Mart 27, 2020 15:43 Europe/Istanbul

Beşeriyetin engebeli yaşamının ta eski çağlarından günümüze, varlık alemini yaratan Allah’ı ve yaratılış sırrını ve iman ve düşünceyi takdir etmek üzere önemli ve kalıcı miraslar geride kalmıştır.

Bu arada tiyatro sanatı bu dünyada insanların en büyük mirası olmuş ve çeşitli evrelerde kültür, edebiyat ve tarih sahibi olan ülkelerde kök salmıştır.

Öte yandan Dünya Tiyatro Günü’nün İranlı Nevruz bayramına denk gelmesini güzel ve anlamlı buluyor ve bu çerçevede Nevruz’da gösteri sanatları hakkında kısa bir sohbeti sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Bilindiği üzere, 191 yılında uluslararası tiyatro müessesesinin önerisi üzerine 27 Mart günü, dünya tiyatro günü olarak adlandırıldı. O tarihten bu yana her yıl bu günde tiyatrolar ve gösteri sanatçıları çeşitli etkinlikler düzenleyerek bu günü anıyor ve kendi gösteri sanatları ve yeteneklerine göre bazı etkinlikler düzenliyor ve muhataplarını meydanlarda ve sahnelerde düzenledikleri gösterileri seyretmeye davet ediyorlar.

Her yıl dünya tiyatro günü dolaysıyla dünya tiyatro büyüklerinden biri bir mesaj yayımlıyor. Bu yılın mesajını Pakistanlı Şahed Nedim düzenleyerek yayımladı. Mesajın bir bölümünde şu ifadeler yer alıyor:

Günümüz dünyasında bir kez daha fıskı fücur, nefret ve şiddet yeniden ortaya çıktığı bir sırada, görünen o ki milletler, milletlere karşı isyan ediyor ve bir inancın mensupları başkaları ile savaşıyor ve toplumlar başka toplumlara karşı casusluk yapmakla uğraşıyor. Bu şartlarda bizler manevi gücümüzü yeniden toplamalıyız. Bizler içinde yaşadığımız dünyamız ve gezegenimiz için duyarsızlık, kötümserlik, hırs ve umursamazlık ve halsizlikle mücadele etmeliyiz. Tiyatro beşeriyette düşmekten kurtulması için enerji yaratmak ve seferber etmekte rol ifa ediyor. Bu merhale, icra ortamını mukaddes bir konuma yükseltebilir. Güney Asya’da oyuncular sahneye çıkmadan önce saygı ile sahnenin tabanına dokunur. Bu, maneviyat ve kültürle bütünleşen eski bir gelenektir. Şimdi artık oyuncu ile seyirci, geçmişle gelecek arasında o eski birliktelik ilişkisini kurma zamanı gelmiştir.

İranlıların eski bayramı Nevruz’un üzerinden bir kaç gün geçiyor. Bu bayram ta eski zamanlardan bu topraklara miras kalan ve her yıl güzel merasimler ve etkinliklerle kutlanan bir bayramdır.

Nevruz bayramının en güzel etkinliklerinden biri, hem eski yılın son günleri ve hem yeni yılın ilk günlerinde icra edilen oyunlardır ve bu bakımdan kentler ve köylerin arasında hiç bir farklılık yoktur ve hemen hemen her yerde düzenlenir ve güzelliğine güzellik katılır.

Eskiden Nevruz bayramından bir kaç gün önce ilkbahar ve Nevruz habercileri kentlerde ve köylerde sokakları, mahalleleri dolaşır ve şarkı söylemek ve oyunlar oynamak sureti ile kış mevsiminin sona erdiğini ve ilkbahar ve Nevruz bayramının geldiğini insanlara müjdelerdi. Bu tür oyunları icra etmenin esas amacı kışın sona erdiğini ve sıcak mevsim ve ilkbaharın geldiğini temsili olarak sergilemekti.

İranlı büyük bilgin Ebu Reyhan Biruni ise El Tefhim adlı kitabında bu tür oyunların icra edilmesi İran’ın mitolojik devletlerinden Kiyanilerin dönemine ait olduğunu belirterek şöyle yazıyor:

Adamın biri komik kıyafeti ve hareketleri ile bir eşeğe bindirilir ve kentte dolaştırılırdı. Bu sokak gösterisi ve seyyar gösteri gruplarının yılın son günlerinde yollara düşmesi İran’ın çeşitli bölgelerinde yaygındır. Ebu Reyhan Biruni, Fars yöresinde bu tür gösteri gruplarına şahit olduğunu belirtiyor.

Nevruz bayramından bir kaç gün önce başlayan ve yeni yıla girdikten sonra iki hafta devam eden günlerde icra edilen gösterilerden biri de insanlara ilkbaharın gelişini müjdeleyen “Ateşefruz” adında bir oyundu.

Ateşefruz ekibi bir kaç oyuncu ve çalgıcıdan oluşuyordu ve her birinin kendine özel elbisesi ve bezenme yöntemi vardı. Oyunculardan biri yüzünü siyaha boyar kırmızı elbise giyerdi; bir başkası eline meşale tutar ve öteki oyunca da uzunca çubukların üzerinde yürümeye başlardı. Ateşefruz ekibi çalgıcıların eşliğinde neşeli programlar icra ediyor ve ateş oyunları düzenliyordu; insanlar da onlara bahşiş olarak biraz para veriyordu.

Günümüzde bu gösteri şekil değiştirdi ve şimdi Ateşefruz ekibinden geriye kalanlar İran’da Hacı Firuz adıyla anılıyor. Hacı Firuzler yılın son günlerine doğru yüzlerini siyaha boyadıktan sonra kırmızı elbise giyiyor ve şarkıların eşliğinde insanlara kış mevsiminin sona erdiğini ve ilkbaharın geldiğini müjdeliyor. Bu oyuncuların giydiği elbisenin kırmızı olması ilkbaharın neşesini ve yüzlerinin kara olması kış günlerinin soğuğunu ve karalığını ve ilkbahar geldiği için gitmekten başka çaresi olmadığını temsil ediyor.Yeni yılın ilk anı ve bir başka ifade ile yılın ilk günü olan Nevruz, coğrafya biliminde ilkbahar ekinoksu olarak bilinir. İlkbahar ekinoksu, gece ve gündüzün eşit olduğu gündür. Bu durum, yerkürenin güneşin etrafında dönmesi ve ekseni ilkbahar ekinoksu adı ile anılan özel bir eksende yer almasıyla gerçekleşir. Bu yüzden Nevruz’un en önemli mesajı ve özelliklerinden biri adalet ve adalet eksenli olma meselesidir. Mir Nevruzi etkinliği de bu temele dayanan bir etkinliktir. İran’da kralların hüküm sürdüğü dönemlerde her bölgenin ve her yörenin bir emiri veya bir valisi bulunduğu günlerde Mir Nevruzi etkinliğinde adalet ekseninde olmaya vurgu yapılırdı.

Mir Nevruzi etkinliği İran’da derin maziye dayanan bir etkinliktir ve izlerine İslam’dan önceki dönemde de rastlamak mümkün. Aslında bu etkinlik sadece İran’ın coğrafi sınırlarının içine özel bir etkinlik de değildi ve nerede İran kültürü ve Nevruz bayramı varsa, oralarda düzenlenirdi. Örneğin Mısır’da Fatımi halifeleri hüküm sürdüğü dönemde ve hatta daha sonrasına bu ülkede Nevruz bayramı kutlanırdı.

Mir Nevruzi veya diğer adı ile Nevruz kralı çirkin suratlı bir adamdı ve Nevruz günlerinde insanları güldürmek ve alay konusu olmak üzere bir kaç gün kraliyet tahtına oturur ve gerçek kral veya emirin yerine saçma sapan emirler verirdi. Mir Nevruzi örneğin falanca zengin adamın malına el konması veya falanca zorba adamın hapse atılması gibi emirler veriyordu. Bu oyun görecede eğlenmek içindi, fakat aslında bir nevi sıradan insanların yöneticilere karşı tepkilerini yansıtıyordu.

Aslında Mir Nevruzi oyunu hiciv boyutunu korumakla beraber bir nevi gösteri oyunu da sayılıyordu. Behram Beyzai “İran’da gösteri” adlı kitabında şöyle yazıyor:

1924 yılında bu oyuna Bocnurd kentinde şahit olan biri şöyle anlatıyor: İlkbaharın onuncu gününde büyük bir kalabalığın yaya ve binek yoldan geçtiğini gördüm. Adamlardan biri çok şatafatlı elbisesiyle büyükçe bir atın üzerine binmiş, başına şemsiye açılmıştı. Cemaat onun önünde arkasında ilerliyordu. Bir grup da hizmetkar vesaire olarak ellerinde sopalarla onun önünde, yanlarında ve arkasında gidiyordu. Bir kaç kişinin elinde de uzunca sopalar vardı ve her sopanın başında inek veya koyun gibi hayvanların başı vardı, yani bu hayvanların kafatası vardı ve bu da emirin bir savaştan fetihle döndüğünü ve düşmanlarının kafasını beraberinde getirdiğini temsil ediyordu. Bu cemaatin peşinden de bir sürü insan geliyordu ve çok da gürültü yapıyordu.

Anlaşılan Mir Nevruzi etkinliği halk tarafından yoğun ilgi gören bir gösteri oyunuydu ve diğer birçok komik oyun da bu oyundan esinlenerek yapılıyordu. Bu oyunlara Nevruzihan, Hacı Firuz, Ateşefruz, Guryabani adları ile anılan seyyar gösteri gruplarını örnek vermek mümkün. Bazılarına göre bunlar Mir Nevruzi’ye eşlik eden oyuncularda ve daha sonraları ayrıldılar. Bu oyunculardan bazıları günümüzde de Nevruz bayramında bezenerek komik oyunlar icra ediyor ve çalgıcıların eşliğinde hiciv şiirleri okumak veya hoş aksanlarla konuşarak insanları eğlendiriyor.

Mir Nevruzi tahta oturduğu beş günde çeşitli emirleri verebiliyor ve emirlerinin gerçek kral veya emir gibi yerine getirilmesi gerekiyordu. Gerçi bu oyun simgesel olarak Nevruz’da düzenleniyor ve emirler de mizah ve alayla beraber oluyor ve gerçekte kraliyet gücü ile alay ediliyordu. Bu yüzden Mir Nevruzi bu günlerde kralı azlediyor, vezirleri değiştiriyor veya halktan daha fazla haraç alınmasına emrediyor ve beş günün sonunda büyük bir şenlikle krallığı sona eriyor ve insanlar ilkbaharı karşılıyordu.

Bu beş gün sona erince Mir Nevruzi’nin iktidarı da sona ermiş oluyordu ve bu rolü oynayan kişi bir süre saklanıyordu; zira insanlar ona ve emirlerine beş gün boyunca itaat etmek zorundaydı ve şimdi onu bulup verdiği emirlerin intikamını almaya çalışıyordu..

Ve son olarak, Nevruz bayramı ve yeni yıla özel bu tür oyunların halk arasında icra edildiğini belirtmek istiyoruz. İran’da bu tür oyunların yanı sıra müzik grupları da Nevruz bayramına eşlik ediyordu. Eskiden Nevruzihan adı verilen müzik grupları neşeli şarkıların eşliğinde insanlara ilkbahar ve Nevruz bayramının geldiğini müjdeliyordu. Bu gruplar İran’ın birçok yöresinde vardı, ama en çok Gilan, Mazandaran, Azerbaycan ve Fars eyaletlerinde faaliyet yapıyordu.

 

Etiketler