Halk komutanı General Süleymani’nin şehadeti üzerine
(last modified Sun, 05 Jan 2020 08:16:14 GMT )
Ocak 05, 2020 10:16 Europe/Istanbul

Cuma günü İran milleti beklenmedik bir haberle uyandı. İslam İnkılabı Muhafızlar Ordusu Kudüs Kuvveti Komutanı General Hac Kasım Süleymani bir ömür cihadın ardından Amerika terör ordusunun düzenlediği terör saldırısında şehit düşmüştü.

Bu haber İslam düşmanlarını sevindirdiği kadar Müslüman milletlerin yüreğine düşen ateş gibiydi. Kuşkusuz General Kasım Süleymani gibi mücahit ve yılmaz bir şahsiyeti kaybetmek, İslam ümmeti için büyük bir kayıptır, fakat yürekleri yanan Müslümanların bu acısına bir nebze olsun sü serpen şey, şehadet bu büyük mücahidin en büyük arzusu olması ve gittiği yolun izleyenlerinin çokluğudur.

Şia düşüncesinde bir insan için en büyük saadet ve en iyi ve en yüce derece, şehadet mertebesine nail olmaktır ve şehit için en muhteşem ve en güzel an, alçak düşman tarafından onurlu bir ölümü zaferle karşıladığı ve canını feda ederek şehadete kucak açtığı andır.

İslam dininde şehadet bir değer ve en büyük hasene olarak tanımlanır ve cihat gibi öğretilerle bir arada zikredilir. Kur'an'ı Kerim ayetlerine göre şehitler ölmez ve Allah katında rızkları vardır.

İmam Ali -s- kafirler ve İslam düşmanları ile mücadele yolunda ve Müslümanların arasında adalet ve eşitliği sağlamak için kılıcını “En saygın ölüm Allah yolunda ölmektir” şiarı ile kullanan ve herkese cihat yolunu açan ilk kişiydi. O hazret Nehcül Belağa’da da Allah yolunda cihat edenleri takdir ederek şöyle buyurur: En saygın ölüm, öldürülmektir. Ebu Talib’in oğlunun canı elinde olan O’na yemin ederim ki benim için Allah’tan başkasına itaat edeceğim bir yatakta ölmek yerine bin darbe kılıçla ölmeyi tahammül etmek daha kolaydır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bir mesaj yayımlayarak şöyle buyurdu:

İslam’ın onurlu ve büyük komutanı semavi oldu. Dün gece şehitlerin tayyibe ruhları Kasım Süleymani’nin mutahhar ruhunu kucakladı. Yıllarca alemin şeytanları ve şer odakları ile mücadele meydanlarında ihlasla ve cesurca mücadele etmek ve uzun yıllar Allah yolunda şehit olma arzusu sonunda sevgili Süleymani’yi bu yüce makama nail etti ve pak kanı, yeryüzünde en acımasız zümrenin eliyle aktı.

Şehit Kasım Süleymani hş. 20 Esfend 1335 (1956) tarihinde Kirman eyaletinin dağlık bir köyünde dünyaya geldi. Kasım Süleymani henüz 12 yaşındayken ve ilk eğitimini tamamladıktan sonra doğduğu köyü terk etti ve Kirman kentinde inşaatta çalışmaya başladı.

Saddam rejiminin İran’a dayattığı savaşın başlaması üzerine genç Kasım vatanını ve İslam’ı savunmak üzere cephelerin yolunu tuttu ve kısa bir süre sonra komutan konumunda gönüllü seferberlerden bir tugay kurdu. Bu tugay 41. Sarullah tugayı adı ile ün yaptı. Kasım Süleymani dayatılan savaş yıllarında komutası altındaki tugayla birlikte Velfecr-8, Kerbela-4, Kerbela-5 harekatları ve Şelemçe atağı gibi birçok operasyonda yer aldı.

Şehit Kasım Süleymani ilk kez hş. 1360’ta, Susengerd bölgesinde düzenlenen Tarik'al Kudüs harekatında bir havan topunun şarapnel parçalarının isabeti sonucu sağ eli ve karnından şiddetle yaralandı. Ancak Süleymani Allah ile zulmü bertaraf edinceye dek yerinde oturmamak üzere ahit bağlamış bir mücahitti.

Savaş bitince General Süleymani komutasındaki 41. Sarullah tugayı Kirman’a geri döndü ve bu kez ülkenin Doğu sınırlarında faaliyet yürüten uyuşturucu madde kaçakçıları ile mücadeleye başladı. General Süleymani Kudüs Kuvveti Komutanı olarak atandığı güne kadar İran ve Afganistan’ın ortak sınırında uyuşturucu çeteleri ile savaştı.

General Kasım Süleymani hş. 1376 tarihinde İslam İnkılabı Lideri ve Başkumandan Ayetullah Hamanei tarafından Kudüs Kuvveti Komutanı olarak atandı ve böylece bu kuvvetin başına geçti.

Ayetullah Hamanei hş. 1389 tarihinde General Süleymani’yi terfi ettirdiği törende yaptığı konuşmada ondan “Yaşayan şehit” tabiri ile söz etti.

General Kasım Süleymani son yıllarda da tekfirci IŞİD terör örgütü ile mücadelede büyük bir komutan olarak adını duyurdu. Bu mücadele sürecinde şehit Huceci’nin IŞİD canileri tarafından başı kesilerek şehit edilmesi üzerine General Süleymani en kısa sürede IŞİD’in tamamen yok edildiği haberini ilan edeceğini açıkladı ve bu sözünü yerine getirdi.

General Kasım Süleymani hş. 1397 tarihinde de Başkumandan Hamanei tarafından Zülfikar nişanı ile onurlandırıldı. Zülfikar nişanı İran silahlı kuvvetlerinin en büyük nişanıdır ve İslam inkılabından sonra ilk kez General Süleymani’ye verildi.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin belirttiği üzere, General Süleymani İslam dini ve İmam Humeyni -ks- mektebinde yetişen seçkin bir şahsiyetti ve tüm ömrünü Allah yolunda cihada adamıştı. Gerçekte şehadet General Süleymani’nin uzun yıllar bu uğurda sarf ettiği amansız çabasının mükafatı oldu. Gerçi General Süleymani’nin şehit düşmesi onun yolunu kapatmayacak ve izleyenlerini de durdurmayacaktır ve kirli elleri ile bu cinayeti işleyenleri de çok ağır bir intikam beklediği kesindir.

İslam dininde şehadet, cesaret ruhu ve bilinçli seçimin sonucudur ve toplumda da direniş ve hareketliliğe vesile olur. Zira şehadetin kökleri direnişe, küfürle mücadeleye, dayanışmaya, ahiret talepliği ve yüksek kapasiteye uzanır ve tüm bu etkenler toplumda direniş gücünü yükselterek toplumda hareketliliğe ve canlılığa yol açar.

Şehitler toplumda direniş ve hareketi güvence altına alır ve topluma gevşeklik ve zafiyetten uzaklaşma yönünde bir güç kazandırır, nitekim hangi toplumun bireyleri bu psikolojiye sahip olursa, ilahi rahmet ve zafer onlarındır.

Gerçekte şehadet, topluma yeniden bir ruh ve hayat kazandıran kan gibidir. Bu yüzden İslam Peygamberi -s- şehitlerin fazileti hakkında şöyle buyurur:

Şehidin bedeninden akan ilk kan damlası ile beraber tüm günahları bağışlanır; şehidin başı iki meleğin arasına yerleşir ve o melekler yüzündeki tozu siler ve ona hoş geldin, der; şehide cennetten elbise giydirilir; cennette şehidi ağırlayanlar ona hoş koku sürmek için adeta birbiriyle yarışır; ruh şehidin bedeninden ayrılmadan önce cennetteki konumunu görür; cennette onun ruhuna istediğin yerde ve mevkide ikamet et, denir; şehit Allah’ın yüzüne bakar ve gözleri aydınlanır ve ilahi özel lütuf ve merhametten yararlandığı için mutlu olur ve ilahi hoşnutluğu idrak eder.

Yüce Allah Kur'an'ı Kerim’in Ahzab suresinin 23. ayetinde şöyle buyurur:

Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.

General Süleymani her mümin insanın kalbinde yeri vardı, şehit aileleri ve şehit evlatlarının acılarının merhemiydi. İslam’ın bu büyük ve tevazulu komutanı sonunda ahde vefa edercesine Allah yolunda şehit düştü, ancak İslam dini halâ ayaktadır ve öğretileri ile beşeriyeti iyiliğe, barış ve adalete davet etmeye devam etmektedir. Kuşkusuz General Süleymani’nin pak kanı ve direniş mücahitlerine kavuşması direniş ekseninin yolunu daha da kolaylaştıracaktır.

Terör ve suikast düşman için zillet ve alçaklıktan başka hiç bir getirisi olamayacağı açıktır. Suikast düzenlemek, hür ve hak talep mücahitlerle yüz yüze savaşamayan korkakların yöntemidir, ancak düşmanlar şunu da bilmelidir ki General Süleymani gibi büyük bir insan şehit olunca, nice Süleymani’ler ayaklanır ve hakla batıl savaşında en ön saflarda mücadeleye devam eder.

Allah’ın, peygamberlerin ve evliyanın selamı şehit Kasım Süleymani ve onunla birlikte şehit düşen yol arkadaşlarının üzerine olsun. 012