Almanya Neden ABD’nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesini Eleştiriyor?
https://parstoday.ir/tr/news/world-i287698-almanya_neden_abd’nin_yeni_ulusal_güvenlik_stratejisi_belgesini_eleştiriyor
Parstoday – Almanya, ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesini eleştirerek Avrupa’nın “dış tavsiyelere ihtiyaç duymadığını” açıkladı.
(last modified 2025-12-07T04:06:34+00:00 )
Aralık 07, 2025 06:06 Europe/Istanbul
  • Almanya Neden ABD’nin Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesini Eleştiriyor?

Parstoday – Almanya, ABD’nin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesini eleştirerek Avrupa’nın “dış tavsiyelere ihtiyaç duymadığını” açıkladı.

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, Avrupa’yı siyasi muhalefeti bastırmak ve ifade özgürlüğünü kısıtlamakla suçlayan yeni ABD strateji belgesine tepki göstererek, Avrupa ülkelerinin dışarıdan talimata ihtiyacı olmadığını söyledi. Parstoday’in haberine göre Wadephul, ifade özgürlüğü ve özgür toplumların nasıl örgütleneceği gibi konuların Avrupa içinde tartışılması gerektiğini, Washington’ın bu konulara yön vermesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Bakan, Berlin’in belgeyi ayrıntılı şekilde inceleyeceğini ancak ABD’nin sosyal ve kültürel meselelerde Avrupa’ya müdahalesinin reddedildiğini ifade etti.

ABD’nin 33 sayfalık Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesi Avrupa hakkında tartışmalı ifadeler içeriyor. Belgede, Avrupa’nın ekonomik gerilemesinin önümüzdeki 20 yılda “açık ve gerçek bir medeniyet çöküşü riski” altında olduğu ileri sürülüyor. Ayrıca ABD, AB’nin liderlik ettiği değerlere karşı çıkan siyasi akımları – özellikle göç konusunda – destekleyeceğini belirtiyor. Belgede şu iddialar yer alıyor: Avrupa’nın karşı karşıya olduğu başlıca sorunlar, ulusal egemenliği zayıflatan AB ve diğer ulusüstü kurumlar; kıtayı dönüştüren göç politikaları; ifade özgürlüğünde baskı ve sansür; siyasi muhalefetin bastırılması; doğum oranlarının sert düşüşü; ve ulusal kimlik ile özgüvenin zayıflamasıdır.

Almanya’nın bu belgeye yönelik sert tepkisi, ABD’nin Avrupa’ya yönelttiği yoğun suçlamalardan kaynaklanıyor. Belge, Avrupa’yı kontrolsüz göç, ifade özgürlüğünün zayıflaması ve “medeniyet gerilemesi” ile suçlarken, Avrupa ülkelerini daha fazla savunma sorumluluğu almaya çağırıyor. Berlin, bu yaklaşımı Avrupa’nın iç işlerine müdahale olarak görüyor ve “dış tavsiyeye ihtiyaç yok” mesajını veriyor.

Bununla birlikte 5 Aralık’ta Beyaz Saray tarafından yayımlanan yeni strateji belgesi, Avrupa genelinde geniş tepkilere neden oldu. Belge, ABD’nin küresel askeri yapılanmasını değiştirmesi, göçe daha katı yaklaşması, NATO’nun rolünü yeniden tanımlaması ve Avrupa’ya bakışını yeniden şekillendirmesi gerektiğini savunuyor. Stratejide “kitlesel göç çağının sona ermesi gerektiği” ve Avrupa’nın göç politikaları ile ifade özgürlüğündeki zayıflık nedeniyle önümüzdeki 20 yılda “medeniyet erozyonu” tehlikesiyle karşı karşıya olduğu iddia ediliyor. Bu ifadeler doğrudan AB’yi ve Almanya gibi ülkeleri hedef alıyor.

Berlin’e göre belgedeki en temel sorun, NATO çerçevesinde güvenlik işbirliğine odaklanmak yerine Avrupa’nın siyasi ve sosyal değerlerini eleştirmesi ve hatta bu değerlere karşı çıkan akımlara destek vermesi. Almanya, bunun hem Avrupa’nın bağımsızlığını sorguladığını hem de transatlantik ilişkilerde derin fay hatları oluşturabileceğini düşünüyor. Ayrıca belge, Avrupa’yı Rusya karşısında zayıflıkla suçluyor ve bazı Avrupa hükümetlerinin Ukrayna savaşı konusunda “gerçekçi olmayan beklentilere” sahip olduğunu öne sürüyor. Berlin bu tutumu, Avrupa’nın yetenekleri ve karar mekanizmalarına güvensizlik olarak görüyor.

Almanya aynı zamanda belgenin Avrupa’ya daha fazla savunma sorumluluğu yükleyen bölümlerinden de rahatsız. Berlin, ABD’nin küresel güvenlik yükünü tek taraflı şekilde devredemeyeceğini ve müttefiklerin bunu telafi etmek zorunda olmadığını savunuyor. Almanya için NATO önemli olsa da, savunma ve sosyal politika konularında karar alma bağımsızlığı bir “kırmızı çizgi” olarak görülüyor.

Sonuç olarak Almanya’nın ABD’nin yeni strateji belgesine yönelik eleştirileri; Washington’ın Avrupa’nın iç işlerine müdahalesi, Avrupa’nın siyasi ve kültürel kapasitesine güvensizlik ifade etmesi ve savunma yükünü Avrupalılara kaydırma girişiminden kaynaklanıyor. Bu görüş ayrılıkları, transatlantik ilişkilerin geleceğinde ciddi sorunlara yol açabilir.