Mart 28, 2016 00:35 Europe/Istanbul
  • Amano: Nükleer Terörizm; Gerçek Tehdit
    Amano: Nükleer Terörizm; Gerçek Tehdit

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü Yukia Amano, nükleer terörizmin gerçek tehdit olduğunu bildirdi.


Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Müdürü Yukia Amano, nükleer terörizmin gerçek tehdit olduğunu bildirdi.


Fransız haber ajansına özel mülakat veren Amano, dünyadaki yaklaşık 1000 nükleer tesisten herhangi birine yönelik doğrudan saldırı tehdidinin yanısıra, radyoaktif materyallerin kaçırılmasının asıl tehdit olabileceğini kaydetti.


Bazı raporlara göre, dünyada şu an Hiroşima’da kullanılan bomba seviyesinde 20 bin nükleer silah yapımı için uranyum ve plütonyum bulunuyor.


UAEA Genel Müdürü, teröristlerin basit bir atom bombası geliştirmek için sadece az bir miktarda plütonyum ele geçirmesinin yeterli olacağını sözlerine ekledi.


Dünya liderleri 31 Mart’ta Washington’da bir araya geleceği toplantı öncesinde Amano, teröristlerin nükleer silah elde etmesinden endişeli olduğunu dile getirdi.


Nükleer güvenliği tehdit etmekte olan nükleer terörizmle mücadele konferansı ilk defa olarak Nisan 2010'da düzenlendi. Mart 2012'de de Güney Kore'nin başkenti Seul'da nükleer güvenlik konferansında bu tehdit kaynağının varlığı vurgulandı. Fakat nükleer terörizmle mücadele konusunda dünya toplumunun bütünlük içinde hareket etmesi gerekirken, Batının çifte standart politikaları ve bazı ülkelerin diğer ülkelerin iç işlerine karışması nedeniyle engellenmektedir. Bazı ülkelerin terörizmle mücadele bahanesiyle diğer ülkelerin iç işlerine karşımasından dolayı, nükleer terörle mücadele süreci göz ardı edilmekte ve dünya toplumunun güvenliği tehdit edilmektedir.


Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, geçen 20 senede radyoaktif materyalin kaçırıldığı, kaybolduğu ve yasa dışı olarak ele geçirildiğine dair 2800 husus rapor etmiştir.


Amano’nun nükleer terörizmin yayılmasıyla ilgili dillendirdiği endişe hakkında üzerinde durulması gereken iki önemli konu var; birinci şu ki, nükleer terörizm, dünyanın nükleer silahlardan arındırılmasıyla doğrudan ilintili ve bağlantılıdır, zira, güvenlik oluşturma gerekçesiyle nükleer silaha sarılmanın asılında dünyada nükleer silahsızlanmanın önünde ciddi engel teşkil ediyor, bu yüzden Amano’nun nükleer terörizmden endişesinin  nükleer silahsızlanmanın ciddi biçimde önemsenmediği süreci bu tehdidin giderilmesine katkı sağlamayacak.


Nükleer terörizmle ilgili daha önemli ve ikinci konu şu ki, terörist grupların kısa, orta ve uzun vadede nükleer silah elde etmesinin nasıl önleneceğiyle ilgilidir, bu mesele, aynen ABD’nin terörizmle mücadele iddiası gibi Washington’un politikaları haklı göstermek için bir araçtan ibarettir.


Bu bağlamda, nükleer terörizm, bir alamda, ABD’nin dünyada kendi üstünlüğünü koruma stratejisi haline gelmiştir.


11 Eylül olayının ardından, küresel terörizmle mücadele, ABD ulusal güvenliği stratejisinin asıl cevheri olarak gündeme getirildi, bu konu, Obama’nın başkanlığı döneminde daha da geliştirilerek, nükleer terörizm tehdidi şeklinde gündeme getirildi.


Bu bağlamda, ABD güvenliği ince biçimde dünya güvenliğine ve dünya güvenliği de ABD güvenliğine bağlanıyor.


Bu doğrultuda, teröristlerin nükleer silah elde etmemesi hedefiyle en önemli küresel tehdit yani terörizmle mücadelede öncü olması için yoğun çaba sarf ediliyor.


Nükleer terörizmin ABD’nin nükleer stratejisi kapsamına alınması, bu ülkeye insanlık güvenliğine karşı yeni tehditlerden geniş yelpazede yorumlar yapması ve aynı oranda diğer ülkelerin iç işlerine karşımasına imkan sağlamış olacak.


Bu durumda, nükleer terörizme odaklanmak, dünya kamuoyunun dikkatini nükleer silahsızlanması ve NPT üyesi ülkelerin bu bağlamdaki yükümlülükleri konusundan uzaklaştırabilir.


Hatırlanacağı üzere, NTP anlaşmasında 3 önemli ilke yer alıyor; 1- Dünyanın nükleer silahlardan arındırılması 2- Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi 3- Ülkelerin barışçıl amaçlar için nükleer enerjiden yararlanması.


Bu ilkeler arasında, ABD başta olmak üzere nükleer silah sahibi ülkeler, nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ilkesi üzerinde durarak, kendi elindeki nükleer silahların caydırıcı olduğunu ileri sürüyor.


Sorun da tam da burada oluşuyor, yeni nükleer silah sahibi ülkeleri, silahlarını korumak istiyor, bu durum da, dünyanın nükleer silahlardan arındırılması önünde asıl engel teşkil ediyor.


İran ve Bağlantısızlar Hareketi başta olmak üzere birçok ülke dünyanın nükleer silahlardan arındırılması gerektiğini ısrarla dile getirirken, nükleer silah sahibi ülkeler, caydırıcı güç olarak nükleer silahlarını korumak istiyor ve bu da, dünya barış ve güvenliğine ters düşüyor.015


Etiketler