5 yıl iç savaşın ardından Suriye - 2
Arap medyasının Suriye krizinin çözümü için düzenlenen Cenevre 3 zirvesine bakışını gözden geçirmek istiyoruz.
Mısır’ın El-Gad haber sitesi, Suriye yönetimi ile muhaliflerin temsilcileri arasında Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın geçiş sürecindeki durumu üzerinde yaşanan anlaşmazlığı çatışmanın iki tarafı arasındaki en önemli çatlak telakki etmek gerektiğini yazdı. El-Gad sitesi Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın kaderi çatışma tarafları ve onları destekleyen ülkelerin arasında en önemli ihtilaf konusu olduğunu kaydetti. Muhalifler geçiş sürecinde Beşar Esad’in hiç bir rolü olmaması gerektiği üzerinde ısrar ediyor. Ancak Şam yönetimi Beşar Esad’ın kaderini seçimlerin belirlemesi gerektiğini savunuyor.
Mısır’ın El-Gad haber sitesi şöyle devam ediyor: Suriye yönetimi ve muhalif gruplar ayrıca geçiş süreci konusunda da farklı görüşleri paylaşıyor. Şam yönetimi tüm muhalif akımları kapsayan geniş kapsamlı milli vahdet hükümetinden söz ediyor. Ancak muhalifler, Beşar Esad’ın hiç bir rolü bulunmayan ve yürütmede tam yetkiyle donatılan bir geçiş hükümeti istiyor.
Suriye yönetimi, BM bildirgelerinde geçiş sürecinde cumhurbaşkanlığı makamına açıklık getiren herhangi bir açıklama bulunmadığını ve bu yüzden geçiş merhalesinin tamını üzerinde uzlaşmak gerektiğini savunuyor. Bu aşama uluslararası yasaların temelinde mevcut anayasadan yeni anayasaya geçiş ve şimdiki yönetiminde milli vahdet adıyla anılan ve karşı tarafın da yer aldığı bir hükümete geçiş aşamasıdır. Ancak bu önemli işi yerine getirmek için yeni yasalar çıkaracak veya şimdiki yasaları düzeltecek bir komite kurulması gerekiyor.
Suriye’nin El-Vatan gazetesi yayımladığı raporunda, Suriye barış süreci üzerinde etkili olan bazı bileşenlere işaretle Cenevre 3 zirvesinde müzakerelerin başarılı olabilmesi için var olan fırsatları anlattı.
El-Vatan, Rusya’nın Ria Novosti haber ajansı ve BM Suriye özel temsilcisi Stephan De Mistura’dan naklen şöyle yazdı: Ateşkes devam ettikçe, Suriye krizinin siyasi yollardan çözümlenmesi için fırsat ve imkan vardır.
El-Vatan’ın belirttiğine göre De Mistura açıklamasını şöyle sürdürdü: Bu kez Cenevre müzakerelerinin başarılı olma ihtimali önceki oturumlara kıyasla daha fazladır. Bu müzakerelerin başarılı olma ihtimali ateşkes uygulandığı ve insani yardımlar dağıtıldığı ve iki taraf arasında kin ve ihtilaflar biraz yatıştığı için fazladır. Yine BM güvenlik konseyinde bu krizin çözümü konusunda konsensüs sağlanmıştır ve bir çok ülke Suriye krizinin çözümü için çözüm yolu arıyor.
Suriye’nin El-Vatan gazetesi, Mısır’ın El-Gad haber sitesi ve El-Cezire TV kanalı ile beraber Suriyeli muhaliflerin bazı önşartların üzerinde aşırı derecede ısrar etmesi ve yine yabancı aktörlerin Cenevre’de bulunan heyetlerin üzerinde etkileri gibi konulara işaretle Suriye barış müzakerelerinin başarılı olabileceği konusunda bazı kuşku ve kaygıları dile getiriyor.
El-Vatan gazetesi Riyad destekli muhaliflerin geçiş heyetinin oluşturulması, Beşar Esad’ın iktidardan uzaklaştırılması gibi önşartların üzerinde ısrar etmeleri ve Viyana bildirisini ve BM güvenlik konseyinin 2245 sayılı kararnamesini gözardı etmeleri, gözlemcilerin barış müzakerelerinin sonuca ulaşmasına iyimser bakmamalarına yol açtığını ve bu tür durumların zirveyi başarısızlığa sürükleyeceği uyarısında bulunmaya zorladığını yazdı.
Mısır’ın El-Gad sitesi, Suriyeli muhalif politikacı Ahmet Ubeydat siteye şu açıklamayı yaptığını yazdı: Amerika ve Rusya’nın Cenevre 3 müzakereleri sürecine müdahaleleri ve ateşkese rağmen bu müzakereleri başarısızlığa sürükleyecek etkenler hala yerinde duruyor. Suriye’de çatışma tarafları arasındaki ideolojik anlaşmazlıklar hala çok derin ve bu durum, uzlaşmaya varmaya engel oluyor. Gerçek şu ki tüm taraflar tam olarak kendi hamilerine dayanıyor ve mecburen onlara silah desteği veren ülkelerin isteklerini yerine getirmeye çalışıyor.
Ahmet Ubeydat şöyle devam ediyor: Cenevre 3 zirvesi ve bundan önce düzenlenen oturumlar üç etkileyici meseleye bağlıdır. İlkin Suriye yönetimini veya silahlı muhalif örgütleri destekleyen ülkelerin tutumu söz konusudur. İkincisi, çatışma arenasında durum ve kimin zafer kazandığıdır ve üçüncüsü de bölgede güç dengeleri, çıkar ve nüfuz oranı çerçevesinde gündeme gelen uluslararası arenadaki şimdiki tutumlardır.
El-Cezire haber kanalının sitesi de bir çok uzman ve gözlemcinin Cenevre müzakerelerinde Suriye krizinin çözümü için iyi bir ilerleme kaydedilmesine kuşku gözüyle baktığını yazdı. El-Cezire Beşar Esad’ın kaderi müzakere eden iki tarafın arasında en temel anlaşmazlık olduğunu, muhalifler Beşar Esad’ın geçiş sürecinde hiç bir rolü olmaması üzerinde ısrar ettiğini, oysa Şam heyeti Beşar Esad’ın kaderini kırmızı çizgi olarak bildiğini belirtti. El-Cezire, Suriyeli muhaliflerin temsilci heyeti üyesi Salim Musallat’ın Beşar Esad’sız bir geçiş hükümetinin kurulma zaruretinden söz ettiğini yazdı. Musallat, muhaliflerin heyeti içinde Beşar Esad’ın yer aldığı milli vahdet hükümetini kabul etmeyeceğini belirtti.
Suriye’nin Es’sefir ve Ürdün’ün Ed’destur ve Londra’nın Ray El-Yom gazeteleri de savaş arenasındaki durum ve Suriye gelişmelerine müdahil olan aktör devletlerin tutumuna işaret ederek, şam yönetimini temsil eden heyetle muhalifleri temsil eden heyetin durumunu ele aldı.
Es’sefir gazetesi Nasri Sayeğ kaleminde yayımladığı raporunda şu ifadelere yer verdi: Kim muhaliflerin açıklamalarını takip edecek olursa bu zümrenin zaferin hemen bir adım ötesinde olduğu ve böylece kendi şartlarını dayatmak üzere Cenevre’ye gittiği zanneder. Onların ilk zorlu şartı Beşar Esad’ın kaderi ile ilgilidir. Yine eğer biri Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in açıklamalarına bakacak olursa, Suriye yönetimi eşsiz bir savaşın eşiğinde olduğunu zanneder, öyle ki Şam heyeti Cenevre’ye gidiyor, ama asla Beşar Esad’ın kaderi hakkında tek bir söz duymak istemiyor. Esad kırmızı çizgi sayılıyor.
Gazete bu durumda ne muhalifler ve ne de Şam yönetimi önemli bir kazanım elde edebileceğini vurguladı.
Ürdün’ün Ed’destur gazetesi de Mahir Ebu Tir kaleminden yayımladığı raporunda Suriyeli muhalifleri zayıf niteleyerek şu ifadelere yer verdi:
Cenevre zirvesi Suriyeli muhalifleri çok zorlu seçeneklerle karşı karşıya getirecektir. Krizin siyasi yollardan çözümü için düzenlenen müzakerelerin başarısızlığı bu grupları mecburen kabul etmekleri gerekecek bazı seçeneklerle karşı karşıya getirir. Eğer bu müzakereler başarısız olursa büyük ihtimalle uluslararası düzeyde bazı anlaşmalara varılır ki buna göre ya askeri seçenek gündeme alınır, ya da Suriye bölünür ve hatta Suriye’nin federal yapıya kavuşma senaryosu uygulanabilir. Suriyeli muhalifler asli taraf değildir. Bunlar onlara destek veren devletlerin gölgesidir. Suriyeli muhalifler zayıftır ve her geçen gün daha da zayıf olacaktır. Oysa Suriye nizamı bir bütündür ve yılmaz bir kampın bir parçası sayılır.
Londra’da yayımlanan Ray El-Yom gazetesi de Şam yönetimi karşıtı güçlerin zayıf olduğunu ve Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın elinin güçlendiğini doğruladığı raporunda şöyle yazdı:
Görünen o ki Suriye cumhurbaşkanının konumu son günlerde ve Suriye krizi altıncı yılına girdiği bir sırada geçmişe kıyasla daha da güçlenmiş bulunuyor. Suriye ordusu Rusya’nın hava desteği ile Kuzey, güneydoğu ve batıdaki çatışma arenalarında büyük zaferler elde etti. Muhaliflerin kampı ise zayıfladı ve dağılmaya başladı. Yine Arabistan’ın Suriye’ye kara hareketi düzenleme tehditleri de faydasız oldu. Son beş yılda silahlı muhalif gruplara mali ve askeri destekte seçkin rol ifa eden Katar’ın da sesi kesildiği anlaşılıyor.
Ray El-Yom gazetesi yazarına göre Türkiye de aslında Ankara ve İstanbul patlamaları, Moskova ile geniş boyutta gerginliği, AB ile anlaşmazlıkları ve ayrıca ABD ile ilişkilerinin kısmen bozulması ile Suriye’ye yönelik izlediği yanlış dış politikasının bedelini ödüyor. Ankara’da gerçekleşen patlamalarda 34 kişinin hayatını kaybetmesi ve 125 kişinin de yaralanması Türkiye’nin ciddi bir çıkmaza sürüklendiğini gösteriyor.
Bu arada Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, Suriye milleti istediği takdirde erken seçime gidebileceklerini açıkladı. Sputnik haber ajansına konuşan Beşar Esad, bu konu ve Suriye’de cumhurbaşkanlığı mevkii için erken seçime gidilmesi, Suriye milletinin istek ve görüşüne bağlı olduğunu belirtti. Esad, eğer böyle bir talep gelirse, kendisi açısından hiç bir sorun olmadığını vurguladı. Esad, halkın istek ve taleplerine karşılık vermek doğal olduğunu, ancak özel muhalif güçlerin isteklerine karşılık vermek doğal bir durum olmadığını, bu konu ancak Suriye vatandaşlarını ilgilendirdiğini, çünkü cumhurbaşkanına oy verenler, onlar olduğunu ifade etti. Esad sözlerini şöyle sürdürdü: Ben genel anlamda bu konu ile hiç bir sorunum yok, çünkü Cumhurbaşkanı halkın desteği olmaksızın çalışamaz ve eğer Cumhurbaşkanı halk tarafından destekleniyorsa, her daim bu tür adımları atmak için hazırlıklı olması gerekir. Ben bu mesele bizim için hiç bir sorun yaratmayacağını söyleyebilirim, fakat böyle bir adımı atmak için hükümetin veya cumhurbaşkanının değil, kamuoyunun ne düşündüğü önemlidir.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, cumhurbaşkanlığı için erken seçime gidilmesi şimdiki siyasi sürecin bir parçası olmadığını belirterek, aslında yeni anayasa hazırlandıktan sonra parlamento seçimleri düzenlenmesi önerildiğini kaydetti. Esad sözlerine şöyle devam etti:
Bu seçimler siyaset arenasında güç dengelerini ortaya koyacaktır. Ardından yeni hükümet siyasi güçlerin temsil edilişine göre yeni parlamentoda kurulur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gelince, bu konu tamamen farklı bir konudur. Bence cumhurbaşkanının doğrudan halkın oyları ile seçilmesi parlamento tarafından seçilmesinden daha iyidir. Şu anda önemli olan şey, terörle mücadele etmek isteyen silahlı kişileri cezbetmek ve Moskova, Şam ve Tahran’ın işbirliği ile bu mücadeleyi sürdürmektir.
Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad Sputnik’e yaptığı açıklamanın devamında sözlerini şöyle sürdürdü: Amerika ve Rusya arasında terör örgütleri belirlemek üzere bazı müzakereler yapıldı, ama tam anlaşma sağlanmadı. Biz ve Rusya bu konuda tutumumuzu değiştirmeyeceğiz ve önemli olan şey, ateşkes sürecine hız kazandırmaktır. Kim silahını yere bırakırsa affedilecektir. BM’nin Suriye’de barış gücü yerleştirme kararı imkansız ve mantıksızdır. Bu iş gerçekçi değildir, çünkü bu tür güçler genellikle uluslararası anlaşmalarla uyumlu halde hareket etmelidir. Bu tür anlaşmalar ise taraf ülkelerin onayı ile elde edilmelidir. Ama hangi ülkeler? Bu durumdu başka hiç bir ülke yoktur, sadece Suriye vardır. Buruda bir tarafta bir ülke ve öbür tarafta başka ülke yoktur, öbür tarafta terör örgütleri vardır. BM nasıl terör örgütleri ile anlaşma imzalayabilir. Bu tamamen mantıksızdır. 015