NATO Hayalinin Sonu Ukrayna’ya Barış Getirir mi؟
https://parstoday.ir/tr/news/world-i288336-nato_hayalinin_sonu_ukrayna’ya_barış_getirir_mi
Parstoday – Ukrayna Cumhurbaşkanı, ülkesinin NATO’ya katılma hedefinden vazgeçtiğini ve bunun yerine Batı’dan bağlayıcı güvenlik garantileri almaya odaklanacağını açıklayarak, 2022’de savaşın başlamasından bu yana Kiev’in en önemli stratejik dönüşümünü gerçekleştirdi.
(last modified 2025-12-16T10:47:30+00:00 )
Aralık 16, 2025 09:46 Europe/Istanbul
  • NATO Hayalinin Sonu Ukrayna’ya Barış Getirir mi؟

Parstoday – Ukrayna Cumhurbaşkanı, ülkesinin NATO’ya katılma hedefinden vazgeçtiğini ve bunun yerine Batı’dan bağlayıcı güvenlik garantileri almaya odaklanacağını açıklayarak, 2022’de savaşın başlamasından bu yana Kiev’in en önemli stratejik dönüşümünü gerçekleştirdi.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, ülkesinin NATO’ya katılma talebinden vazgeçtiğini ve bunun yerine ABD, Avrupa ve diğer uluslararası ortaklardan bağlayıcı güvenlik garantileri elde etmeyi hedeflediğini duyurdu.

Bu açıklama, Şubat 2022’de Rusya’nın saldırısının başlamasından bu yana Kiev’in en önemli stratejik dönüşümü olarak değerlendiriliyor. Yıllar boyunca NATO üyeliğini varlığının ve bağımsızlığının güvencesi olarak gören bir ülke, yıpratıcı ve yıkıcı bir savaşı durdurma umuduyla artık bu hedeften vazgeçmeye hazır görünüyor. Ukrayna savaşı başından itibaren yalnızca bir toprak ihtilafı değildi; bu savaş, Avrupa’nın güvenlik düzenine ilişkin iki zıt yaklaşımın çatışmasıydı. Bir yandan Sovyet sonrası Ukrayna, NATO’ya katılarak kendisini tamamen Rusya’nın güvenlik yörüngesinden çıkarmak istiyordu; diğer yandan Rusya, NATO’nun sınırlarına doğru genişlemesini ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit olarak görüyordu. Dış İlişkiler Konseyi, Chatham House ve Foreign Affairs gibi önde gelen Batılı düşünce kuruluşları ve analistler, yıllar önce Ukrayna’nın NATO üyeliğinde ısrar edilmesinin Moskova’dan sert bir tepkiye yol açabileceği uyarısında bulunmuştu. Rusya’nın Şubat 2022’deki saldırısı da bu çerçevede anlaşılabilir.

Şimdi, yaklaşık dört yıl süren savaşın, yüz binlerce ölü ve yaralının ve Ukrayna topraklarının yaklaşık yüzde 20’sinin kaybedilmesinin ardından Zelenskiy, Rusya’nın temel talebi olan Ukrayna’nın NATO’ya üye olmaması şartını bir uzlaşmanın parçası olarak kabul ettiği bir noktaya gelmiş durumda. Bu dönüşüm bir tercihten ziyade sahadaki gerçeklerin dayatmasının sonucudur. Bugün Ukrayna, kaybettiği tüm toprakları askerî güçle geri alabilecek kapasiteye sahip değildir. Aynı zamanda NATO içinde Ukrayna’nın üyeliğini kabul edecek siyasi bir uzlaşı da yoktur. Washington ve Avrupa başkentlerindeki Kiev’in başlıca destekçileri bile, Ukrayna’nın üyeliğinin NATO’yu doğrudan Rusya ile savaşa sürükleyebileceğinin farkındadır. Bu ise hiçbir Batılı gücün sonuçlarını üstlenmeye hazır olduğu bir senaryo değildir.

Alternatif olarak gündeme gelen “NATO’nun 5. maddesine benzer güvenlik garantileri” fikri, iki çıkmaz arasında orta bir yol bulma çabasıdır. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi gibi bazı düşünce kuruluşlarına göre bu model, NATO’nun resmî olarak genişlemesi olmadan Ukrayna için asgari bir caydırıcılık sağlayabilir. ABD ile ikili garantiler, Avrupa ülkelerinin güvenlik taahhütleri ve Kanada ile Japonya gibi aktörlerin katılımı, Zelenskiy’nin bakışına göre Rusya’nın yeniden saldırmasını engelleyebilir. Ancak şüpheler ciddidir. NATO’nun 5. maddesi yalnızca hukuki bir hüküm değildir; arkasında kolektif bir siyasi irade, bütünleşik bir komuta yapısı ve uzun yıllara dayanan güvenilir bir caydırıcılık geçmişi vardır. NATO dışındaki güvenlik garantileri, bağlayıcı olsalar bile, aynı etkiyi yaratmayabilir. 1990’larda Budapeşte Memorandumu çerçevesinde verilen ve Rusya’nın saldırısını engelleyemeyen güvencelerin acı tecrübesi, Ukrayna’nın siyasi hafızasında hâlâ tazedir. Bu nedenle birçok analist bu modelin etkinliğinden kuşku duymakta ve onu gerçek bir güvenlik şemsiyesinden ziyade kırılgan bir siyasi uzlaşma olarak görmektedir.

Buna rağmen Zelenskiy’nin kararı, bir zayıflık göstergesinden çok uluslararası siyasetteki acımasız gerçekçiliğin kabulü olarak değerlendirilebilir. NATO hayali, Ukrayna’yı güvenliğe ulaştırmak bir yana, savaşın hızlanmasına katkıda bulunan unsurlardan biri oldu. Şimdi Ukrayna Cumhurbaşkanı, bu sembolik talepten vazgeçerek savaşın sona ermesine giden yolu açmaya çalışıyor. Çünkü savaşın devamı, güç dengesini değiştirmekten çok Ukrayna’nın daha fazla yıpranmasına yol açıyor.

Rusya açısından bu geri adım bir siyasi zafer olarak görülebilir; ancak NATO dışında bile olsa Ukrayna’ya verilecek kapsamlı Batı güvenlik garantileri Moskova’nın endişelerini canlı tutmaya devam edebilir. Belki de asıl ihtilaf artık NATO’nun adı etrafında değil, Batı’nın Ukrayna’daki gerçek varlığı ve nüfuzunun içeriği etrafında şekillenecektir.

Sonuç olarak, Zelenskiy’nin NATO üyeliğinden vazgeçmesi, Ukrayna savaşının yeni bir aşamaya girdiğinin işaretidir. Bu aşamada azami hedefler yerini asgari uzlaşmalara bırakmıştır. Bu uzlaşmanın kanlı bir savaşı sona erdirip erdiremeyeceği ya da yalnızca geçici bir ateşkese mi yol açacağı sorusu, yalnızca Ukrayna’nın kaderini değil, Avrupa’nın güvenlik düzeninin geleceğini de belirleyecektir.