Hidayet hadisi - 14
Namaz İslam dininde en yüce ve en önemli ibadetlerden biridir.
İbadet ya sözle ya da amelle yerine getirilen bir fiildir ve namazda her iki fiil bir arada söz konusudur. Namaza durduğumuz vakit ve hamd ve sure okuduğumuzda, yine ruku veya secde veya teşehhüt amelinde zikir söylediğimiz vakit, sözlü ibadeti yerine getirmiş oluruz, ancak namaza durmak, kıyam, ruku ve secdeye kapılmak, hepsi amelle ibadet sayılır. Bu yüzden İslam peygamberi (sav) namaz İslam'ın zirvesi anlamındadır, diye buyurmuştur. Yine ünlü bir hadiste İmam Ali'nin (sa) şerefli ömrünün son anlarında şöyle buyurduğu rivayet edilir: Allah için, Allah için, namaz hakkındı, çünkü sizin dininizin sütunudur. İmam Bagır (sa) bu benzetmeyi şöyle açıklamıştır: Namaz dinin sütunudur, bir çadırın direği gibi eğer ayakta dimdik durursa kazıklar ve ipler ona bağlı, sapa sağlam yerinde durur, ancak direk eğildiği veya kırıldığı vakit, bunlardan hiç biri yerinde kalmaz. Dolaysıyla eğer kulla Allah arasında namaz ibadeti ile kurulan irtibat kesilecek olursa, diğer amellerin ve ibadetlerin hiç bir faydası yoktur. Demek ki namaz insanın diğer amellerine değer ve ruh kazandıran bir ibadettir, çünkü namaz insanda ihlas ruhunu canlandırır. Bir hadiste İmam Sadık'tan (sa) şöyle okumaktayız: Kıyamet gününde kullardan hesabı sorulan ilk mesele, namazdır. Eğer kabul görürse diğer amellerin hesabı da kabul edilir ve eğer reddedilirse, diğer ameller de reddedilmiş olur. Belki bu yüzdendir ki namaz kulun yaratanla en iyi irtibat yoludur ve eğer doğru biçimde yerine getirilirse, kulan Allah katına yakınlaşmasına ve ibadetinde ihlasa vesile olur ve diğer amellerin de kabul görmesine yardımı dokunur, aksi takdirde diğer amelleri de itibarını kaybeder. Ankebut suresinin 45. Ayetinde namazın insanları çirkin amellerden alıkoyduğu buyurulmuştur. Namaz insanlara en güçlü caydırıcı gücü, yani Allah'ı ve maadı hatırlattığı için günahlardan ve münkirlerde uzaklaştırıcı etkisi vardır. Namaza duran insan tekbir diyor ve yüce Allah'ın her şeyden üstün olduğunu itiraf ediyor ve ardından O'nun nimetlerini hatırlayarak Rabbine hamd ve dua ediyor. Kuşkusuz bu ameller namaza duran insanın kalbini ve ruhunu hakka doğru yürüme ve pak olma hissi ile aydınlatır. Kur'an-ı Kerim Ankebut suresinin 45. Ayetinin devamında "Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir." Şeklinde buyuruyor. Gerçekte yüce Allah ayetin bu bölümünde çok önemli bir meseleyi beyan ediyor, o da şu ki Allah'ı anmak, her türlü hayır ve saadetin vesilesidir. Gerçekte insanı her türlü münkirden ve günahtan alıkoyan da Allah'ı anmak ve zikretmektir. Her namaz ibadet açısından en mükemmel ve en yüce ibadet olmakla beraber fuhuş ve münkiri de önleyici etkisi vardır. Rivayetlere göre bir gün Medine halkından bir genç İslam peygamberi (sav) ile birlikte namaz kılar, ama aynı zamanda günah da işlerdir. Bu durum İslam peygamberine (sav) bildirildi. O hazret şöyle karşılık verdi: bir gün namazı onu günahtan alıkoyacaktır. Bir süre sonra o genç tevbe etti. Namazın doğruluğuna vesile olan şartlardan başka, namazın yüceliğine ve kemale ermesine katkı sağlayan bir dizi daha şartlar söz konusudur. namazın kemal derecesine erme şartlarından biri namazın içeriğinden başka iç ve dış paklıktır. Çünkü bilindiği üzere namaz kılınan mekan, namaz kılan insanın giysileri, üzerinde namaz kılına halı, abdest alınan su ve hatta abdest alınan mekan temiz olmalı, gasp edilmiş mekan olmamalı ve başkalarının hakkına taciz ederek elde edilmemiş olmalıdır. Namaz kılan insan başkalarına zulümden, az satmaktan, rüşvet almaktan ve haram kazançtan uzak durmalıdır. Bu yüzden namazın beş vakit kılınması, başkalarının hakkına uyma çağrısı gibidir. İmam sadık (sa) şöyle buyurur: Namazının kabul edilip edilmediğini bilmek isteyen kimse, kıldığı namazların onu çirkinliklerden ve kötülüklerden uzak tutup tutmadığına bakması gerekir. O zaman her ne kadar çirkin amellerden ve günahlardan uzaklaşmışsa, namazı da o kadar kabul görmüştür. 015