Ayetullah Hamanei’nin Fransız gençlere mektubu üzerine - 1
(last modified Mon, 09 Nov 2020 17:41:13 GMT )
Kasım 09, 2020 19:41 Europe/Istanbul

Ayetullah Hamanei Fransız gençlere iki kritik soruyu sordu: Neden Holokost’tan kuşku duymak suçtur? ve eğer biri bu konuda bir şey yazarsa hapse atılmalıdır; oysa İslam Peygamberi’ne -s- hakaret etmek serbesttir?

Fransa’da Charlie Hebdo dergisinin İslam Peygamberi’ne -s- hakaret içeren çirkin karikatürleri yayımlaması bir süredir dünya genelinde yaklaşık iki milyar Müslümanın öfkesini tetiklemiştir. Bu öfke ve infial duygusu özellikle Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ve diğer bazı Fransız yetkilileri doğrudan veya dolaylı bir şekilde bu ahlaksızlığa ve İslami mukaddesata hakaretlere destek vermesinden sonra daha da tırmandı ve Müslümanlar Fransız ürünlerine boykot kararı almaya başladı.

Aslında İslamofobi projesi bir süredir Batılı devletlerin medya üzerinden gündemlerine aldığı bir projedir; zira bu ilerici ve yüce dinin sağlam ve mantıklı delilleri ve manevi öğretileri ile her insanın aklını ve kalbini etkilediğini biliyorlar. Nitekim maddiyatçılıktan, fesat ve beyhudelikten usanan Batı dünyasında bu semavi dine yöneliş her geçen gün daha da artıyor. Bu yüzden Batılı devlet adamları İslam karşıtlığını körükleyen ve başta ilahi rahmet ve hidayetin simgesi olan İslam Peygamberi’ne -s- hakaret olmak üzere Müslümanların mukaddesatına hakaret edenlere destek veriyor.

Öte yandan Müslümanlar sevgili peygamberlerine destek vermek üzere protesto eylemleri düzenlemeleri üzerine bazı İslam ülkelerinin devlet adamları da son ilahi peygambere yapılan hakareti kınayarak Fransa devletine ve yetkililerine gönderdikleri mesajlarda bu tür çirkin karikatürlerin yayımlanmasını engellemelerini istediler. Gerçi bu tutum şimdiye dek defalarca sergilendi, ancak pratikte pek fazla etkili olmadı, zira Batılı devlet adamları Müslüman devlet adamlarının bu tür mesajları ve açıklamaları diplomatik ve siyasi düzeyde kaldığını biliyorlar.

Ancak bu konunun bilincinde olan İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu tür çirkin ahlaksızlıkların perde arkasında yer alan Batılı devlet adamlarını muhatap almıyor ve doğrudan başta gençler olmak üzere Batılı insanlarına mesaj gönderiyor ve ancak onları muhatap alıyor.

Ayetullah Hamanei bundan önce Fransa’da tekfirci IŞİD terör örgütünün düzenlediği terör saldırıları ve İslam karşıtlığını tırmandırması üzerine Fransız ve Batılı gençlere hitaben iki önemli ve tarihi mektup yazmıştı.

Ocak 2015’te yayımlanan Ayetullah Hamanei’nin birinci mektubunda şu ifadeler yer alıyordu:

Ben siz gençleri muhatap alıyorum; bunun sebebi, sizin anne ve babalarınızı gözardı ettiğim için değil, milletiniz ve ülkenizin geleceğini sizin elinizde gördüğüm için ve ayrıca sizin kalplerinizde hakikat taleplik hissini daha diri ve daha uyanık bulduğum içindir. Yine bu mektupta sizin politikacılarınız ve devlet adamlarınızı muhatap almıyorum; zira onlar bilinçli olarak siyaset yolunu sadakat ve dürüstlük yolundan ayırdıklarına inanıyorum.

Bugün Batılı medya organlarının İslami mukaddesata saygısızlığı ifade özgürlüğü maskesi altında yapılıyor. Charlie Hebdo dergisinin İslam Peygamberi’ne -s- hakaret içeren çirkin karikatürleri yayımlaması ve yeniden yayımlama üzerinde ısrarla durması ve Fransa ve diğer bazı ülkelerde yetkililerin bu ahlaksızlığa destek vermesi de ifade özgürlüğü bahanesi ile gerçekleşmiştir. Üstelik Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron bu çirkin karikatürler ifade özgürlüğü çerçevesinde savunulabileceğini ileri sürüyor.

Ancak İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei bu son mektubunda iki temelli soruyu gündeme getirerek başta Fransız yetkililer olmak üzere Batılı devlet adamlarının iddia ettiği özgürlüğü sorguluyor.

Ayetullah Hamanei Fransız gençlere hitaben şöyle diyor:

Cumhurbaşkanınıza sorun; neden Allah’ın peygamberine hakareti destekliyor ve bunu ifade özgürlüğü sayıyor? Acaba ifade özgürlüğünün anlamı küfür ve hakaret etmek midir? Hem de parlak ve kutsal şahsiyetlere? Acaba bu ahmakça hareket, onu cumhurbaşkanları olarak seçen bir milletin şuuruna hakaret değil midir? Bir sonraki soru, neden Holokost hakkında kuşku duymak suçtur? Ve eğer biri bu konuda bir şey yazarsa hapse girmesi gerekir, fakat peygambere hakaret etmek serbesttir?

Aslında Ayetullah Hamanei bu soruları sormakla ifade özgürlüğü ile hakaret ve küstahlığın sınırını belirliyor. Özgürlük tüm beşeri toplumların en büyük hedef ve ülkülerinden biridir ve milletler bu önemli değeri kazanmak için büyük emek harcamış ve bu uğurda birçok insan canını feda etmiştir. İslam dininde de insanların hürriyetine özel önem verilmiş ve yüce Allah tarafından kullarına bir hediye olarak telakki edilmiştir. Zira insanoğlu yaşam tarzını, inançlarını seçmekte ve amellerinde hür olan tek mahluktur; gerçi yaptığı seçimlerin doğru veya yanlışlığının sorumluluğunu da üstlenmesi gerekir.

Batı dünyasında kilisenin orta çağı istibdadı sona erdikten sonra özgürlüğe özel özen gösterildi; ancak bu özgürlük zamanla asil ve yapıcı anlamından uzaklaşarak zaman zaman fesat ve kötülüğe dönüştü. Örneğin günümüzde Batı dünyasında cinsel açıdan sınırsız özgürlük insanları ahlaki fesat ve çöküşe sürüklemiş ve aile ocağının temellerini iyice sarsmıştır. Yine Batılı yaşam tarzının temel sıkıntılarından biri insan kerameti ve şanı, kutsal değerler ve ahlaki faziletlerin hiçe sayılmasıdır. Nitekim alemlerin en mukaddes ve en üstün şahsiyeti olan Hz. Muhammed’e -s- yapılan hakaretler de Batı dünyasında özgürlüğün hedeflerinden iyice sapma yaşandığını gösteriyor.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei de Batılı gençlere hitaben mektubunda Batı’da özgürlük anlayışında mukaddesata saygısızlık ve hakaret gibi durumları hatırlatarak bunu en ahmakça hareket niteledi. Zira bizzat kutsal ve beşeriyetin hizmetinde olan özgürlük başkalarının mukaddesatına hakaret için kullanılırsa, mantıksız ve garez-kar bir amele dönüşür. Eğer bir ülkenin devlet adamları özgürlüğün kötüye kullanılmasını engellemek yerine iki milyar Müslümanın mukaddesatına hakarete propaganda yaparak destek veriyorsa, İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei’nin mektubunda belirttiği üzere kendi milletlerinin şuuruna hakaret etmiş sayılır.

Fransız devlet adamlarının kendi halkının şuuruna hakaret etmelerinin sonuçları, bazı belli durumlarda özgürlüğü tamamen kısıtladıkları ve bazen da yok saydıkları zaman anlaşılır. Örneğin Fransız Müslüman kızların okullarda başörtüsü kullanmaları yasaklanıyor ve ülke genelinde İslami hicaba karşı sıkı kısıtlamalar uygulanıyor. Yine İslam karşıtlığı ile artık iyice ün yapan Fransa Cumhurbaşkanı Macron Fransa nüfusunun yüzde 10 kadarını oluşturan Müslümanlara karşı kısıtlamaları ağırlaştırmak için yeni bir yasa tasarısı hazırladı.

Ancak Fransa’da özgürlüğün ne denli siyasi ve ayrımcılığın etkisi altında olduğunu gösteren en önemli konulardan biri, başta Holokost iddiası olmak üzere siyonist rejim İsrail’i ilgilendiren durumlarda ifade özgürlüğüne uygulanan kısıtlamalar ve bazen de yasaklardır.

İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei de mektubunda aynı konuyu gündeme getirerek Fransız gençlere soruyor: Neden Holokost’tan kuşku duymak suçtur? ve eğer biri bu konuda bir şey yazarsa hapse atılmalıdır; oysa İslam Peygamberi’ne -s- hakaret etmek serbesttir?

Bilindiği üzere siyonistler ikinci dünya savaşında altı milyon Yahudi Nazi Almanya tarafından öldürüldüğünü iddia ediyor. siyonistler bu bahane ile mazlumiyet ayaklarına yatarak kamuoyunu ve devletleri acındırmaya başladılar, ki bu sürecin sonuçlarından biri BM’nin çakma ve gayri meşru İsrail rejimini tanıması oldu. İşte bu yüzden şimdi siyonistler bu iddianın doğru veya yanlışlığını aramaya şiddetle karşı çıkıyor, zira foyaları gün yüzüne çıkmasından korkuyor.

Öte yandan Fransa gibi bazı Batılı ülkeler ifade özgürlüğü iddialarına rağmen Holokost hakkında her türlü kuşkuyu gündeme getirmeyi suç sayıyor ve bu suç için bazı cezalar uyguluyor. Örneğin prof. Roje Garodi 1998 yılında yazdığı eserinde Almanya kamplarında insanların yakıldığı fırınların varlığını ve ölen Yahudi sayısını sorguladığı için hapis ve para cezasına çarptırıldı. Sekiz yıl sonra Garodi’nin diğer hemşehrisi yani prof. Robert Froison da benzer suçtan dolayı hapis ve para cezasına çarptırıldı. Oysa bu bilim adamları Yahudilerin öldürüldüğünü inkar bile etmemişti ve sadece yaptıkları araştırmalara göre Holokost hakkında bazı çelişkilere rastladıklarını belirtmişti.

Günümüzde Holokost’u eleştirme yasağı Fransa ve Batı dünyasında ifade özgürlüğüne karşı sergilenen çifte standart tutumun simgesi haline geldiği anlaşılıyor. Gerçi siyonistlerin etkisi altında bulunan başta Macron olmak üzere Fransız devlet adamları daha da ileri giderek bu batıl inançlarını eleştirmeyi de Yahudi düşmanlığı sayıyor ve bunun için de bazı cezaları belirledikleri anlaşılıyor. Oysa Yahudilerin büyük bir bölümü siyonistlerin düşüncelerini kabul etmiyor ve Yahudi inancında bidat sayıyor.

Buna göre İslam İnkılabı Lideri Ayetullah Hamanei gündeme getirdiği iki stratejik soru ile başta Batılı gençler olmak üzere Batılı insanların dikkatini onları yönetenlerin ifade özgürlüğünden kendi amaçları doğrultusunda nemalandığına ve aslında bu özgürlüğe inanmadıklarına çekiyor. Zira aksi takdirde Charlie Hebdo gibi sapkın ve ucuz bir dergi Fransız devlet adamlarının destekleri olmadan İslam Peygamberi’ne -s- hakaret etme cesaretini bulamazdı; oysa aynı ülkede Holokost, siyonizm ve hatta İsrail rejiminin cinayetlerini ve yayılmacı politikalarını eleştirmek yasak ve suç sayılıyor.