ABD’nin İran’a karşı yürüttüğü askerî eyleme karşı çıkmıştır.

Sitenin yazdığına göre 2025 yılının sonlarına doğru ABD ile İran arasındaki gerilimin tırmanmasıyla birlikte, Haziran ayında gerçekleşen askerî saldırıların hemen ardından Amerikan kamuoyunun derin şekilde bölündüğü ortaya çıktı. CNN’in 22–23 Haziran 2025 tarihlerinde (İran’ın yanıtı ve Trump’ın ateşkes ilanından önce) yaptığı anket, Amerikalıların çoğunluğunun (%56) Trump’ın saldırıları başlatma kararına karşı olduğunu göstermiştir.

Bu anket, belirgin bir parti ayrımını da açığa çıkardı: Cumhuriyetçilerin %82’si saldırıyı desteklerken, bağımsızların %60’ı ve Demokratların %88’i karşı çıktı. Buna rağmen Cumhuriyetçi seçmenlerin kayda değer bir kısmının—yaklaşık her beş kişiden birinin—bu saldırılara karşı olduğu görüldü.

Bu muhalefetin birkaç temel nedeni vardır:

Birincisi, Trump’ın askerî güç kullanımına ilişkin karar verme yeteneğine duyulan genel güvensizliktir. CNN anketine katılan birçok kişi, Trump’ın savaş başlatma konusundaki muhakemesine güvenmediklerini, onun ulusal çıkarlardan çok siyasi baskılar ve dış lobi gruplarından etkilendiğini düşündüklerini ifade etti.

İkincisi, saldırıların ABD’ye yönelik tehditleri artırabileceği korkusudur. Katılımcıların yaklaşık %60’ı, İran’a saldırmanın İran’ın ABD’ye karşı misilleme saldırıları düzenleme riskini artırdığını söyledi. Bu kaygı özellikle gençler ve bağımsızlar arasında daha yaygındı; çünkü yeni bir savaşa girmenin ABD’nin güvenliğini artırmak yerine yeni risklere yol açacağına inanıyorlardı.

Üçüncüsü, Trump’ın seçim vaatleriyle çelişmesidir. Trump, seçim kampanyası boyunca defalarca “bitmeyen savaşları sonlandıracağı” ve ABD’yi dış çatışmalardan uzak tutacağı sözünü vermişti. Ancak İran’a yönelik askerî operasyon tam tersine bu vaade aykırıydı ve özellikle Demokratlar ve bağımsızlar tarafından “Trump’ın kendi söylemine ihanet” olarak değerlendirildi.

Dördüncüsü, savaşın insanî ve ekonomik maliyetlerine dair endişelerdir. Kamuoyu yoklamalarına göre Amerikalıların sadece %9’u ABD kara birliklerinin İran’a gönderilmesini desteklerken, %68’i buna karşı çıkmıştır. Bu, hava saldırılarını onaylayanların bile pahalı ve ağır kayıplı bir kara savaşını kabul etmeye istekli olmadığını gösteriyor. Amerikalılar, yabancı savaşların vergi mükelleflerine çok büyük maliyetler yüklediğini ve esas bedeli halkın, değil siyasetçilerin ya da askerî-endüstriyel şirketlerin ödediğini biliyor.

Beşincisi, parti ve nesil temelli bölünmelerdir. Cumhuriyetçilerin %82’si İran’a hava saldırılarını desteklemiş olsa da, sadece %44’ü güçlü bir destek göstermiştir—bu da Trump’ın tabanının bir kısmındaki tereddütü ortaya koymaktadır. Ayrıca 35 yaş altı gençler diğer yaş gruplarından çok daha fazla karşı çıkmış ve Trump’a güvenleri oldukça düşük olmuştur. Bu durum, yeni nesil Amerikalıların diplomasiye ve savaşın reddine daha fazla önem verdiğini göstermektedir.

Sonuç olarak Trump’ın İran’a saldırısına yönelik yaygın muhalefet; siyasi liderliğe güvensizlik, güvenlik kaygıları, seçim vaatleriyle çelişki, savaşın maliyetlerinden duyulan endişe ve toplumsal bölünmelerin birleşimiyle açıklanabilir. Bu unsurlar, Amerikalıların çoğunluğunun—hatta bazı Cumhuriyetçilerin bile—İran’a askerî müdahaleyi reddetmesine yol açtı. Dolayısıyla Trump’ın saldırısı iç uzlaşı yaratmak bir yana, ABD’deki mevcut siyasi ve toplumsal bölünmeleri daha da derinleştirdi ve Amerikan kamuoyunun yeni savaşlara girmek istemediğini bir kez daha ortaya koydu.