Hollywood’da Siyahiler - 25
Bugünkü sohbetimizde yine geçen iki bölümde olduğu gibi, Amerika’nın siyahi Başkanı Obama döneminde Hollywood sinemasının eğilimlerini gözden geçirmeye devam etmek istiyoruz.
Bilindiği üzere Barack Obama Amerikan tarihinin ilk siyahi Başkanı oldu. Obama 2009 ila 2017 yılları arasında iki dönem ABD başkanlığını yürüttü.
Geçen bölümlerde Hollywood sinemasının siyahilerin hakkında yaptığı eserlere baktığımızda, bu eserlerin tarihin yeniden okunması ve sosyal gerçekçilik eksenleri olmak üzere iki eksende yer aldığını, tarihin yeniden okunmasında da insaflı rivayet ve intikamcı rivayet olmak üzere iki grup eserlerin söz konusu olduğunu beyan ettik.
Şimdi ise iki farklı grubu ele almak istiyoruz. Bu iki grup aslında sosyal gerçekçilik kategorisinde yer alıyor. Bu gruplardan birinde Amerika’nın çağdaş toplumunda siyahilerin yaşamlarında karşılaştıkları sorunları beyan ediyor, diğer grup eserler ise siyahilerin beyazların yanında doğal ve normal yaşam sürdürmelerini konu ediniyor.
Sosyal gerçekçilik kategorisinde yer alan eserlerde siyahi toplumun durumundan ilham alan ve siyahilerin kendi aralarında ve yine beyazlarla olan ilişkilerinde yaşadıkları duruma eleştirel bir yaklaşımın sergilendiği gözleniyor. Aslında bu gerçekçilik, siyahilerin tarihi ve geçmiş çağlarda durumu ile ilgili değildir ve sırf çağdaş dünyada yaşamlarını kapsamaktadır. Siyahi azınlığın karşılaştığı yeni sorunlar veya içinde yaşadıkları yaşam koşulları bu tür eserlerin ana temasını oluşturuyor. Bu eserlerde siyahilerin çağdaş kültürü hem iyi ve hem kötü yönleri ile sergileniyor.
Sosyal gerçekçilik ekseninde yapımı gerçekleşen filmlerin bazılarında siyahilerin Amerika’nın çağdaş toplumunda yaşam zorlukları ifade ediliyor. Bu grupta yer alan filmlerde yaşamlarında sorun yaşayan siyahilere toplumun nasıl baktığı ve medeni kurumlar veya devlet erkanlarının onlara nasıl yaklaştığı anlatılıyor.
Siyahi azınlığı sorunlarının beyan edilmesi, bu sorunların kökleri ve siyahi gençlerin suç eğiliminin sebepleri ve meseleye çözüm bulma anlayışı ile yaklaşılması, bu tür filmlerde dikkat çeken ana düşüncelerden biridir.
Hatırlanacağı üzere 2013 yapımı Frotvile durağı adlı eser bu grupta yer alan eserlerden biridir. Bu eserde siyahi suçlu genç Oscar Grant’ın ıslah olma eğilimi sergilenirken, meslek ve mali sorunları ve özellikle beyaz polisin ona ve diğer siyahi gençlere karşı şiddet uygulaması da işleniyor. Toplumda güven ve düzen yaratmakla yükümlü olan polisler, kavga çıkarmaktan zanlı olan siyahi gençleri görünce hemen şiddete baş vuruyor ve suçsuz olduğu halde genç siyahi Oscar’ın ölümüne sebebiyet veriyor.
Frotvile durağı adlı film ilk önce yoksul mahallerde siyahilerin çevre şartlarını gösteriyor ve bu insanların örfe ve adetlere aykırı işleri yapmalarını onların sosyal ve iktisadi konumlarına bağlıyor. Fakat beyaz polisler ırkçı klasik yaklaşım çerçevesinde kendilerine siyahileri darpetme izni veriyor. Sanki Amerika’nın çağdaş toplumunun polisleri, kölelik döneminin eli kırbaçlı ağaların yerini almış ve bu anlayışla siyahileri sorgulama hakkına sahipmiş gibi davranıyor. Bu sorun günümüzde Amerikan toplumunda siyahilerin karşı karşıya bulundukları en önemli sorunlardan biridir ve ABD’nin ilk ve son siyahi Başkanı Obama da seçim kampanyalarında verdiği sözlere karşın bu soruna çözüm bulamamıştır.
Frotvile durağına benzer diğer eserlere 2009 yapımı Precious ve 2016 yapımı Mehtap (ay ışığı) adlı eserleri örnek vermek mümkün. Siyahilerin toplumunda eşcinsellik ve aile içi şiddet, Precious adlı eserin ana temasıdır. Bu filmin suçsuz karakteri Amerikan toplumunda siyahilere yönelik uygulanan şiddetten ve ailevi sorunlardan kaçarak inzivaya çekiliyor ve kendi hayalinin ürünü olan sanal bir dünyaya sığınıyor.
Precious adlı eser bu sorunları irdelerken siyahilere aşağılayıcı bir yaklaşım sergilemediği gibi, hoşgörülü bir bakışla konuyu gündeme getiriyor. Filmde sunulan çözümler Amerika’da insanların ve medeni kurumların ve devlet erkanlarının aileleri ve ruhsal sorunları ile uğraşan siyahilerin yaşam bilgilerini arttırmaya yöneliktir.
2016 yapımı Mehtap veya ay ışığı adlı film de Amerika’nın çağdaş toplumunda siyahilerin yaşam sorunlarını ele alan eserlerden biridir. Bu film siyahi bir eşcinselin yaşam öyküsü ve çocukluk, gençlik ve yetişkinlik çağları olmak üzere yaşamının üç evresini ve siyahilerin adı kötüye çıkan yoksul bir mahallesinde sosyal, kültürel, ailevi mali ve mesleki sorunların arasında büyüdüğünü anlatıyor.
Bu eser filmin siyahi karakterinin suç ve sosyal bozukluklara yönelmesinin nedeni eğitim ve cismi ve ruhi gelişmek için yeterli imkanlardan yoksun olmasından ibaret olduğunu ifade ediyor. Filmin siyahi karakteri ne ailesinde, ne de okulunda ve ne de yaşadığı mahallede doğru bir şekilde talim ve terbiye görmüyor. Bu tür insanlara medeni kurumların yardım etmeleri gerekirken filmde bu kurumların izine rastlanılmıyor.
Gerçekte siyahi suçlu çocuklara yardım eden sosyal kurumların yokluğu Amerika’da siyahilerin sosyal şartları ve gerçek yaşamından kaynaklanan bir durumdur. Nitekim medeni kurumların siyahilerin yaşam şartlarına karşı duyarsızlığı da onları türlü sosyal suçlara ve ahlaksızlıklara yöneltiyor.
Mehtap adlı filmin siyahi karakteri türlü umursamazlıklar ve suiistifadelerle karşılaştığında yanlış bir yola sapıyor ve mecburan uyuşturucu madde satışına başlıyor. O sıralarda hiç bir kurum ona yardım eli uzatmıyor ve böylece o da bir serseriye ve suçluya dönüşüyor. Kuşkusuz onun bu tür örf ve adet dışı davranışlarının önemli bir bölümünün sorumlusu, Amerikalı eğitim ve medeni kurumlarının yoksul mahallelerde büyük ailevi sorunların içinde yaşayan siyahi çocukların durumları ile ilgilenmemeleridir.
Mehtap adlı eserde siyahilerin sorunlarının gündeme getirilmesi kamuoyunun beklentilerinin aksine 2017 oscar ödül töreninde bazı uzmanların tabiri ile ABD Başkanı Trump’ın ırkçı açıklamalarına tepki olarak yılın en iyi eseri ödülünü kazanmasına vesile oldu ve böylece Trump ve hayranlarına siyahilerin öz itibarı ile kötü olmadıklarını ve asıl devlet kurumlarının onların sorunları ile ilgilenmemeleri siyahi toplumda suç işlenmesine sebebiyet verdiğini gösterdi.
Sosyal gerçekçilik kategorisinde yer alan diğer eserlerin oluşturduğu grupta siyahilerin beyazların yanında doğal ve normal yaşamları ele alınıyor, gerçi bu tür eserlerin sayısı diğer eserlere kıyasla oldukça azdır. Bu tür eserlerde siyahiler ve beyazlar birbirine yakınlaşmaya çalışıyor. Bu eserlerde siyahilerle beyazların yan yana barışçıl bir şekilde yaşadıkları ve aralarında iyi teamül hakim olduğu anlatılıyor.
Amerika’nın siyahi Başkanı Obama döneminde ekranlara giren iki seçkin eserden biri 2009 yapını kör nokta ve 2015 yapımı Creed adlı eserdi. Kör nokta adlı eserde sunulan model, siyahilerle beyazların birbirine ihtiyaç duyması ve bir siyahi ile birinci sınıf vatandaş gibi teamülde bulunulması gibi durumları gözler önüne seriyor. Bu eser siyahilerle beyazların ayırt edilmesinin tam tersi yönünde hareket ediyor. Bu eser siyahilerle beyazların arasında düşmanlık sınırlarını ortadan kaldırmayı ve ikisinin bir arada olmasını doğal göstermeyi amaçlıyor.
Kör nokta adlı eser siyahilerin geri kalmışlığını Amerikan toplumunda eşit olmayan sosyal, eğitim ve iktisadi yapıya bağlıyor ve bu engeller ortadan kaldırıldığında siyahilerin de beyazlar gibi normal bir vatandaş olarak yaşayabileceklerini, başarısız olabileceklerini, ilerleme kaydedebileceklerini ve kendileri ve yaşadıkları toplum için faydaları olabileceklerini göstermeye çalışıyor. Bu eser adım adım siyahilerle beyazların arasında sınır koymanın sebepsiz olduğunu gösteriyor, öyle ki eğer bu eseri seyrettiyseniz, Michael ile Tohy ailesi arasındaki sınırların ortadan kalktığını ve Michael’in de beyaz bir ailenin bir üyesine dönüştüğünü doğrulayacaksınız.
Evet, sohbetimiz boyunca şimdiye kadar Amerika’nın siyahi Başkanı Obama döneminde yapılan eserlerden dört grubu birlikte gözden geçirdik. Gerçi bu hareketlerden bazıları Obama Başkan olmadan önce de söz konusuydu ve esasen kökleri önceki yıllara uzanır, fakat ele alınan her dört eğilim Obama döneminde daha da ciddi bir şekilde göze çarpıyor.
Bu dört galip eğilimden başka Hollywood eserlerinde bu dönemde iki farklı eğilim de göze çarpıyor, fakat bunlar galip ve ciddi eğilimler sayılmıyor. Bu eğilimlerden biri kamuoyu tarafından hoşlanarak izlenen filmlerdir. Bu tür eserlerde siyahiler başrolü oynuyor ve genellikle erotizm, siyahilerin yaşam dünyası ve siyasi mizahla karışıyor.
Obama dönemindeki galip olmayan ikinci eğilim ise siyahilerin kapasitelerinden heyecan verici ve şaşırtıcı olaylardan yararlanılıyor. Gerçi bu tür eserlere benzer eserler Obama öncesi dönemde de söz konusuydu. Bu eserlerde siyahi kahramanlar olumlu imaj sergiliyor ve onların fiziksel ve ırklarına dayalı özelliklerinden boks maçı gibi bazı heyecan verici sahnelerde yararlanılıyor.